Adam her ana baba gibi çocuklarının iyi yetişmesi için uğraşıyor ama bunun için eleştiriliyor.
Bu kez de eğitim için yurtdışına, daha doğrusu Amerika'ya yolladığı çocukları tartışılıyor.
Adam diyor ki: ‘‘Ben eski partim gibi Batı düşmanı değilim. Dünyaya açığım.’’
Diyoruz ki: ‘‘Yalancısın, takıyye yapıyorsun.’’
Çocuklarını Amerika'ya eğitime yolluyor.
Yine kızıyoruz, ‘‘Takıyyene kılıf hazırlıyorsun’’ diyenler var; sanki çocuklar ABD üzerinden El Ezher'e gidiyorlarmışçasına.
Ya da, ‘‘Hani sen İslamcıydın. Niye çocuklarını El Ezher'e yollamıyorsun?’’ diye öfkeleniyoruz.
El Ezher'e yollasa bu kez de ‘‘Hani sen değişmiştin’’ diyeceğiz ve ‘‘Erdoğan'ın çocukları şeriat üniversitesinde’’ diye başlık atacağız.
Hiçbir yere yollamasa, başlarını açıp burada okutsa, ‘‘Çocuklarının başı açık’’ diyeceğiz. Başlarını açmamak için okula yollamasa, ‘‘Çocuklarının eğitimini bile siyasi propaganda malzemesi yapıyor’’ diye eleştireceğiz.
Zor iş zor Erdoğan'ınki.
Bizimle yaşamak zor.
Kimine ‘‘değişti’’ diye kızıyoruz.
Kimine ‘‘yıllardır hiç değişmedi’’ diye.
Ne yapsın bu adamlar?
Bu arada asıl tartışılması gereken mesele güme gidiyor.
Erdoğan bu çocukları yurtdışında nasıl okutuyor?
Üç çocuğun ABD'de okuması, neresinden baksan yılda en az 100-150 bin dolar.
Yani ortalama ayda 20 milyar Türk Lirası.
Az buz para değil.
Tayyip Erdoğan, servetinde buna yakın bir artışı, ‘‘oğlunun düğününde takılan takılar’’ı kaynak göstererek açıklamıştı.
Okullara her yıl bu kadar para yollamak için, her yıl evlendirecek bir oğul bulması gerekiyor.
Yok eğer bazı yerlerde yazıldığı gibi bu parayı bir işadamı karşılıyorsa, o işadamının kimliğini bilmek zorundayız.
Öyle ya, bu işadamının Erdoğan bağlantılı yerlerden ihale alması pek de hoş olmaz doğrusu.
RP, İstanbul'u bebeğe yönettirdi
NECMETTİN Erbakan şansını deniyor.
Yüksek Seçim Kurulu'nun Erbakan'ın adaylığını onaylaması ‘‘zayıf’’ olasılık ama Erbakan turlarda.
Zaten maksat seçilmek değil.
Saadet'i kurtarmak, Erdoğan'ın önünü kesmek.
Bunu yaparken, kendi geçmişini de zedeliyor.
Tayyip Erdoğan için ‘‘Çoluk çocuk’’ diyor ve ‘‘ehil olmadığı’’ izlenimini yaratmaya çalışıyor.Tayyip Erdoğan'ı Necmettin Erbakan kadar tanımam.
Ama eğer Erbakan'ın tespiti doğruysa, bugünün çocuğunu bundan tam 8 yıl önce Türkiye'nin en büyük ve en önemli kentine belediye başkan adayı yapan da yine aynı Erbakan'dı.
Yani Erdoğan bugün çoluk çocuksa, 8 yıl önce bebekti.
Erbakan da büyük bir sorumsuzlukla bir bebeği İstanbul'a belediye başkan adayı olarak göstermişti.
Bu arada Erdoğan da çıkıp, ‘‘Bebekken İstanbul'u yönettim, şimdi çocukken Türkiye'yi yönetmek istiyorum’’ diyebilir. Tabii o zaman Allah hepimizi, Erdoğan'ın ‘‘büyüdüm’’ diyeceği zamanki talebinden korusun.
İlhan'a yazık olacak
BU ülkede ‘‘iyi olmak’’ iyi olmuyor.
Anında ‘‘cılkını’’ çıkarıyoruz.
İşte İlhan Mansız.
Dünya Kupası'nda attığı kritik ama sadece bir golle adamı ‘‘kral’’ ilan ettik.
Şimdi aynı hızla adamı ‘‘yok’’ ediyoruz.
Taşıması zor olan şöhret yükünü insanların sırtına öyle acımasızca vuruyoruz ki, çöküyorlar.
Çökenin üzerine de abanıp iyice yere yapıştırıyoruz.
Yazık oluyor İlhan Mansız'a.
Tepelere taşındığı gün yazacaktım, ‘‘İlhan dikkat, düşürecekler’’ diye.
Yanlış anlaşılır diye elim varmadı.
Ama haklı çıktım.
O da sağolsun bir miktar dağıttı ve hatalar yaptı.
Hızla aklını başına toplamazsa ve biz de üzerine gitmeyi bırakmazsak, heba olup gidecek.