Hatta bazen
‘‘Çekilsin’’e yaptığımız eklerde
‘‘ölçüyü’’ kaçırıyoruz.
Ancak Türkiye'de ölçü zaten ve çoktan kaçık olduğu için bunu bile önemsemiyoruz.
Fakat işin komiği şu, aynı
Ecevit'i üç hafta önce,
‘‘hastalıklarına ve zorluklarına rağmen hükümet yıkılmasın diye ayakta durmaya çalışan müthiş bir vatanperver’’ olarak gösterenler, bugün
‘‘Çekil’’ diye bağırıyorlar.
Üstelik de öyle bir
‘‘tondan’’ bağırıyorlar ki, bizim gibi iki yıldan bu yana
‘‘Bu ülke böyle bir başbakanı hak etmiyor’’ diyenlerin sesini bile bastırıyorlar.
Ecevit çekilsin çekilmesine de, sonra ne olacak?
Bunun
‘‘öyküsünü’’ yazan var mı?
Bence yok.
Ecevit'in hükümeti yıkmadan başbakanlığı devretmesi mümkün değil.
Demek ki,
Ecevit çekilince hükümet yıkılacak.
Peki, yerine yenisi nasıl kurulacak?
Başbakanlık kime geçecek?
Yeni koalisyonun ortakları kimler olacak?
Bu ortaklar uygulanmakta olan
‘‘ekonomik programı’’ sürdürecekler mi?
Program sürmezse, bunun ekonomiye etkileri ne olacak?
Meclis'te 1. parti olması
‘‘an meselesi’’ olan MHP'nin lideri hükümeti kurmakla görevlendirilince ne yapacak, hükümet olursa ne yapacak?
Bütün bu soruların yanıtlarını arayan yok.
Kuru bir
‘‘çekil’’ çığlığı.
Ecevit eğer çekilecekse, bu soruların yanıtları bulunmalı.
Uzlaşmalar sağlanmalı.
Yeni hükümetin oluşumu ayarlanmalı.
Bunu yapabilecek ve bu düzenlemeleri ayarlayabilecek tek kişi ise
Hüsamettin Özkan.
Ne yazık ki, o da kendini
‘‘pasifize’’ etmiş durumda.
Ecevit paldır küldür çekilirse, oluşacak
‘‘kaos’’ içinde,
Ecevit'i arar hale gelmekten korkarım.
Tek güvenilir adam
Derviş'in birkaç ay önce
‘‘seçim’’ demesinin nedenlerini, şimdi daha iyi anlıyorsunuzdur umarım.
Kaç forma sattık kaç para kazandık
TOKYO'da girdiğim spor mağazasında her ülkenin forması vardı.
Biri hariç: Türkiye.
Satıcı gence sordum.
‘‘Türkiye forması yok mu?’’ diye.
‘‘Kalmadı’’ dedi.
Tamamı satılmıştı.
Epey arandıktan sonra Brezilya formalarının arasına sıkışmış mavi renkli bir tane bulduk.
Türkiye'nin
‘‘mavi forması’’ ilginçti ama vardı.
Kore'de de, Japonya'da da en fazla satan formalardan biri
‘‘Türkiye forması’’ydı.
Türkiye'de de on binler forma peşinde olduğu için aklımıza bazı sorular geldi:
‘‘Türk Futbol Federasyonu, Adidas ile nasıl bir anlaşma yapmıştı?’’
Satılan formalardan Türkiye Futbol Federasyonu'na kaç lira kalacaktı?
Yurtiçinde ve dışında satılan formaların fiyatları nasıl belirleniyordu ve satışlar nasıl takip ediliyordu?
Adidas'ın sattığı her formadan TFF'nin kasasına bir para giriyor muydu?
Çünkü gördüğüm kadarıyla ortada çok ciddi bir kaynak vardı.
Futbol Federasyonu veya Adidas bu konuda bilgi vermekten kaçınmayacaklardır diye umuyorum.
Dünya Kupası'ndan rakamlar
KORE Japonya Dünya Kupası, televizyon izleyicileri açısından pek çok rekora sahne oldu.
Kirch Media'nın Dünya Kupası'nı yayınlayan kolu olan Host Broadcast Service'in CEO'su
Francis Tellier'nin verdiği bilgilere göre final maçını dünyada toplam 1.5 milyar kişi izlemiş. Bu bir rekor.
Dünya Kupası'nda oynanan 64 maçı izleyen toplam seyirci sayısı ise 40 milyar.
Televizyon yayınlarını gerçekleştirmek için 2800 kişilik bir personel çalıştırılmış.
Bu kadar fazla personel olmasının nedeni ise organizasyonun iki ülkede yapılması olmuş.
HBS Başkanı
‘‘Sanki iki Dünya Kupası yayınladık’’ diyor.
Naklen yayının teknik maliyeti ise 134.5 milyon dolar olmuş. Buna ekipman kiraları ve ücretler dahil.
800 ton ekipman, 260 kamera, 2800 televizyon monitörü kullanılmış.
Toplam 1000 naklen yayın spikeri ve yorumcusuna maç anlatma imkánı hazırlanmış.
Brezilya-Almanya finalinde 23 kamera kullanılmış. HBS, Almanya'daki Dünya Kupası'nın bunun yarısı kadar bir maliyetle yayınlanabileceğini, birbirinden bu kadar uzak iki ülkede ortak Dünya Kapası düzenlemenin pek de
‘‘mantıklı’’ olmadığını söylüyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Assolistler, sahneye İbrahim Tatlıses'ten önce değil, sonra çıkmaya cesaret ettiği zaman.