Biri Dışişleri Bakanı
Yaşar Yakış, diğeri Devlet Bakanı
Ali Babacan.
Savaşa sayılı günler var ve pazarlığı yürütmek üzere iki bakan Washington'da.
‘‘Genç’’ Ali Babacan heyecandan titriyor. Yanakları al al.
Askeri konuların büyük bölümü önceden çözülmüş. Bu görüşmede yardım miktarı ele alınacak.
Powell, Türkiye için 3-4 milyar dolar bir yardım planladıklarını söylüyor.
Bizim ikilinin yüzleri değişiyor.
Powell beklentinin farklı olduğunu hissedip,
‘‘Siz ne düşünmüştünüz?’’ diye soruyor.
Yaşar Yakış, ‘‘Biz 92 milyar dolar hesaplamıştık’’ yanıtını veriyor.
Powell gülecek ama gülemiyor.
Yakış'ın ciddi olup olmadığını tartıyor.
‘‘Bu üzeinde konuşulabilir bir rakam değil’’ diyor. Ve bu rakamın
‘‘nonstarter’’ olduğunu söylüyor. Yani
‘‘Bu rakamdan yola çıkıp bir yere varamayacağımızı bilin’’ demeye getiriyor. Görüşmeler orada bitiyor.
Ardından Washington Büyükelçimiz
Loğoğlu devreye sokuluyor.
İşler o kadar kötü, o kadar başıbozuk bir şekilde ilerliyor ki,
Loğoğlu kendini
‘‘rezil olmuş’’ hissediyor.
Hatta bir ara istifayı bile düşünüyor. Ancak krize kriz eklememek için
‘‘dişini sıkıyor’’.
ABD'nin umudu kestiği noktada Amerikalıların tanımıyla
‘‘hükümet ve bürokrasi dışı’’ bir Türk
‘‘yetkili’’, Amerikan yönetimine mesaj yolluyor ve
‘‘Merak etmeyin her şey yoluna girecek’’ diyor.
Amerikalılar bu mesaja aldanıp gemileri İskenderun'da, bir kısım malzemelerini de Türkiye'de tutmaya devam ediyorlar.
Ancak hiçbir şey düzelmiyor. Türkiye her merhaleyi gerekenden geç yaptığı için ABD ile ilişkiler büyük yara alıyor.
Amerika şimdi başta Ermenilerin her yıl getirdikleri soykırım tasarısı olmak üzere pek çok kritik meseleyi ele alış biçimlerinin değişeceğini söylüyorlar. Türkiye'ye en yakın senatörler bile artık Türkiye'ye arka çıkamıyorlar.
Türkiye adam gibi
‘‘Evet’’ veya adam gibi
‘‘Hayır’’ diyemediği için büyük yara alıyor.
Bu yaranın faturasını sadece ben ödeyecek olsam umurum değil.
Ama ne yazık ki, bu faturanın ödemesi kızıma ve hatta torunuma kalacak gibi.
Başkası olsa ne fark ederdi?
HERKES Irak politikası ile ilgili olarak mevcut iktidarı suçluyor.
Doğrudur, az acemice davranmadılar.
Ama söyler misiniz bana, kim daha iyi davranabilirdi?
CHP mi?
Muhalefet olmayı, ülke çıkarı gözetmeden iktidarın ayağına dolanmak zanneden CHP mi?
Yok değil mi cevabınız.
Bence kimse.
Parlamento içinden veya dışından, mevcut bilinen partilerden hangisi yönetimde olsaydı bir şey fark etmeyecekti.
Başta kim olursa olsun bu rezaleti yaşayacaktık.
Çünkü Türkiye'nin hiçbir konuda olmadığı gibi bu konuda da bir politikası yok.
1991'den beri olacağı belli olan bir durum için hiçbir senaryo üretmemiş, hiçbir simülasyon yapmamışız.
Bırakın senaryo üretmeyi, plan yapmayı, durumu görmezden gelmişiz.
Oluşan fırsatları değerlendirememişiz.
Kuzey Irak'ta bugün düşman gördüğümüz Kürt grupların liderleri birkaç yıl önce
‘‘Türk Lirası'nı bölgelerinde geçerli para birimi yapmak istemişler’’, buna bile izin vermemiş, bunun yaratacağı avantajı bile görmemişiz.
Şimdi AKP başta onu suçluyoruz.
Suçludur. Ama ancak kendisinden öncekiler kadar.
AKP'nin şanssızlığı fitili 12 yıl önce çekilmiş
‘‘bombanın’’ elinde patlamış olmasıdır.
Ama bugün iktidarda kim olsa durum bundan çok farklı olmazdı.
Çünkü burası Türkiye. Burayı bizim politikacılar yönetiyor.
Savaştan sonra İncirlik kapatılabilir
ABD'nin Irak'ta yürüttüğü savaşı kendi lehine sonuçlandırması halinde olabilecekler ile ilgili ilginç varsayımlar üretiliyor. Washington'da bir dizi toplantıya katılan Hürriyet'in diplomasi muhabiri, Kanal D Haber'in de Londra temsilcisi
Metehan Demir, ‘‘askeri strateji yönünden önemimizin azalacağı yönünde’’ bir izlenim edinmiş.
Demir'e göre ABD'nin Irak'ta kendi uydusu bir yönetim kurmasının ardından olması muhtemel gelişme başta İncirlik olmak üzere Türkiye'deki bazı Amerikan üslerinin kapatılması. ABD'nin Irak'ı ele geçirmesi ile birlikte Ortadoğu'nun
‘‘ortasında’’ yeni bir üs kurması ve İncirlik'i devre dışı bırakmasından söz ediliyor.
Bunun nedeni Türkiye ile ABD ilişkileri arasında yaşanan gerginlik değil. Çok daha gergin dönemlerde bile İncirlik'e dokunulmadı. Bunun nedeni İncirlik'ten Ortadoğu'ya 600 millik ekstra bir mesafe olması. ABD, bölgeyi Irak'tan daha rahat kontrol edebileceğini hesaplıyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Irak'a insan haklarını getireceğini söyleyen ABD, Halepçe katliamının emrini veren generali işbirlikçi olarak yanına almadığı zaman.