Paylaş
Bu akşam Milli Takımlar Teknik Direktörü Mustafa Denizli'nin tanımlamasıyla, ‘‘Yüzyılın en önemli maçı’’ var.
Bu maçın sonucunda büyük ihtimalle, ikinci kez, hem de üst üste ikinci kez Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkını elde edeceğiz.
Fakat ne yazık ki, bu önemli maçı Türk halkının büyük bölümü izleyemeyecek.
Çünkü maç şifreli bir kanalda, Cine 5'te yayınlanıyor.
TRT yayın hakkı için yeterince bonkör davranmayınca, parayı basan Cine 5 yayın hakkını almış.
Ve en doğal hakkı olduğu için de bu yayını şifreli olarak yapacağını duyuruyor.
Çünkü bu kanal abonelerin ödediği paralarla yaşıyor.
Ancak bu kez bu kanaldan bir ricamız var.
Cine 5'in sevgili yöneticileri lütfen, bu maçı şifresiz yayınlar mısınız?
Yayınlayın ki, milyonlarca Türk vatandaşı, ‘‘yüzyılın maçı’’nı evinde keyifle izleyebilsin.
Sayın Erol Aksoy, bu Türk halkı adına size tarafımdan ulaştırılan bir ricadır.
Böyle bir talepte bulunmaya hakkımız olmadığını biliyoruz.
Bu talepleri bundan sonra bir alışkanlık haline de getirmeyeceğiz.
Ama bir kerelik.
Bu maç şifresiz yayınlansa olmaz mı? Lütfen Sayın Aksoy.
Bu akşam ne olur?
YÜZYILIN maçı. Akşam Berlin'de olmak, tribünde zıplamak ve şen şakrak bir dönüş yolculuğu yapmak vardı ama gidemedim.
Çünkü pasaportumda Almanya vizesi olmayacağı aklımın ucundan dahi geçmemişti.
Ancak vizemin bittiğini dün gördüm.
Çok geçti. Elimde uçak bileti kalakaldım.
Herhalde bu giriş, size ‘‘Bu akşam ne olur’’ sorusunun yanıtını da veriyor. Mustafa Denizli'yi İstanbul'a geldiği günden bu yana tanıyorum.
Dostu olmakla ve dostum olmasıyla mutlu olduğum biridir.
Ve onun neler yapabilecek ve yaptırabilecek biri olduğunu da bilirim.
Moldova maçı öncesi yazdığım yazıyı hatırlayanlar, bu söylediklerime hak vereceklerdir. O gün ‘‘Denizli okyanusu geçer, önem vermediği için derede paçayı ıslatır’’ demiştim.
Moldova maçı sonrası kendi dahil herkes ‘‘Nereden bildin?’’ dedi.
Şimdi size bir kez daha söylüyorum. Bu akşam Almanya'nın Türk Milli Takımı'nı yenme ihtimali sıfır.
Maçı ya berabere bitiririz, ya kazanırız. Çünkü Denizli bu maçı kazanmak istiyor.
İstedi mi yapar. Çünkü bu takım Denizli'nin istediğini yapacak kapasitede...
Kanal D'de yapılan doğru muydu?
KANAL D perşembe akşamı mutlu sonla biten bir habercilik yaptı.
Defne Samyeli bir başarıya daha imza attı.
Ekranda bir rehin alma olayını sona erdirdi.
Herkesten de aferini kaptı.
Gazeteler ‘‘Bravo Defne’’ diye çıktı dün.
İyi de, ya Defne başaramasaydı?
Aynı gazeteler, bu kez ‘‘Canlı yayında sorumsuzluk üç cana mal oldu’’ diye çıkmayacaklar mıydı?
Frasızlar'ın bir sözü vardır, ‘‘Tout est bien qui finit bien’’ diyen.
Yani, iyi biten her şey iyidir.
İyi de, kötü bitmesi halinde risk kimdeydi? Defne Samyeli mi vurulacaktı?
Kanal D Haber'i kınamıyorum.
Olay büyük bir yayıncılık olayıdır.
Dünyanın pek çok yerinde, pek çok yayıncının böyle bir fırsatı yakalamak için vermeyeceği şey yoktur.
Ama yayıncılık doğruları, her zaman gerçek hayatın doğruları olmuyor.
Kanal D bu büyük habercilik olayını, yayında Defne'nin yanına bir psikolog, bir emniyet görevlisi ekleyerek götürebilir, hiç değilse Defne Samyeli'nin yükünü hafifletebilirdi.
Çünkü Allah korusun, olası bir terslik, Defne Samyeli'nin moralini çökerteceği gibi, başarılı yayıncılık hayatının sonu da olabilirdi.
Çünkü ters bir durumda, canlı yayında üç kişinin yaşamını yitirmesine neden olan bir kişi olmanın yükü kolay kolay taşınamazdı.
Ya moda olursa?
BİR dönem boğaz köprülerinden atlamak modaydı. Televizyonlar köprü muhabirliği oluşturmuşlardı.
Köprü üstünde pazarlık yaparak medyatik olma heveslisi bir grup ruh hastası türemişti.
Sonra televizyon kanalları ortak bir kararla bu haberleri yayınlamama kararı aldılar.
Şimdi yeni moda rehin alma olabilir.
Çünkü bakın Mustafa Burhan ‘‘Sesimi duyurmak için yaptım’’ diyor. Ya yarın da birileri sesini duyurmak için aynı yola saparsa ne olacak?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Aynı fikirde olmamanın karşılığı şikáyet olmadığı zaman.
Paylaş