İSMAİL Cem'in ne demek istediğini kimse benden daha iyi anlayamaz.
Çünkü onun bugün hissettiklerini, geçen yıl ben hissetmiştim.
Fatih Terim'le benim Galatasaray yöneticisi olarak yaşadıklarımı, bugün İsmail Cem Yeni Türkiye Genel Başkanı olarak Kemal Derviş'le yaşıyor.
Geçen yıl Fatih Terim, bizim dostu olan yöneticiler aracılığıyla ilettiğimiz teknik direktörlük teklifini kabul eder gibi yapıp bizi evine çağırmış, evine giden Başkan Cansun ve bana ‘‘Hayır gelmiyorum’’ demişti.
Kamuoyu önünde kulüp de, biz de küçük düşmüş, ‘‘refüze’’ vaziyetinde kalmıştık.
Terim'in gelmemekte haklı nedenleri olabilirdi ama bizi evine davet etmeden de bunu yapabilirdi.
Aynı şeyi Yeni Türkiye Derviş'te yaşadı.
Son ana kadar gelecekmiş gibi yapıp, son anda sattı.
Muhakkak ki, onun da kendince çok haklı gerekçeleri vardır.
Ama Yeni Türkiye zor durumda kaldı.
Şimdi İsmail Cem diyor ki: ‘‘Bir daha asla onunla birlikte olamayız.’’
Aynı şeyi Terim'le ilgili olarak ben söylemiştim.
‘‘Bir daha asla Terim'e teklif yapmam. Bu nedenle de ben yönetici olduğum sürece Terim bu kulüpte teknik direktör olamaz.’’
Benim bu sözlerim Terim'in ‘‘kötü bir teknik direktör’’ olduğu anlamına gelmiyordu.
Ama ben ikide bir kendiyle oynattıracak türde bir adam değildim.
Cem'in sözleri de Derviş'in bu ülkeye yararsız bir adam olduğunu göstermez.
Sadece Cem'in Derviş'e güveni yok. Kendi açısından haklı da.
Ama bir gerçeği de İsmail Bey'e hatırlatayım.
Bugün Fatih Terim Galatasaray'ın başında.
Ben de Terim'i getireceğini bile bile Canaydın'ı destekledim.
Kendi egomu tatmin değil, Galatasaray'ın iyiliği için.
Bilmem anlatabildim mi?
Direksiyonda cehalet oturunca
GEÇEN gün radyo programında Hakan Gündüz yollardaki trafik levhaları ile dalga geçiyordu.
İzmir'den gelirken bir tabela görmüş: ‘‘Çıktığın vitesle in.’’
Gündüz bunu komik ve anlamsız bulmuş dalga geçiyordu.
Aradım. Telefona çıkan gence ‘‘Hakan'a söyleyin o tabela çok önemli. Ağır vasıtalar yokuşta ‘Peygamber vitesi' deyip boşa atıyorlar. Sonra da durdurabilene aşk olsun. O tabelalar az bile’’ dedim.
Hakan Gündüz’e masajımı ilettiler mi bilmiyorum.
Ama bazılarının tabelalara aldırış etmediği ortada.
İki otobüs şoförü ‘‘Peygamber vitesi’’ diye yokuş aşağı boşa atınca olan oldu.
İki kaza, 33 ölü.
Kanal D Haber Merkezi'ne, Doğan Haber Ajansı'nın görüntüleri geldi.
Kaza anının canlı görüntüleri.
Birkaç dakika bakabildim. Gerisini yüreğim kaldırmadı.
Eledik eledik. Çok seçme bir bölümünü ibreti álem için yayınladık.
Avrupa Birliği'ne girecek Türkiye'de trafik bilinci bu.
Ehliyetli hayvanlara ‘‘ağır vasıtaları’’ ve içindeki ve dışındaki ‘‘canları' emanet ediyoruz.
Olana bakın.
Trafik yasası değişiyor, cezalar artıyor ne oluyor?
Cahil cezadan korkar mı?
33 cana mal olan şoförü öldürsen ne olur ki!
Gerçekten caydırıcı olmak lazım.
Müthiş tazminatlar gerek.
Otobüs şirketlerinin mesuliyetlerinin artması gerek.
Koskoca havayolu şirketi iki uçak kaybedince batıyor, otobüs şirketleri aynen devam.
İki kazaya karışan şirketi kapatarak, patronlarını da insan içine çıkamayacak duruma getir, bakalım bir daha direksiyonlara ‘‘hayvanları’’ geçiriyorlar mı?
Ve tabii denetim.
Tuzak gibi radar kurmayı trafik denetimi sandığımız müddetçe bu iş böyle olacak.
45 kişilik otobüste 70 kişi.
Station otomobilin bagajında 4 çocuk.
Hep yazdık, hep söyledik.
Ama bu bir kültür işi.
Biri direksiyonda, öbürü denetimde olunca, hiçbir şey fark etmiyor ki!