AVRUPA Birliği'nin İlerleme Raporu kimilerini şaşırttı.
Ben onlardan biri değilim.
Rapor benim beklediğim gibi.
Hatta ben, bizi ‘‘dışlarken’’ biraz daha ‘‘yalakalık’’ yapacaklarını, biraz daha ‘‘pohpohlayacaklarını’’ düşünüyordum.
Onu bile yapmamışlar.
İyimser AB'ciler, ‘‘Kopenhang'ı bekleyelim. Orada bazı şeyler değişebilir’’ diyorlar.
AB ‘‘yalakaları’’ ise ‘‘Yazılanlar yalan mı?’’ diye soruyorlar.
Mesele yazılanların yalan olup olmadığı değil, mesele AB Komisyonu'nun çifte standardı.
Türkiye ile aynı durumda, hatta pek çok açıdan ‘‘beter’’ durumda olanlara tarih var, ‘‘gayretli’’ Türkiye'ye ise ‘‘kol böreği’’nin yoğurda bulanmışı.
Mesele bu.
Rapor diyor ki, ‘‘Baba siz bize yaramazsınız, ama kalbinizi de kırmak istemiyoruz’’.
Gerisi ise laf salatasıdır.
Avrupalı gazeteciler bile Türkiye'ye haksızlık yapıldığını ‘‘en ağır’’ ifadelerle yazıp AB'yi suçlarken, bizdeki bazı ‘‘AB yalakalarını’’ dinlemek abestir.
Türkiye'nin yapması gereken şey aralığı beklemektir.
Aralık ayında Kopenhag'da da tavır değişmezse, ki bence değişmesi muhtemel değildir, Türkiye, AB ilişkilerini ‘‘kökten’’ gözden geçirmek ve kendine ‘‘yeni bir dünya’’ kurmak zorundadır.
Bunun aksi ‘‘köpekleşmektir’’.
Yasayla şaka olmuyorsa RTÜK ne yapsın
RTÜK'e yapılan saldırılardan bir miktar kendimi sorumlu hissediyorum.
Burada günlerce ‘‘Yüksek Seçim Kurulu, seçim yasaklarını niye uygulamıyor’’ diye yazdım.
YSK en sonunda yasayı uyguladı ve cezaları verdi. Fakat işin ilginci, fatura ‘‘hiç günahsız’’ RTÜK'e çıkarıldı.
Oysa yasa çok net bir biçimde seçim yasaklarına uyulmaması halinde Yüksek Seçim Kurulu'nun kapatma kararını vereceğini, RTÜK'ün ise bunu uygulayacağını belirtiyor. Ve Türkiye'de iki kurum, yasayı uyguladıkları için eleştiriliyor.
Kimse dönüp de Uzanlar'a ait televizyonların ne yaptığına, ellerindeki araçları kendi siyasi çıkarları uğruna nasıl kullandıklarına bakmıyor.
Habertürk'ün kapatılması ise ne yazık ki Türk hukukunun ‘‘espri kaldırmadığının’’ göstergesi.
Cezayı Habertürk çekiyor ama hepimize ders olur.
Yasayla şaka olmazmış!
NOT: RTÜK'ün takip etmesi gereken bir önemli olay var. Kapatılan Star televizyonunun programlarının büyük bölümü Star Haber adı altında yayın yapan bir başka kanalda aynen yayınlanıyor. Bu da 3984 sayılı yasaya aykırı bir durum oluşturuyor.
Ali Taran Goebbels mi oluyor?
BOLU Gündem Gazetesi'nde Süha Alparslan ‘‘müthiş’’ bir yazı yazmış.
Satırına dokunmadan bir bölümünü aktarmak istiyorum:
‘‘Açın Almanya'nın önünü Almanya geliyor. Hitler ve sağ kolu Goebbels'in Faşist Nasyonal Sosyalist Parti'yi iktidara taşırken kullandıkları sloganlardan bir tanesi bu idi.
Bilir misiniz, itfaiyeci Hitler, Führer olmadan önce katıldığı mitinglerde halkla teması son zamanlarda bizde de moda olan tokalaşma şekli ‘çak' hareketiyle yapardı.
İtalyan faşist lider Benito Mussolini'nin en çok kullandığı slogan ‘Milli devlet, güçlü iktidar'ın vardığı teorik zemin, devletin yüceliği, devletin kutsallığı, ululuğu, dokunulmaz, eleştirilmez bir mekanizma olduğu idi.
Her iki faşist lider de, çokça namus, şeref ve haysiyetten bahsederdi. Son zamanlarda yükselme trendi içinde olduğu anketörlerce iddia olunan bir partimizin(!), yukardaki argümanlara sıkı sıkıya sarılması acaba bir tesadüf mü?
Tesadüf değilse, kitlesel mobilizasyonun bu yeni türünün en rafine örneği olan C.Uzan organizasyonunun teorik altyapısı bu düşüncelerden mi esinlenmektedir..
Bu soruları yanıtlamak gerek... Ama yanıt ne olursa olsun anketlerde gösterilen oy yüzdesinin yarısını alması bile C.Uzan organizasyonunun çalgılı, davullu, yemekli seçim faaliyetleri kendileri açısından başarıdır.’’
Son derece doğru tespitlerle kaleme alınmış bir yazı. Anadolu'nun bir küçük kentinden şerefli bir gazetecinin ‘‘haykırışı’’.
Oysa ‘‘koca koca’’ kalemler, ‘‘haysiyetli’’ olduğunu iddia eden köpekleşmiş yazarlardan ses yok.
Hani belki bir gün kapısında iş ararız alçaklığı içinde bir ‘‘suskunluk’’.
Eline sağlık Süha Alparslan.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Avrupa Birliği yanlılarımız, kendilerinin Türk olduğunu unutmadığı zaman.