İŞTE geldik IMF'nin en kritik olayına. Türkiye'nin bütün harcamalarını kısması için büyük baskı yapan IMF'nin şimdi hedefi ‘‘eğitim harcamaları’’.
Eğitim alanındaki kapasite artışlarının yol açacağı yeni harcamalar IMF heyetinin bütçe görüşmelerinde gündeme getireceği önemli konulardan biri olacak.
IMF'nin Türkiye açısından ‘‘büyük tehlikesi’’ işte burada başlıyor.
IMF'nin Türkiye'yi sömürgeleştirme programının ‘‘en temel’’ maddesine böylece gelmiş bulunuyoruz.
IMF'nin Türkiye'ye şimdiye dek yaptığı dayatmalar Türkiye'nin geleceği açısından çok büyük sakıncalar içermiyordu.
Tamamı zaman içinde alışılabilecek, hatta bazıları Türkiye'nin kendi kendine yapması gereken ekonomik reformlardı.
Ancak bu IMF gemisi tehlikeli sulara girdi.
Eğitimimize el attı.
Türk gencinin eğitim hakkına sınırlama getirmek, Türkiye'nin geleceğine koyulmuş en büyük ipotektir. Bu toplantıda alınacak kararlarla, IMF Türkiye için gerçek bir tehlike haline gelebilir.
Eğer IMF memurları, Türkiye'nin eğitime ayırdığı bütçeleri kısmaya kalkar ve zaten kısıtlı olan eğitim hakkımızı elimizden almaya çalışırsa, o zaman yarından tezi yok IMF ‘‘denize dökülmelidir’’.
İzmir'e kadar gitmeye gerek yok. Ankara'ya en yakın limandan olabilir.
Yapmayın Tansu Hanım, yaparsınız!
TANSU Çiller ‘‘Tayyip'le hükümet ortaklığı yapmam. Çünkü o yeşil elmanın yarısı’’ dedi.
İlginç bir benzetme. Diğer yarısı da Saadet oluyor herhalde.
Gidişata bakılırsa zaten AKP'nin böyle bir işbirliğine gereksinimi olmayacak ama eğer olursa Tansu Çiller'i bir kez daha sınama olanağı da bulmuş olacağız.
Çünkü geçmişte aynı sözleri Erbakan için söylemiş sonra da koşa koşa ortak olmuştu.
Eğer barajı geçerse ve ihtiyaç olursa yine olur.
‘‘Beni değiştiklerine ikna ettiler’’ diyen Çiller'i duyar gibiyim.
İlkemize taş atan ilkesizlik abideleri
HÜRRİYET Gazetesi ilkelerini yayınlayınca, ‘‘ilke nedir bilmeyen’’ rakiplerimizin ağır saldırısına maruz kaldı. Biz ‘‘Hatalarımızdan arınmak için çaba gösteriyoruz’’ dedik, ‘‘varlıkları hata olan’’ bazı rakiplerimiz ‘‘İşte bakın hatalılar’’ diye üzerimize saldırdılar. Açıkçası ben kendi adıma bunları ciddiye almıyorum ama bazen de insanı çileden çıkarıyorlar.
İşte Star Gazetesi'nden bir haber.
‘‘Dadı'dan Hülya'ya ikinci tokat. Ekrandaki müthiş cumartesi savaşında Dadı, Hülya Avşar'ın şov programına bir kez daha fark attı.’’
İlkesizlik karakter hali olunca böyle oluyor. Oysa o günün rating raporları bu haberin ‘‘baştan sona yalan’’ olduğunu gösteriyor.
O gün Hülya Avşar 4. olurken, Dadı 9. olabilmiş.
Ama ilkesizler için fark etmiyor.
Herkesin elinde rating raporu olmadığı için uyduruyorlar.
Bir programın sıralaması gibi son derece önemsiz bir konu için yarım sayfa yalan yazan, başka yerde ne yapar varın siz hesaplayın. Sabah Gazetesi'nde de benzer bir olay televizyon sayfasında.
Gazetenin televizyon eleştirmeni ‘‘Pazartesi gecesi AB grubunda atv ana haber bülteni en çok izlenen ana haber bülteni oldu’’ diye yazmış.Bu da kuyruklu yalan. Pazartesi günü AB grubunda en çok izlenen ana haber bülteni Kanal D Ana Haber. Hem de açık ara. O gün Kanal D Ana Haber 3. sırada. ATV ana haber ise 12. sırada.Anlaşılan haberi yazan dostumuz ya kötü niyetli, ya da bir ana haber bülteninin bu kadar yüksekte olacağını düşünmeyip, yukarılara bakmamış ve ‘‘diğerleri arasında’’ en iyi olanı birinci yapmış. Biz Hürriyet'te ‘‘böyle hatalar’’ yapmamaya çalışıyoruz. Yapınca da uyarılınca düzeltiyoruz. Bakalım bu ‘‘meslektaşlarımız’’ ne yapacaklar.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Herkesin parası ve herkesin duasına aynı değeri vermediğimiz zaman...