Paylaş
Ankara'da yerel seçimin gidişatı belli oldu. Ya Karayalçın, ya Gökçek...
ANAP'ın pırıl pırıl Vahit Erdem'i var ama yüzüne bakan yok.
Ankaralı, yarışı iki adaya endeksledi:
Karayalçın ve Gökçek.
Ancak her ikisinin de sırtında birer yük var.
Karayalçın'ın sırtında bir süredir DSP'li ve ihtiraslı Taşdelen...
Gökçek'in sırtında ise bu kez DYP'li ve yanar döner Halil Şıvgın...
Şıvgın ve Taşdelen'in seçilme şansları yok. Ancak ikisi de bir işe yarıyorlar, oyları parçalamaya ve Ankaralının kafasını karıştırmaya.
Karayalçın, Taşdelen handikapına rağmen ipi göğüslemeye aday.
Çünkü Ankaralı, başkenti bir kez daha Gökçek'e bırakmak istemiyor.
Dikkat edin Fazilet demiyorum, Gökçek diyorum.
Çünkü Fazilet, Gökçek'ten farklı. İlkeli bir parti. Gökçek, Fazilet'e bile yakışmıyor, kaldı Ankara'ya yakışacak.
Bu nedenle Şıvgın, aslında son derece büyük bir iyilik yapıyor.
Taşdelen ise tam aksine.
Alamayacağı bir seçimde, Karayalçın'a yük oluyor.
Gökçek bir kez daha Ankara'nın başına gelirse, bunun nedeni Taşdelen olacak.
Bu ayıp da Çankaya'nın eski CHP'lisine yeter.
Canlar ve patlıcanlar!
Babuna'nın canı can da başkasınınki patlıcan mı diye sormak geliyor içimden zaman zaman.
Bir Oktar Babuna'dır gidiyor.
Tamam Dr. Babuna için ben de üzülüyorum. Allah kimseye hastalık vermesin. Ona da acil şifalar versin, ama Türkiye'deki tek lösemili o mu?
Binlercesi var.
Löseminin adı oldu Babuna. O kurtulursa Türkiye de kanserle mücadeleyi kazanmış olacak.
Kimse demiyor ki, ‘‘Yahu bu uğraşla burada bir kanser merkezi kurulur, binlerce insanın hayatı kurtulur.’’
İşimiz gücümüz Babuna.
15 gün içinde ilik bulunmazsa felaket olacak dendi, 1 ayı bulduk.
Elimde bir mesaj var.
Bir okurumdan.
3 yıldır lösemiyle savaşıyor.
Bu uğurda varını yoğunu tüketmiş. Ve iyileşiyor.
Son bir operasyonu kalmış. Bunu gerçekleştirmek için eksiği ise 50 bin dolar.
Oktar Babuna için ortalığı ayağa kaldıranlar.
İşte okurum Ali Elmasoğlu. O gereken iliği de bulmuş. Sadece 50 bin dolar kalmış.
İşte telefon numarası: 0 216 341 25 22.
Hadi bakalım. Babuna'nınki can da başkasınınki patlıcan mı?
İmzasız mektup olmaz
CHP'li avukatım Rezzan bana küsmüş.
Sarıgül için yazdıklarıma kızmış. ‘‘Sen nasıl Sarıgül'ü savunursun? CHP'li kadınları bile dövüyor. 8 Mart'ta kadınlara sarı gül dağıtıyor, sonra da kadınlara yumruk atıyor’’ demiş.
Rezzan'a anlattım, size de anlatayım. Sarıgül veya bir başka aday fark etmez. Tansu Çiller için bile olsa imzasız mektuplarla karalama kampanyası başlatılırsa, insanların namusuna, ırzına, ahlakına imzasız ve mesnetsiz mektuplarla dil uzatılırsa ben o kişiyi korurum.
Doğruyu söyleyen, altına imza atar.
Yalan söyleyen, çamur atan ise imzasız mektupla kampanya yapar.
Ben yıllarca bu gibi alçaklıklarla uğraştım.
O zaman da avukatlığımı Rezzan yaptı. Rezzan ise bu yolu açanın Sarıgül olduğunu söylüyor.
Vallahi Sarıgül dışındaki herhangi bir adayla ilgili böyle bir şey bana gelmedi. Gelseydi onu da korurdum.
Bu köşede yazıyorum ve tepede imzam var.
Mektup yazanlarda da aynı yüreği isterim ben.
Severler böyle fakir seveni
FINANCIAL Times, Çiller'in yoksul kesimlerin oylarına talip olduğunu yazmış ve ‘‘Bukalemun gibi. Her kılığa giriyor’’ demiş.
O her kılığa giriyor ama kılıklar üzerine oturmuyor.
Çiller şimdi sözde fakirden yana. Kendisiyle çelişiyor. Özal'ın mirasçısı olma iddiasında. Oysa Özal ‘‘Ben zenginleri severim’’ derdi.
Ayrıca da Çiller'in fakirden yanalığına kimse inanmaz.
1994 yılında yarattığı 30 bini aşkın bankazede yokluk içinde intihar ederken, Çiller kimi seviyordu?
Enflasyonun yüzde 149 olduğu yıl işçilere sıfır zam vermek isteyen, ama SHP'nin koalisyonu yıkma tehdidi üzerine işçiye, memura zorla yüzde 20 zam verirken kimi seviyordu?
Her soruya bir yanıt verebilen Demirel'i bile şaşırtacak biçimde 1992'deki bir Bakanlar Kurulu'nda, Başbakan Demirel'e ‘‘Bu ay memurlara maaş vermesek olur mu?’’ diye sorarken kimi seviyordu?
Yalı Çetesi ihaleleri paylaşırken, kárı fakirlerle mi paylaşıyordu?
O fakir makir sevmez.
O aslında kendinden başkasını sevmez.
O aslında iktidarı sever.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kimi insanların Galatasaraylı olmasını garip karşılamadığımız zaman.
Paylaş