Baykal: Eğitimi dinileştiriyorlar

ADALET Bakanı Cemil Çiçek, ‘CHP’nin tavrı laikliğe zarar veriyor’ deyince, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hemen aradı.

Avusturya’da yoldaydı.

‘Laikliğe kimin zarar verdiği ortada’ dedi. Baykal, AKP’nin eğitimi giderek ‘dinileştirdiği’ kanaatindeydi ve Kuran kurslarının küçük yaşlara kadar indirilmesinin ‘büyük oyunun bir parçası’ olduğunu düşünüyordu.

‘Bakın Fatih Bey, bunlar milli eğitimi giderek dini eğitim haline getirmek istiyorlar. Her şeyi de adım adım planlamışlar. Makro oyuna bakmak lazım’ dedi ve anlattı:

‘Üç koldan hareket ediyorlar. Önce imam hatiplilere, üniversitede bütün branşların önünü açacak değişikliği mesleki eğitime destek kılıfına sokup yapacaklar. Böylece imam hatiplilerin üniversiteye girmekteki zorlukları nedeniyle düşen cazibesi tekrar kazandırılmış olacak. Ardından küçük yaşta çocuklara dini eğitim verilmesinin önünü açarak imam hatiplere talebi artıracaklar. Çünkü ilköğretim öncesi Kuran kurslarında dini eğitime alıştırılacak çocuklar, imam hatip okullarına yönlenecekler.

Bunun sonucunda üniversitelerde imam hatip mezunu yoğunluğu artacak. İmam hatipler kız öğrenci de kabul ettiği için bu durum üniversitedeki türban baskısını artıracak. Üniversiteler düdüklü tencere gibi olacak. Sonunda türbanlılara üniversite eğitimi açılacak.’

Burada lafa girip, ‘Açılması gerekmiyor mu sizce?’ diye soruyorum.

Deniz Baykal, ‘Bakın olayın bir sonraki boyutunu da aktarayım’ diyor ve şunları söylüyor:

‘Türbanlı kızlar üniversiteyi bitirecekler. Sonrasında kamu kurumlarında çalışmak için başvuracaklar. Ancak mevcut yönetmelikler, yasalar belli. Giremeyecekler. Haydi bu sefer yeni bir kampanya başlayacak. Türbanlılara kamuda iş. Bizi madem çalıştırmayacaktınız, niye okuttunuz diyecekler. Bu bir uzun vadeli plandır. Bu planı uygulamaya koyanlar, elbette CHP’den rahatsız olacaklardır.’

Baykal’a göre Anayasa’nın laiklik ilkesinin altı yavaş yavaş oyuluyor.

‘Söyleyin bana, Türkiye’de inancını yaşamakta zorlanan kimse var mı? Halkın yüzde 99’u durumdan memnun. Suni bir memnuniyetsizlik yaratmanın ne anlamı var. Bunun kime ne faydası var’ diye soruyor Baykal.

Acaba kime faydası var!

Yanal, Fenerbahçe’nin başına geçsin

MİLLİ Takımımızın ‘başarısız’ teknik direktörü Ersun Yanal’ın görevden alınmasına bir tek kişi karşı çıktı. Fenerbahçe 2. Başkanı Nihat Özdemir. Konu kendilerini hangi açıdan ilgilendiriyor bilmiyorum ama hemen kulüp adına bir açıklama yaparak Ersun Yanal’ın görevde kalması gerektiğini söyledi. Bu bile Ersun Yanal hakkında bugüne kadar ortaya atılan iddiaların ne kadar doğru olduğunu, Yanal’ın Milli Takım’dan çok kimin hizmetinde bulunduğunu göstermesi açısından önemli. Nihat Özdemir’e tavsiyem, kulüp olarak Ersun Yanal’a bu kadar meraklılarsa, alıp Fenerbahçe’nin başına geçirmeleri. Bence Daum’dan daha iyi olur, o ayrı...

Danışman olmak

GEÇMİŞTE
bu köşede ‘danışman gazetecilere hayır’ diyen birçok yazım çıktı. Çünkü bana göre bir köşe yazarının, gazetecilikle ilgisi olmayan başka işlerden para kazanması, hele hele diğer işlerinden elde ettiği gelirin gazetecilikten elde ettiği gelirden fazla olması, meslek açısından kabul edilebilir bir durum değildi. Üstelik de köşe yazarlığının etkinliği, diğer taraflarda kullanılabilir, kullanılmasa bile yanlış anlamalara, dedikodulara neden olabilirdi.

Bu yüzden defalarca danışman gazetecilere ve yazarlara ‘hayır’ dedim.

Elbette ki, uzman kişiler kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili olarak düzenli olmayan yazılar yazabilirlerdi; ama yaptıkları diğer işlerin açık biçimde okurla paylaşılması şartıyla.

Önceki gün Faruk Süren’in anlattığı, danışmanlarla ilgili bir fıkrayı bu vesileyle aktarmak isterim.

Çiftlikte koçlar meraya yayılmış otluyorlar. O sırada çiftlik sahibi, koyunları da meranın diğer tarafına getiriyor. Koçlar hemen koyunların yanına gidip biraz keyif yapmak istiyorlar. Ancak iki merayı dikenli bir tel ayırıyor. Koçlar telin üzerinden atlayarak koyunların yanına gitmeyi kararlaştırıyorlar. Koçların hepsi tellerin üzerinden atlayarak koyunların yanına ulaşıyor. Ancak içlerinden biri kederli.

‘Ne oldu, koyunlara kavuştuk sen pek kederlisin’ diye soruyorlar.

Kederli koç, ‘Dikenli tellerin üzerinden atlarken alt tarafı tellere taktım. Artık koyunlarla bir şey yapacak durumum yok’ diyor.

Yaşlı koç teselli ediyor: ‘Üzüldüğün şeye bak. Sen de artık danışman olursun.’

İDO, cam bardağımızı geri ver

İSTANBUL’
un simgesi haline gelmiş şehir hatları vapurları, İstanbul Deniz Otobüsleri işletmesine devredildi. Bu devrin neler getireceği henüz belli değil. Çeşitli projeler var. Ancak uygulamadaki ilk ‘olumsuzluk’ ortaya çıktı. Devirden önce şehir hatları vapurlarında, denize karşı cam bardakta demli çay içme keyfimiz vardı. Artık yok. Vapurlarla beraber büfeler de el değiştirdiği için artık porselen tabaklı cam bardakların yerine plastik bardaklar aldı. Gemilerin müdavimleri bu uygulamadan çok şikáyetçiler. Herkes cam bardağını geri istiyor.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İstenmediğimiz yerde durmakta ısrar etmenin, onursuzluk olduğunu anladığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları