Reha Muhtar, program sırasında zilzurna sarhoşmuş.
Yerlerde sürünmüş.
Konuklarına hakaretler etmiş, sırnaşmış, sarılmış öpmüş, kızmış, küfretmiş, hakaret etmiş.
Onu yapmış, bunu yapmış.
Ayakta bile duramıyormuş.
Eeeee?
Bazıları da diyor ki,
‘‘Bunu en sert biçimde eleştirmeniz gerek’’.
Hiç de gerek değil.
Reha Muhtar'ı izleyen,
Reha Muhtar'a katlanır.
Muhtar bütün bunları yapmış ama bakıyorum hepiniz de oturup sabahın üçüne kadar izlemişsiniz.
Reha Muhtar seviyesizmiş.
Siz çok seviyelisiniz madem, niye böyle bir seviyesizliği seyrediyorsunuz?
Reha Muhtar sarhoşmuş.
Sanki daha önceki Ateş Hattı programlarında ayıktı da, bu kez mi sarhoş?
Elindeki kahve bardağında viski varmış.
Haberlerde önünde duran kahve bardağında Çin çayı mı var zannediyordunuz?
Reha'ya ağzının payını vermeliymişim.
Hiç öyle bir niyetim yok.
Adam gecenin bir vakti program yapıyor.
Cincileri, büyücüleri, saçma sapan konuları ele alıyor.
Adına haber program dediği bu saçmalıkla, aynı başlık altında yapılan gerçek haber programlarından çok daha fazla reyting alıyor.
Çünkü hepiniz oturup bu saçmalıkları izliyorsunuz.
Siz izledikçe o daha da sapıtıyor.
O sapıttıkça siz izliyorsunuz.
Bu sayede reytinglerini artırıyor, yalılarda oturacak kadar zengin oluyor.
Reha'nın sizi koltuğa bağladığı, ya da kendisini izlemeniz için kafanıza tabanca dayadığı yok. Siz seçerek izliyorsunuz onu. Sonra da bana şikáyet ediyorsunuz.
Bana ne? Ben seyretmiyorum, seyretmediğim için de kızmıyorum.
Şans eseri görsem de, zaten ciddiye almıyorum.
Üstelik ben kendisini eleştirince, bir de kalkıp benim için
‘‘Terbiyesiz gazeteci’’ diyerek haberlerinde hakaretler ediyor.
Benim
Reha ile hiç işim olmaz.
Ne taş atıp üstüme sıçratırım, ne de aleyhinde tek kelime yazarım.
Bence gayet iyi yapıyor.
Onu seyredenler, böylesine layık!
Sadece dille olmuyor
AHMET Çakar'ın eleştirilerinin hedefi olmadığı halde olaya balıklama atlayan Devlet Bakanı
Yılmaz Karakoyunlu, kaş yapayım derken göz çıkardı.
Çakar'ın
‘‘Türk askerinin onuru ayaklar altına alındı’’ eleştirisine,
‘‘O Hamidiye Alayları'nda. Sayın Çakar bilmiyor olabilir, isterse Hamidiye Alayları'nı ayrıca anlatırım’’ diyerek, Kürt olduğunu ima etti şair-yazar bakanımız.
Ne güzel değil mi?
Türk askerinin şerefini kurtardık ama Kürt kökenli askerlerimizinkini hemen ayaklar altına attık.
Vallahi bravo!
Natuk ve kuvvetli belagat sahibi
Karakoyunlu, sadece dilin bir insana yetmeyeceğini, dile hükmetmesi için başka bazı yeteneklerin de gerekli olduğunu gösterdi.
Bu arada
Salkım Hanım tartışmaları sürerken ortaya çıkan bir gerçek var ki, tartışanlar arasında bu kitabı okuyan pek yok.
Dünkü Hürriyet'te
Salkım Hanım'a tecavüz edenin bir Hamidiye paşası olmasının pek mümkün olmadığı, çünkü kitabın konu aldığı 1940'lı yıllarda Hamidiye Alayları'nda görev almış bir paşanın 90 yaşında olacağı söyleniyor.
İyi de
Salkım Hanım'a 40'lı yıllarda tecavüz edilmiyor ki, ona çok daha önce tecavüz edilmiş.
Salkım Hanım, 1940'lı yıllarda o eski tecavüzü hatırlıyor.
Yani anlayacağınız, bu ülkenin en okumuşlarından Sevgili
Murat Bardakçı bile bazen
‘‘okumamış’’ olabiliyor.
Meclis'in onuru için olumlu adım
ÇOK umutlandım. Meclis son zamanlarda çok eleştirilen onurunu kurtarmak için ciddi bir adım attı ve uzun zamandan beri ilk kez bir iktidar bakanı hakkında
‘‘soruşturma önergesi’’ kabul edildi.
Buradaki faktörlerden biri, yeni Anayasa'yla mümkün olan gizli oylama ise, diğeri milletvekillerinin vicdanlarının sesidir.
Koray Aydın hakkında soruşturma açılmasına verilen onay, aynı zamanda Meclis'in onurunu kurtarma yolunun açılmasına da verilmiş bir onaydır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Avrupa'ya karşı ABD kozunu kullanacak kadar akıllı olmayı sadece askerler akıl etmediği zaman.