Ar haya nedir bilmediğin için işlediğin suçu televizyonlarında yayınlayıp açık edeceksin.
Sonrasında da mahkeme kararının tebliğ edilmesini engelleyecek ve
‘‘kanuna rağmen’’ yayınlarını sürdüreceksin.
Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri,
Uzanlar'ın yasa dışı telefon dinleme kayıtlarını yayınlamasına engel olmak için bir karar aldı ve Türk adaletinin görevli memurları bu kararı Star televizyonuna tebliğ etmek için gittikleri Star binasına sokulmadılar.
Siz böyle bir eşkıyalık gördünüz mü?
Ben gördüm.
Daha önce de
Uzan Grubu'na denetime gelen ‘
‘Rekabet Kurulu denetçileri’’ Cem Uzan'ın talimatı ile binaya sokulmamışlardı. Oysa yasa bu denetçilerin istedikleri an, istedikleri yere girip denetim yapmalarına imkán sağlıyordu.
Fakat yasa tanımaz
Uzan Grubu bunları da içeri almamıştı.
Şimdi de yargı kararının tebliğini engelleyerek, ahlaksızlıklarını yayınlamaya devam ediyorlar.
Sizlerin de gördüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti
‘‘acz içinde’’.
Devleti, vatandaşı soyup soğana çevirmiş, yurtdışına yüz milyonlarca dolar kaçırdığı belgelenmiş bir
‘‘grup’’ hiçbir kural tanımıyor.
Hákimlere
‘‘Siz kimsiniz? Ben sizi takmam’’ diyor.
Arkasına aldığı üç kuruşluk siyasi güçle bildiğini okuyabileceğini zannediyor.
Ve bunları yazdığımız için
‘‘medya savaşı’’ yapmakla suçlanıyoruz.
Gidin işinize Allah aşkına...
Temizlik yaparken görüntü pis olur!
BİR dostum,
‘‘Fatih dışardan bakınca bu kavga çirkin görünüyor’’ dedi.
‘‘Farkındayım. Uzanlar'ın çabası da bunun için’’ dedim.
Gerçekten de
Uzanlar her türlü riski göze alarak, benim başlattığım yayınlara, müthiş bir iftira kampanyası ile yanıt veriyorlar.
Amaçları bu işe bir medya kavgası havası verip işin içinden sıyrılmak.
Oysa benim için ahlaksız insanların elinde medya gücü olup olmaması önemli değil.
Yaptıkları önemli.
Yurtdışına kara para aktaracaksın.
Ortaklarını ve devleti dolandıracaksın.
Zaten fakir olan bu ülkenin kurumlarının parasını cebine atacaksın.
IMF'den para dilendiğimiz bir sırada Türkiye'nin ticari itibarını sıfırlayacaksın.
Elindeki medya gücünü şantaj aracı olarak kullanacaksın.
Evini boyayan boyacıya bile borç takacaksın.
Sonra da bütün bunların görmezden gelinmesini isteyeceksin.
Niye?
Elinde bunu ortaya çıkaracak gazetecilere karşı kullanabileceğin bir medya gücü var diye.
Oh be, yağma Hasan'ın böreği.
Sevgili okurlar, bu köşede yıllardan beri böyleleriyle mücadele ettim durdum.
Allah'a şükür pek çoğundan da başarıyla çıktım.
Ama şimdi bazıları
‘‘Dışırdan çirkin görünüyor’’ diyor.
Kusura bakmayın ama içerden daha da çirkin görünüyor.
Bir gazeteci ağabeyim elimdeki
Uzan dosyasını görünce
‘‘Devlet gerekeni yapmazsa bu dosya seni emekli oluncaya kadar idare eder’’ dedi.
Doğru, eder.
Sonuna kadar yazacağım.
Yasalar devletin müfettişlerinin ortaya koyduğu gerçeklerle ilgili gerekenleri yapıncaya kadar yazacağım.
Dışardan çirkin görünüyormuş.
Dışardan görenler bir de benim yerime koysunlar kendilerini.
Bir başıma koskoca bir grubun hedefiyim.
Her gün iftiralar, sövgüler.
Pabucumun tozunu alamayacak adamların hakaretleri.
Peşimde
Uzan Grubu'nun adamları kameraları.
Eşim üzülür, anam üzülür, babam üzülür.
Ama bırakmayacağım yakalarını.
Daha önce bırakmadığım gibi.
Varsın bazılarına kötü görünsün.
Temizlik yapılırken evler de kötü görünür.
Ama sonra
‘‘mis gibi’’ kokar.
Yetki eşitliği istiyorum
MİLLETVEKİLLERİNDEN bir ricam var. Aldıkları parada gözümüz yok.
Keşke Türkiye'yi düze çıkarsalar da daha fazla maaş alsalar.
Hiç itirazım olmaz.
Ama olmayan parayı alıyor olmaları biraz garip.
Benim ricam maaşlarını düşürmeleri, zamlarını geri almaları falan değil.
Ben sadece eşitlik istiyorum.
Yok yok yanlış anlamayın. Maaşlarında gözüm yok. Aynı maaşı isteyecek değilim.
Sadece bir yasa çıkarsınlar ve nasıl ki kendileri kendi maaşlarını belirleme yetkisine sahiplerse, bütün Türk vatandaşlarına da aynı yetkiyi versinler.
Herkes aynen milletvekilleri gibi kendi maaşını kendi belirlesin.
Mantıklı değil mi?
Niye. Milletvekilleri öyle yapmadı mı?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bu ülke için kıçını kıpırdatmayanlar, bu ülke için kelleyi koltuğa alanlara çamur atmadığı zaman.