CEM Uzan'ın Telsim müşterilerine yönelik reklam kampanyası ile ilgili yazılarıma sonunda bir yanıt geldi.
Biliyorsunuz, Cem Uzan Telsim abonelerinin ‘‘özel’’ bilgilerini ‘‘babasının malı’’ zannedip siyasi işlerinde kullanıyordu ve bu Telsim'in ‘‘kamu’’ ile olan ‘‘imtiyaz sözleşmesine’’ aykırı bir durum oluşturuyordu.
Bunu iki kez yazdım.
Yanıt dün geldi.
Telekom Üst Kurulu Başkanı Doçent Doktor Ömer Arasıl sabah erken saatlerde aradı.
‘‘İlgilenmediğimizi zannetmeyin. Sadece Bilişim Fuarı nedeniyle çok yoğunduk ve fırsat bulamadım’’ dedi.
Cem Uzan'ın Telsim'i ‘‘siyasi amaçlı’’ kullandığını öğrendiklerini ve gereken işlemleri yapabilmek için çalışmalara başladıklarını belirten Arasıl,‘‘Önce kurumun hukuk müşavirliğine ve bize hukuk hizmeti veren firmalara sorduk. İzlenmesi gereken hukuki prosedür hakkında mütalaa aldık. Durumun sözleşmeye aykırılığı son derece açık, ancakizlenecek yol çok önemli. Bunun için biraz zaman kaybettik gibi görünebilir’’ dedi.
Anladığım kadarıyla Telekom Üst Kurulu Başkanı da ‘‘durumun vahametinin’’ farkında.
‘‘Uyarılarınız bizi mutlu ediyor. Kendimizi yalnız hissetmiyoruz’’ diyen Doçent Dr. Ömer Arasıl,‘‘Hukukun çizdiği çerçevede gerekenleri yapacağız’’ dedi ve ekledi: ‘‘Bizim kurulumuza uzanmaya kimsenin gücü yetmez.’’
Duyduğuma sevindim.
Telekom Üst Kurulu Başkanı Doç. Dr. Arasıl'a ‘‘hukuki çerçeveden kastının ne olduğunu’’ sordum.
‘‘Merak etmeyin. Hukuk neyi emrediyorsa o’’ dedi.
Üst Kurul'un elinde geniş yetkiler var.
Böyle bir durumda bana göre ilk yapacakları Telsim'e bu konuda bir uyarıda bulunmak.
Ardından tüketici haklarının çiğnenmesi açısından suç duyurusu yapmak. Sonrasında ihtiyati tedbirden, lisans iptaline kadar uzanan ‘‘yeterli’’ yetkileri var.
Anlayacağınız ‘‘cepten taciz’’ dönemi bitiyor.
Dandik mahalle kabadayısı siyaseti
BEN hayatımda Mesut Yılmaz'ınki kadar ‘‘anlamsız ve amaçsız’’ bir manevra görmedim.
‘‘Bu MHP ile hükümet edilemezmiş.’’
Eeee?
O zaman bas istifayı çık hükümetten.
O da yok.
Peki ne var?
Ortalıkta hiçbir yere varmayacak, anlamsız açıklamalar.
Yılmaz'ın tavrı tam ‘‘yüreksiz mahalle kabadayısı’’ gibi.
Bilirsiniz canım, ‘‘Bana mı diyosun ulan!’’ diye diklenir.
Sanırsınız ki, ‘‘kodu mu oturtacak’’.
‘‘Koyamaz’’ da.
Mahalle ortasında eller itişir, horoz gibi kafalar dikilir.
Millet merakla toplanır sanki bir şey olacakmış gibi.
‘‘Dandik kabadayı’’ horozlanmaya devam eder. Tutan olmadığı halde, ‘‘Tutmayın ulan beni’’ diye bağırır.
Sonra da ‘‘şerefli bir ricatla’’ geri çekilir.
‘‘Elimi kana bulamak istemedim’’dir kaçışın gerekçesi.
Mesut Yılmaz da tam böyle yaptı. Durduk yerde dolar zıpladı, borsa tepetaklak oldu.
Başbakan ise ‘‘Birbirlerine kılıç çektiler’’ diyerek durumu abarttı.
‘‘İki kör kılıç çekilse ne olur, çekilmese ne?’’ diyen de olmadı.
Yine gereksiz günlük, hatta anlık krizlerden birini yaşadık.
Anlamadık da, bayram değil, seyran değil Mesut Yılmaz MHP'yi neden öptü?
Fenerbahçe'de sarı lacivert yasağı
GEÇEN haftalarda Fenerbahçeli iki dostum davetli olarak Fenerbahçe'nin bir maçını izlemeye gitmişler.
Gittikleri yer, içinde şeref tribününü de barındıran numaralı taraf.
Ancak stada sokulmamışlar.
Gerekçe ise üzerlerinde ‘‘sarı lacivert’’ forma olması.
Görevli, ‘‘Buraya forma ile giremezsiniz’’ demiş.
Bunun üzerine benim iki kafadar formaları çıkarmışlar.
Birinin altında kırmızı siyah, diğerinde ise mavi beyaz tişörtler varmış. Görevli onları bu halde içeri almış.
Bizimkiler de görevliye sormuşlar: ‘‘Bak bunlar da renkli. Burada yasak olan renk sarı lacivert mi?’’
Görevli de ‘‘Evet öyle’’ demiş.
Bizim ‘‘fanatikler’’ çok kızgın.
‘‘Fenerbahçe'de şeref tribününe Fenerbahçe forması ile girmek yasak, Gençlerbirliği ve Sarıyer forması ile girmek serbest’’ diyorlar.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Siyaset partiyi kurtarmak için ülkeyi bunalıma sokarak değil, ülkeyi kurtarmak için gerekirse partiyi bunalıma sokarak yapıldığı zaman.