3.5 yıllık bir yazı

DÜN öğle saatlerinde bir okur aradı. Benimle görüşmeden sekreterime not bırakmış:‘‘Fatih Bey 3.5 yıl önce bir yazı yazmıştı. Kehanetinin ne kadar doğru çıktığını kendi hatırlamıyor olabilir, ben bir hatırlatmak istedim. Lüften 29 Temmuz 1999 günü yazdığı yazıya bir baksın.’’Arşive girdim ve 29 Temmuz 1999 tarihli yazıyı bulup çıkardım. Yazının başlığı şöyle: ‘‘Yasak Erdoğan'ı başbakan yapacak’’Başlık tutmuş. Ya içerik?3.5 yıl önce yazılmış ama onu da bir kez daha aktarayım: ‘‘Siyasi yasağın aslında ne anlamsız bir ceza olduğunun açık kanıtı Tayyip Erdoğan. Çünkü siyasi yasak, siyasi karizmayı ve siyasi gücü ortadan kaldırmıyor. Tam aksine artırıyor. Siyasi yıpranmayı engelliyor ve kişiyi putlaştırıyor. Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı. Ama cezaevi kapısında on binler tarafından bekleniyor. Cezaevinden çıkıp yerleştiği evinin kapısı yatır haline geliyor.On binler kapıda. Bir çağrı yapsa belki de bu sayı yüz binler olacak. Ama Erdoğan siyasi yasaklı. Erdoğan'ın seçime girmesini yasaklamak mümkün. Peki ya gönülleri nasıl yasaklayacağız... Erdoğan'ı sevmek, Erdoğan'a inanmak, Erdoğan'a güvenmek yasak demek mümkün mü?Değil!Olmadığı gibi, onu siyaseten yasakladığınız zaman gücünü de artırmış oluyorsunuz.Siyasetin doğal yıpranma sürecini de durdurmuş oluyorsunuz. Siyasi zamanın, yasaklı kişinin üzerinden akmasını da engellemiş oluyorsunuz. Erdoğan bugün dün olduğundan daha güçlü. Dün olduğundan daha karizmatik. Üstüne üstlük bir de mağdur. Erdoğan'ın yasaklı olması Erdoğan'ı zayıflatmıyor. Tam aksine güçlendiriyor. 5 yıl sonra siyasi yasakları bitince Türkiye'nin en güçlü siyasi figürüdür Tayyip Erdoğan. Çünkü o gün ne Ecevit kalır, ne Demirel, ne Mesut Yılmaz, Ne Tansu Çiller, ne Kutan, ne Erbakan. Kalırsa bir Devlet Bahçeli kalır belki. Ve Tayyip Erdoğan, bir sürü acemi rakibin arasında. Yıpranmamış, tertemiz ve mağdur. Bu yasak Erdoğan'ı kendisinin bile beklemediği bir hızla başbakanlığa taşıyor. Haberiniz ola.’’Türkiye gibi ‘‘kaygan’’ bir ülkede 3.5 yıl önce yazmışız. Ne kadarı tutmuş, ne kadarı tutmamış siz bakın karar verin. Ha bu yazıyı niye mi koydum?Bazı meslektaşlar için. Hadlerini bilsinler diye. 550’de birBAŞLIK biraz abartılı oldu aslında. Geçen dönem Meclis'te bazı milletvekilleri hakkın rahmetine kavuşmuştu.Hayatta olsalardı, belki onlardan biri ikisi de bu yolu seçerlerdi ama ‘‘kalan Meclis'ten’’ sadece bir kişi vatandaşın beklediği ölçüde ‘‘onurlu’’ davrandı. MHP Afyol Milletvekili Dr. Mehmet Telek'ten söz ediyorum. Bir tek o ‘‘hak etmediği maaşı iade etme’’ onurunu gösterdi. Biliyorsunuz ‘‘görevi sona eren’’ milletvekilleri geçen ay maaş aldılar. Maaşlarını üç aylık olarak aldıkları için de, bunun iki ayını hak etme fırsatını bulamadan seçimle parlamento dışı kaldılar. Koskoca Meclis'te bu ‘‘hak edilmeyen parayı’’ iade ede ede sadece 1 kişi etti.Kendisini çevremdeki herkes adına kutluyorum. Evlatlarına sadece ‘‘parlamenter bir baba’’ değil, ‘‘onurlu bir baba’’ miras bırakacağı için. İyi kabineABDULLAH Gül'ün Başbakan olması, ülke açısından çok olumlu bir gelişmeydi.İkinci olumlu gelişme ise kabinedeki isimler.AKP, kendi içinden çıkarabileceği en iyi kabineyi çıkardı diyebilirim.Özellikle başbakan yardımcıları içimi rahatlattı. Mehmet Ali Şahin, yapıcı, pozitif ve dengeli bir siyasetçi olarak göze çarpardı. Bu özelliklerini hükümete taşıması çok iyi olacak. Ertuğrul Yalçınbayır, CHP kökenli bir isim. Tandığım siyasetçiler arasında en ‘‘dürüst’’ olanı diyebilirim. Kimsenin hakkını yemek istemem ama Ertuğrul Bey ‘‘olunabilecek kadar’’ dürüst ve çok gelişmiş bir adalet duygusuna sahip olduğu için bu tanımlamayı hak ediyor. Şener'i fazla tanımam. Ama hakkında ‘‘kötü’’ bir şey duymadım.Diğer isimlerde de ‘‘Bu sorun olur’’ denecek kimse yok.Ama açıkçası Başbakan ve tanıdığım yardımcıları benim içimi rahatlatmaya yetiyor.Umalım ki, bu ‘‘rahatlığımız’’ sürsün.İyi işler yapsınlar. NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Medyayla şöhreti yakalayan şarkıcılar, kabadayılaşınca medya düşmanı olmadıkları zaman.
Yazarın Tüm Yazıları