Ben ise boş durmuyor ve uzmanlardan bilgi topluyorum.
Ortaya çıkan en acı gerçek,
‘‘tarım ilaçlı’’ gıdaların
‘‘hormonlu gıdalar’’dan daha tehlikeli olduğu.
Çünkü toksik etkilerini anında gösteriyorlar.
Aslında
‘‘zararsız’’ tarım ilaçları da var.
Ancak Türkiye'deki üreticiler
‘‘ekonomik’’ nedenlerle bu ilaçları kullanamıyorlar.
Çünkü
‘‘zararsız’’ ilaçlar
‘‘pahalı’’.
Zaten para kazanamayan üretici,
‘‘pahalı zararsız’’ yerine,
‘‘ucuz zararlı’’ ilacı tercih ediyor.
Bu ilaçların ne kullanımında, ne üretiminde ne de ithalatında herhangi bir denetim yok.
Hepsi piyasada serbestçe satılıyor.
Üstelik de bu ilaçların büyük bölümü bitkinin öz suyuna kadar girdiği için, yıkamakla falan da çıkmıyor.
İlaçlar ve ilaçlamada denetim olmadığı gibi, üründe de bir denetim yok.
Bu nedenle tam anlamıyla
‘‘Allah'a emanet’’ bir durum var.
Dünyanın her ülkesinde bu denetim işini kamu kurumları yapıyor.
Türkiye'de de öyle olması bekleniyor ama bu denetim yok.
Tüketici çaresiz.
Çözüm
‘‘devlet kendine çekin düzen verene kadar’’ aracıda.
Özellikle de, büyük miktarlarda alım yapan dev zincirlerde.
Migros, Gima, Carrefour, Metro, Tansaş gibi devler alım yaparken mutlaka ürünleri
‘‘toksin analizinden’’ geçirmeli ve bu konuda bir garanti vermeli.
Sezbe ve meyve hallerinde de bu denetim başlatılmalı.
Aski takdirde başlangıçta suçlu bile olsa aslında düzenin de kurbanı olan üretici darbe yiyecek.
Zaten zor nefes alan Türk tarımı iyice ölecek.
Türk ordusu hálá özür bekliyor
AVUKAT Eren Keskin, şerefli Türk ordusunu tecavüzcü gibi göstermeye kalkışınca, benim verdiğim sert yanıtı hazmetmekte güçlük çekenler var.
Oysa ben çağrımı yineliyorum.
‘‘Eren Keskin Türk ordusu hakkında söylediği yalanlardan dolayı özür dilesin, ben de kendisinden özür dileyeyim.’’
Çünkü
Eren Keskin ‘‘doğruları söylemiyor’’ ve Türk askerini karalıyor.
Keskin ‘‘Türk askerleri Doğu ve Güneydoğu'da kadınlara tecavüz ettiler’’ diyor.
Benden cevabı alınca
‘‘Dosyalar var’’ diyor.
Sallıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden sordum.
Türk askerinin tecavüzüyle ilgili tek bir dosya var.
O da 1994 yılında açılmış bir dava.
15 yıl boyunca bir ordu bir bölgede savaşmış. En az 1, 1.5 milyon asker gelip geçmiş.
Tek bir tecavüz vakası.
Ve Türk ordusu tecavüzcü.
Bosna'da BM Barışgücü'nün yaptıkları ortada.
Japonya'da Amerikan askerlerinin yaptıkları ortada.
Ama
Eren Keskin'e göre Türk ordusu tecavüzcü.
Türk ordusundan özür dile avukat
Eren Keskin Hanımefendi.
Dile ki, ben de senden dileyeyim.
Canaydın'dan üç kuş
GALATASARAY'da
Özhan Canaydın'ın
Fatih Terim'i göreve getirme teşebbüsü,
Canaydın açısından son derece akıllı bir manevra.
Bir taşla üç kuş.
Futbolun bütün sorumluluğundan kurtuluyor.
Şampiyon olunursa
Canaydın ‘‘Terim'i kimse getiremedi ben getirdim ve takımı şampiyon yaptım’’ diyecek.
Şampiyon olunamazsa,
‘‘Herkesin istediği Terim'i getirdim. Takımı şampiyon yapamadıysa ben ne yapayım’’ diyecek.
Ve bu arada şu veya bu şekilde futbol takımının üzerinde iki yıldır duran
Fatih Terim gölgesinden de kurtulacak.
Son derece akıllıca, iyi bir plan.
Terim'e gelince, iki yıl önce Galatasaray'dan ayrıldığı gün yaptığımız konuşmada
Canaydın'dan sevgiyle bahsetmiş ve en iyi çalıştığı yönetici olarak onun adını anmıştı.
Ama o zaman
Canaydın başkan değildi ve Başkan
Süren'le oluşan sorunlarda arabulucuydu.
Şimdi durum biraz farklı. Bana gelen bilgiler,
Canaydın'la
Terim'in işi pişirdiği yolunda.
İnşallah ikisine de hayırlı olur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ana babalar, akşam saatlerinde televizyonlarda çocuklarına izletecek program bulabildiği zaman.