TAYYİP Erdoğan'ın ‘‘ipleri geren’’ açıklaması içerik olarak ‘‘sert gibi’’ görünse de, anlam olarak son derece ‘‘demokratik’’tir.Erdoğan, Anayasa'da yapılacak değişiklikler için uyarıda bulunan Cumhurbaşkanı Sezer ve anamuhalefet lideri Baykal'a ‘‘sert’’ yanıtlar verdi.Yetkinin kendilerinde olduğunu ve paylaşmaya niyetli olmadıklarını söyledi. Tonlama dışında bu sözlerde ‘‘hata’’ yoktur. Demokrasi ‘‘isteseniz de istemeseniz de’’ böyle bir şeydir. Üstelik de Türkiye'de Anayasa'da kişiye özel ilk değişiklik girişimi bu değildir. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görev süresinin uzatılması söz konusu olduğu zaman da, Anayasa'da ‘‘Demirel'e özel’’ değişiklik girişimi olmuş ama bu girişim başarıya ulaşmamıştır. Şimdi yapılmak istenen de odur. Üstelik de, bu kez ‘‘sevilmeyen birisi için değil’’, büyük bir çoğunlukla iktidarı alan bir partinin liderini başbakan yapabilmek için böyle bir değişiklik aranmaktadır. Bu bir haktır. Ancak mesele hakta değil, hakkın alınış biçimindedir. Burada sorulması gereken, yüzde 35'lik oyla iktidar olan bir partinin, sistem açısından ‘‘bu kadar önemli’’ sayılabilecek bir değişikliği ‘‘kimseyle uzlaşmadan’’ yapmasının doğru olup olmadığıdır. Erdoğan'ın önemli meselelerde Meclis dışındaki muhalefetin de fikrini alacağını söylediğini anımsıyorum. Bunu söyleyen Erdoğan dünkü açıklamasının tonlamasını bence gereksiz yere yükseltmiştir. Anayasa'nın birkaç maddesi dışındaki maddeleri elbette değişebilir. Hatta değişmelidir de. Ama ‘‘Yaptım oldu’’ diye değil, ülke menfaatine.Siz Fadıl'la gurur duymaya devam edinFADIL Akgündüz'ün Siirt'teki karşılanışı Siirtliler adına beni utandırdı. Arkasında on binlerce mağdur, dolandırıldığını iddia eden binlerce vatandaş bırakmış, verdiği sözlerin hiçbirini tutmamış bir adam ve onunla gurur duyduğunu haykıran bir kent. Olamaz... Olmamalı. Ne Siirt, ne de ülkemizin bir başka kenti böyle bir ‘‘dosya’’ ile gurur duyamaz. Ama duyduğunu söylüyor.En azından bir grup Siirtli çıkıp böyle bağırıyor ve diğer Siirtliler bir açıklama yapıp, ‘‘Kentimiz böyle birisi ile gurur duymamaktadır. Akgündüz taraftarlarının sözleri kentimizi bağlamaz’’ demiyorlar.Türkiye'nin bu haline inanamıyorum. Siyasi tercihini belirten bir taksi şoförüne müşteri, ‘‘Kendisini tanıyor musun?’’ deyince şoför gayet sakin, ‘‘Tanıyorum. En büyük hırsız. Madem hırsızlara oy vereceğiz. En büyüğüne veririm’’ diyor. Siirt, Fadıl'la gurur duyuyor. Bazı ‘‘enayiler’’ de Türkiye ‘‘Büyüsün, gelişsin, insan gibi yaşanacak bir ülke olsun’’ diye uğraşıyor. Fadıl gibilerden gurur duyan, ‘‘ülkeyi en büyük hırsıza emanet etmeyi düşünenlerle’’ bu ülke ancak bu kadar olur.. Halimize şükredelim. Fadıl'ın Emniyet MüdürüFADIL Akgündüz'ün Siirt'te türbe ziyaretini ve ‘‘şeref’’ turu atmasını görüntülemek isteyen gazeteciler Fadıl'ın adamları tarafından tartaklandılar, dövüldüler. Kadın muhabirlere bile galiz küfürler edildi.Gazeteciler de can güvenliklerinin sağlanması için Siirt Emniyet Müdürü Murat Karcıoğlu'na gittiler.Tabii adres yanlıştı. Çünkü Karcıoğlu'nun masasında Akgüdüz ile çektirdiği ‘‘şeref’’ fotoğrafı olduğu biliniyordu.Ve Karcıoğlu gazetecilere ‘‘Kanımca medyada Fadıl Bey ile ilgili çok ağır haberler yapıldı. Taraftarları da bundan tahrik oldu. Kendisine tahrik edici sorular sormayın’’ diyerek akıl vermeyi, görevini yapmaya tercih etti. Nitekim, bu görüşmenin ardından Fadıl Akgündüz taraftarları gazetecilere taşlarla saldırdılar... Emniyet Müdürü olayları izlemekle yetinirken, ortamı yatıştırmak ise Fadıl Akgündüz'e düştü.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?İyi başlayıp kötü bitirmektense, kötü başlayıp iyi bitirmeyi tercih ettiğimiz zaman.