DÜN gazetecilikte ‘sınıf atladım’. Hürriyet Gazetesi’nin yıllara ve zamana meydan okuyan başyazarı, Sevgili Oktay Ekşi büyüğümün köşesi baştan sona bana ayrılmıştı.
Gerçi ‘eleştiri dozu’ bir hayli yüksekti ama olsun, Ekşi’nin köşesine ‘gazeteci’ olarak konuk olmak önemliydi.
Oktay Abi, geçen hafta benim yazdığım bir yazıdan sona bana gönderdiği ‘mektubu’ köşeme koymadığım için ‘öfkelenmiş’ ve bundan dolayı bana ‘hak ettiğimden’ fazla bir eleştiri bombardımını yapmış.
Oysa ben Ekşi’nin o mektubu ‘yayınlanmak üzere’ yolladığını anlamamıştım.
Çünkü, dün kendi köşesinde kullandığı mektubun ‘hiçbir yerinde’ bunun ‘yayınlanmak üzere bir yanıt’ olduğu belirtilmemişti.
Açıkçası ben o mektubu ‘bir ağabeyin kardeşine bilgi vermesi’ olarak algıladım.
Meğer Oktay Abi mektubun yayınlanmasını 4 gün beklemiş, sonra da sinirlenip kendi köşesinde yayınlamış.
Oysa bana bir telefon açıp ‘Fatih yanıtımı yayınlamayacak mısın?’ dese ertesi gün bütün köşemi ona ayırırdım.
Oktay Abi bana bindirirken, ‘Cevap hakkına saygı olduğunu söyler ama benim cevabımı bile yayınlamadı’ diyerek benim cevap hakkına saygısız olduğumu ima ediyor. Oysa bu köşenin okurları bilir ki, ben ‘mafya babasından gelen eleştiriyi’ bile yayınlarım. Yeter ki ‘yayınlanmak üzere’ gönderildiği belirtilsin.
Abimiz beni tanımamış.
Oktay Abi yazısının sonunda ‘Hani Altaylı her gün hepimize ne zaman adam olacağımıza dair hayat dersleri veriyor ya, orada bir dersi eksik bırakmış haddimizi bilmeyi öğrenirsek o zaman adam oluruz’ demiş.
Eline sağlık.
Açıkçası ben orada ‘herkese ders’ vermiyorum. İhtiyacı olanlara veriyorum. Sık sık da kendi yanlışlarımdan yola çıkarak yazdığım oluyor.
O nedenle ‘had konusunda’ bir eksiğim yok. Tam aksine ben had bilmeyi bir karşılıklılık olarak algılamışımdır. O nedenle de, düne kadar Oktay Ekşi Ağabeyimize karşı saygımı hep korudum.
Kadının en güzel yaşı hangisidir
ERTUĞRUL Özkök’ün Sophia Loren’li akşam yemeğini anlattığı pazar yazısını keyifle okudum.
Zaten tanıdığım, gerçek Ertuğrul Özkök’le pazar yazılarında yüzleşiyorum.
Hayatı seven, yaşamın her anından keyif çıkarmaya çalışan, dolu dolu, derinlikli, komplekssiz Ertuğrul Özkök’le.
Pek büyük bölümü, hatta çoğunluğu için karşılarına çıkan Loren görüntüsü ‘hayal kırıklığı’ olmuş. ‘Yaşlanmış’Sophia Loren’i beğenmemişler.
Yazıyı okuyunca düşündüm, bir kadının en güzel yaşı hangisidir diye.
Doğrusunu isterseniz cevap veremedim.
Ama bir şeyi fark ettim.
Kadının güzelliği ne yaşında, ne yüzünde, ne de bedeninde.
Kadın ‘kişiliği’ ile güzel.
Kendini tanıyınca, kendi fiziksel özellikleriyle barışınca, özgüvenini kazanıp dışarı yansıtmaya başlayınca başlıyor kadının güzelliği.
Öyle zannediyorum ki, kadın ‘gerçekten güzel’ olmaya 30’lu yaşlarında başlıyor.
Bu güzellik 40’larda doruğa ulaşıyor.
Ve yukarda saydığım nitelikleri kaybetmedikçe, güzellik de kaybolmuyor.
Bu özellikler yoksa kadın ‘asla’ güzel olamıyor.
Yok eğer bu özellikler varsa asla çirkin olamıyor.
Bunun yaşla falan ilgisi yok.
Sophia Loren gibi 70’inde ‘muhteşem’ kadınlar da var.
Ortalıkta taş bebek gibi gezinip, ‘kadın’ olamayanlar da.
THY’de değişiklik olmalı mı?
TÜRK Hava Yolları’nda önümüzdeki günlerde bir ‘nöbet değişimi’ yaşanacak gibi görünüyor.
Bence oldukça başarılı bir yıl geçiren, bütün ‘yapı bozukluğuna’ rağmen yılı rekor kárla kapatan, yolcu sayısında büyük artışlar kaydeden THY’de, Genel Müdür Abdurrahman Gündoğdu ‘vedaya’ hazırlanıyor.
Önümüzdeki hafta yapılacak olan Genel Kurul’dan sonra THY’de Genel Müdür değişikliği hemen hemen kesin gibi.
Merak edilen bu değişikliğin ‘genişleme’ olasılığı.
Genel Müdür’ün yanı sıra yönetim kurulu başkanının da değişmesi, genel müdürün yönetim kuruluna atanması gibi olasılıklar söz konusu.
Ancak bana sorarsanız, Genel Müdür Gündoğdu ilk günlerdeki tutukluğunu atlattı ve işi öğrendi.
Artık daha hızlı ve verimli çalışıyor. Tam turizm sezonu öncesi böyle bir değişiklik THY’de yeni ‘buhrana’ neden olabilir.
Gündoğdu iki yılı aşkın tecrübesini kazanacak yeni bir isim, THY’ye pahalıya mal olabilir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sevginin bir mübadele değil, bir özveri olduğunu anladığımız zaman.