Finale geleceğim demiştim

BÜYÜK maçtan bir önceki maç için sahadayız. Bu doksan dakikadan sonrası final.

Çocuklarımız Türkiye için çalışmaya devam edecekler.

Bir Akdeniz oyunları şampiyonluğu, bir Avrupa Şampiyonası katılımı, bir Avrupa Şampiyonası çeyrek finali ve hayırlısı ile bir Dünya Kupası finali olacak.

Ve inşallah bir de Dünya Kupası.

Hepsini başaran bu ‘‘futbolcu jenerasyonu’’.

Futbol Federasyonu futbolculara verilecek primleri açıklarken, yüzlerce okur faks çekerek, ‘‘Bu fakir ülkenin paraları futbolculara mı verilecek’’ diye veryansın ediyordu.

Verileceği için kıyamet kopan para ise 5 milyon dolardı.

Yani bankacılık sektöründe batan paranın on binde ikisi.

Üstelik de, bu çocuklar Türkiye'nin milyar dolarlık ‘‘pozitif’’ tanıtımını yapmışken. Yaptıkları tanıtım miktarı milyar dolarla ölçülürken...

İşin maddi tarafı bir yana, moralsiz bir ülkeye verilen moralin bile karşılığını bulmak zor.

Bugün sahaya Şenol Güneş'in belirleyeceği bir 11 çıkacak.

Ve Şenol ‘‘haklı olarak’’ Hakan'la başlayacak.

Ve Türkiye bu maçı alacak.

Çünkü Türkiye bu maçı kazanmayı istiyor.

Hem de herkesten çok.

Şimdi bu yazdıklarım size ‘‘hamaset’’ gibi gelebilir.

Alakası yok.

Ben perşembe günü yola çıkıyorum.

Tokyo'ya doğru.

Futbolcularla gitmeden önce konuşurken ‘‘Finalde sizi seyretmeye geleceğim’’ demiştim.

Ben ‘‘sözümü tutuyorum’’.

Onlar zaten hep tuttular.

Ay yıldızı sevmek yasak olur mu?


HÜRRİYET'in dünkü birinci sayfasını süsleyen ay yıldızlı tişört giymiş turistler umarım dünden önce Türkiye'yi terk etmişlerdir.

Yoksa dün gözaltına alınmış, nöbetçi mahkemeye çıkarılmış ve tutuklanıp içeri atılmış olmaları kuvvetle muhtemeldir.

Şaka gibi ama ne yazık ki, bizde böyle.

Milli takımımızın başarısı, ay yıldızı moda yaptı ama bu çok tehlikeli bir moda.

Böyle aşka gelip, Türkiye sevgisini göstermek isteyen turistlerin başı belaya girebilir.

Futbol nedeniyle de olsa bizi pek bir sevmeye başlayan Almanlar da, yarın öbür gün üzerlerine ay yıldızlı bir şeyler giyerlerse bu kez ortaya ciddi bir uluslararası kriz çıkabilir.

Almanya'dan, ay yıldızlı giysileri giyenler hakkında yasal işlem yapılmasını talep edebiliriz. Onlar bunu yapmazsa, bu ülke ile ilişkilerimiz gerilebilir.

Vaziyet gerçekten böyle.

Bayrağımızı ‘‘yasalar çerçevesinde’’ sevip benimseyebiliyoruz.

Türkiye'nin milli simgesi ay ve yıldız'a ancak ‘‘kanunda izin verildiği kadar’’ yaklaşabiliyoruz.

Onu göğsümüze asmak ‘‘yasak’’.

Başımıza çıkarmak ‘‘yasak’’.

Ralph Lauren, Amerikan bayrağını 72.5 milletin koluna göğsüne koyup, dünya milletlerine Amerikan bayrağı gönderi muamelesi yapıp, bayrağı her yerde dalgalandırıyor.

Biz neredeyse Atıl Kutoğlu gibi uluslararası bir modacımızı bile defilesinde ay yıldızlı giysiler kullandı diye savcılığa çağıracağız.

Bu çağdışı uygulamadan vazgeçmek için çok doğru bir zamandayız.

Yoksa pazar günü final maçından sonra meydanlara dökülenlerin yarısını içeri atmak zorunda kalırız.

NOT: Hülya Avşar'dan balon tekmelediği için şikáyetçi olan zatı muhterem bunu dikkat çekmek için yapmadığını söylemiş ama gazetelere tam sayfa röportaj vermekten ve şeceresini anlatmaktan da geri durmamış. Helal olsun.

Mektup


BİR okurum 9 yaşındaki kızının Milli Takım oyuncularına yazdığı mektubu, iletmem için bana yollamış.

Giderken yanımda götüreceğim ama benden önce Japonya'ya ulaşması için köşeye de koyuyorum:

‘‘Sevgili Türk Milli Takımı,

Çok güzel maç yaptınız. Ben anneme ilk dört takıma gireriz demiştim. Çok teşekkürler.

Takım kalecisi Rüştü'ye,

Sizden güzel kaleci olamaz, Brezilya maçındaki performansınıza hayran kaldım. Ayrıca penaltıları kurtarmak hiçbir zaman şans işi değildir.

Sevgili takımıma,

Hiçbir zaman yılmayın. Senegal ile yaptığınız maçı düşünün. Son dakikada her şey değişir. Paniğe kapılmayın. Bir işinize yaramaz. Ve en önemlisi yüzünüzde daima ve daima bir gülümseme olsun.

Ben, Aslı Altanışık

(Türk'üm)’’


NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Çok hızla moral kazanıp, aynı hızla moralimizi bozmadığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları