Bu kadar farklı kararlar adaleti yaralar

SEÇİMLERDEN sonra kim iktidar olursa olsun, Allah aşkına şu ülkenin ‘‘hukuk düzeni’’ denilen düzensizliğini bir adam etsin.

Çünkü görülüyor ki, bu ülkede hukuk ne yazık ki .......

Gerçekten de durumu söylemeye dilimiz varmıyor.

Fakat böyle bir şey olabilir mi?

Diyarbakır'da ‘‘devleti emanet edecek kadar’’ güvendiğimiz bir mahkeme diyor ki, ‘‘Recep Tayyip Erdoğan'ın adli sicil kaydı silinemez’’.

Aradan çok kısa bir süre geçiyor ve aynı çatı altında görev yapan ama sadece numarası değişik ve yine ‘‘devleti emanet edecek kadar’’ güvendiğimiz bir başka mahkeme diyor ki, ‘‘Recep Tayyip Erdoğan'ın sicil kaydı silinmelidir’’.

Birbirine ‘‘ak ve kara kadar zıt’’ iki karar.

Aynı ilde, ayrı çatı altında görev yapan ve numaraları arasında sadece ‘‘1’’ fark olan iki mahkemeden iki karar.

Ardından devreye giren Yargıtay, ilk kararı onaylıyor.

Acaba bir başka Yargıtay olsa, o da ikinci mahkemenin aldığı kararı mı onaylayacak diye bir şüphe kaplıyor insanı.

Bu nasıl bir adalet?

Elbette hukukta iki kere iki dört yok ama bu kadar farklı kararlar da yok.

Aynı yasaya bakıp, bu kadar farklı kararlar nasıl olabiliyor?

Bu nasıl bir iştir?

Bu ülke vatandaşları yargıdan doğru karar alabilmek için 5 kere yargılanıp, fazla çıkan sonuca göre mi yargılanmış sayılmalılar?

Bu memleketin yargısını kim belirli bir ‘‘standarda’’ kavuşturacak.

Kime güveneceğiz?

Aziz Yıldırım giderse Fenerbahçe küme düşebilir


AKLI evvel Fenerbahçe yazarları ve kimi Fenerbahçeli muhalifler ‘‘Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Başkanlığı'nı bırakması gerektiğini’’ yazıyorlar.

Bunlar ‘‘Ya hesap bilmiyorlar, ya da hiç kulüp yönetmemişler’’.

Aziz Yıldırım'
ın Fenerbahçe Başkanlığı'ndan ayrılması gerektiğini savunanlar acaba Fenerbahçe'nin ‘‘hesap durumunu’’ biliyorlar mı?

Yani Fenerbahçe'nin ‘‘Kime kaç lira borcu olduğunu, önümüzdeki üç yıl için taahhütlerinin neler olduğunu, nakdi veya gayri nakdi kredilerinin toplamının ne kadara ulaştığını, bu kredilere kimin kefil olduğunu’’ hiç merak etmişler mi?

Ben onların yerinde olsam ederdim.

Aziz Yıldırım'ın bir gün başkanlığı ‘‘kendi isteyince’’ bıraktığı zaman arkasında bırakacağı faturanın ne kadar olduğunu veya olacağını bilmeden onun istifasını istemek, en basit tanımıyla ‘‘safdilliktir’’.

Ben Fenerbahçe'nin ‘‘çok büyük miktarda’’ borcu olduğuna eminim.

Çünkü Fenerbahçe yöneticileri eğer ‘‘sokakta birkaç on milyon dolar para bulmadılarsa’’ Fenerbahçe'nin oldukça yüklü miktarda borcu olması gerekir.

Fenerbahçe'nin sadece futbolda son birkaç yılda harcadığı para miktarı üç aşağı beş yukarı bellidir.

Buna karşın ‘‘gelir kalemleri’’ de bellidir.

Digitürk'ten gelen naklen yayın parası ve maç hasılatları.

Fenerbahçe gibi ‘‘hovardaca’’ para harcayan bir kulübün, bu iki gelir ve bir miktar da forma satışı geliriyle yaşaması mümkün değildir.

Bu hesabı üç aşağı beş yukarı yapabilen herkes görecektir ki, Fenerbahçe'nin yıllık ‘‘nakit açığı’’ en az ‘‘20 milyon’’ dolardır.

Aziz Yıldırım'ın beş yılını hesaplarsanız bu açık 100 milyon dolar olur.

Baliç ve Okocha satışlarından gelen rakamları düşerseniz bunu 80 milyon dolar olarak düşünebilirsiniz.

Bundan henüz gerçekleşmemiş taahhütlerin miktarını da indirirseniz Fenerbahçe'nin bugün en az ‘‘65-70 milyon dolar’’ civarında bir borcu olduğu sonucunu çıkarabilirsiniz.

Aziz Yıldırım bu borcu ‘‘bir şekilde’’ çevirmektedir.

Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım'ın yerine oturmaya niyetli yöneticilerin bu borcu çevirmeye ve yıllık en az 15 ila 20 milyon dolar arası açığı kapatmaya hazır olması gerekir.

Türkiye'nin bugünkü ekonomik şartlarında bu kolay değildir.

Bu nedenle Fenerbahçe halktan önce ‘‘Aziz Yıldırım'a açılmıştır’’.

Fenerbahçe'de başkan değişimi çok güçtür.

Ve bu mali tabloyla gelecek bir yeni yönetim, Aziz Yıldırım'ın desteklememesi halinde büyük sıkıntılar yaşayabilir.

Takıma bu kadar para harcayan bir başkanın sporu bilmiyor olması, ne yazık ki Fenerbahçe'nin şanssızlığıdır.

Ayrılık


HER yıl olduğu gibi Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde.

Haliyle ‘‘Cimbom nerede biz oradayız’’.

İki gün Moskova'dayım.

İzninizle, iki gün yokum...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Bu ülkede en çok konuşulan şey siyaset değil, bilim ve sanat olduğunda...
Yazarın Tüm Yazıları