Fatih Altaylı: Ankaralıların ayıbı!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

BÜYÜKELÇİ eşleri, Ankara'nın büyük derdi Mamak Çöplüğü'ne gidip protesto gösterisi yapmışlar.

Çünkü çöplük Ankara'da hem halk sağlığını tehdit ediyor, hem de çevreye tehlike saçıyormuş.

Patlama riski de cabası.

Bu rezaleti protesto etmek, Ankara'daki yabancı misyon şeflerinin eşlerine düşmüş.

Bu ayıp da Ankaralılara ve Ankara'daki sivil toplum kuruluşlarına yeter.

Onlar duruyor, yabancı elçi eşleri vuruyor.

Şimdi kimi aklıevveller çıkıp, ‘‘İçişlerimize karışmasınlar’’ diyecektir.

Bu iç iş falan değil.

Onlar da Ankara'da yaşıyorlar.

Tek farkları sivil toplum bilincine ve çevre duyarlılığına sahip olmaları.

Okul zamlarını şikáyet edin!

ÖZEL okul zamları can yakmaya başlamış bile. Yağmur gibi zam var.

Veliler isyanda.

Ama ne çare ki, ellerinden bir şey gelmiyor.

Ya çocukları okuldan alacaklar, ya da kemer sıkarak zamlı ücretleri ödeyecekler.

Önceki akşam Cine 5'teki programımda Özel Okullar Derneği Başkanı Rüstem Eyüboğlu konuğumdu.

Ona da bu fahiş zam meselesinin ne olacağını sordum.

Kendileriyle ilgili yönetmeliğin, bir önceki dönemin enflasyonu kadar zaman yapma yetkisi verdiğini söyledi.

Buna göre yüzde 70 civarında zam yapmaya hakları varmış.

Ancak enflasyonla mücadele programına destek olabilmek için zamları yüzde 40'la sınırlamışlar.

En düşük yapan yüzde 25, en yüksek yapan ise yüzde 40 yapacakmış.

Bu oranı aşanlar hakkında ise hem dernek, hem de Milli Eğitim Bakanlığı inceleme başlatacakmış.

İnceleme yapılsa da, bu bakanlığın bir müeyyide uygulaması bence mümkün değil ya, neyse.

Rüstem Eyüboğlu'na, yönetmeliğin değişmesinin ve zamların, başka pek çok şeyde olduğu gibi, yüzde 25'le sınırlanmasının hükümetin elinde olup olmadığını sordum.

‘‘Elbette ki, isterse sınırlar ama bakanlık demokratik bir bakanlık. Buna izin vermez’’ dedi.

Anlaşılan demokratik bir şekilde yönetildiği söylenen bakanlık, özel okulların isteği hilafına bir adım atmıyor.

İşimiz derneğin insafına kalmış.

Onlar da maksimum yüzde 40 demişler.

Anlaşılan bu kadarına şükür diyeceğiz.

Bu satırları okuyan velilerden bir ricam var.

Eğer çocuklarını yolladıkları okullar yüzde 40'ın üzerinde zam yaptıysa, bana bir faks çeksinler.

O okulları hem burada yazacağım, hem de derneğe şikáyet edeceğim.

Bu dizi geç saatte yayınlansın!

KANAL D Genel Müdürü Faruk Bayhan aradı. ‘‘Yılan Hikáyesi, yazmış olduğunuz kalıplara uymuyor.

Bizim dimiziz Yılan Hikáyesi tam bir aile dizisidir. Orada mafyanın değil, yapılsa, yapılsa Türk polisinin reklamı yapılıyor’’ dedi.

Bayhan, Yılan Hikayesi'nin Amerikan polisiye dizileri formatında olduğunu, pedagojik açıdan incelemeden geçtiğini ve ABD gibi bir ülkede dahi, tüm izleyiciler için izlenebilir bulunacağını söyledi.

Bayhan'a, Show TV'de yayınlanan ‘‘Deli Yürek’’ için aynı şeyleri söyleyip söyleyemeyeceğini sordum.

‘‘Rakip bir kanalın dizisi hakkında yorum yapmak bana yakışmaz. Ayıp olur’’ dedi.

Zaten ben de dünkü yazımda iki diziyi aynı kefeye koymamıştım.

‘‘Yılan Hikáyesi’’ bol silahlı olduğu için eleştirimi almıştı.

‘‘Deli Yürek’’ ise ‘‘çete ve çeteci’’ propagandası yaptığını düşündüğüm bir prodüksiyon.

Dün pek çok okurdan da beni teyit eden fakslar elime geçti.

RTÜK'ten gelen bir yazı ise, ‘‘... toplumsal kurallara aykırı davranışların ve suçun her ne şekilde olursa olsun övülmesi basın ya da yayın suçu oluşturduğu gibi, suç istatistiklerindeki artışa paralellik gösterecektir’’ deniyor.

Yani anlaşılan RTÜK de olayın farkında.

Ama gözün üzerinde kaş olması, televizyonculukta daha büyük suç olduğu için, şimdilik bu gibi suçlara sıra gelmiyor.

Bana sorarsanız en doğrusu, bu gibi dizilerden ötürü televizyonları kapatmak ya da dizileri yayından kaldırmak değil, bunları gecenin geç saatlerinde, çocukların izleyemeyeceği saatte yayınlamak.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kıskançlıktan çatlayanlar, hiç değilse Ali Şen kadar samimi olabildiği zaman.

Yazarın Tüm Yazıları