Paylaş
30 saniye önce sinirden ellerim titriyordu, şu anda New York’taki sanat piyasasıyla ilgili bilgi alıyorum.
15 saniye önce lanet okuyordum, şimdi Art Basel fuarında neler olduğunu tartışıyorum.
Çünkü ben oturduğum yerden dünyayla sohbet ruleti oynadım.
Anlayacağınız önce öldüm, sonra dirildim.
Sosyal ağların haramisi Demi Moore’un kocası Ashton Kutcher “Hayranım ben bu siteye” dediğinde merak etmiştim Chatroulette’i.
Bilgisayarın kamerasını ve mikrofonunu açıyorsunuz, o anda dünyada sizin gibi kanepesine kurulmuş Chatroulette’e bağlanan kişilerle konuşabiliyorsunuz.
Muhabbetin irtifası konusunda şunu söyleyeyim: Zemine paralel, hatta yerin dibi!
Flört etmek için ekranın karşısında arz-ı endam eden azgın güruhla hayatın anlamını konuşmayı beklemiyordum tabii ama yani cinsel organlarını kamuya açmaya meraklı kişi sayısının istatistiklere girecek kadar kaydadeğer olduğunu da bilemezdim.
Keşke bu bilgiden de eksik kalsaydım...
Neyse ki sitenin bir güzelliği var; karşınızda rezil bir teşhirci veya sıkıcı bir lafazan varsa ekranın sol üst köşesindeki “Next” düğmesine tıklıyorsunuz. “Geçiniz!” der gibi...
Rulet dönüyor, hop, saniyesinde sıradaki geliyor!
Tıklaya tıklaya Tunus’tan, Portekiz’den, İngiltere’den, İrlanda’dan, Fransa’dan, Rusya’dan onlarca kişiyle konuştum 3 saat boyunca.
SEKSE YÖNRELİK ŞEYLER
Bu sohbet kumarına İstanbul’dan bağlanan orta yaşlı Halil Bey de neler olduğunu tam çözememişti. “Her tür insan var burada. Sekse yönelik şeyler de yaşanıyor gibi geldi” dedi sersemlemiş vaziyette.
“Sekse yönelik şeyler” kibar tasvir...
Ümidi kaybetmiş, Rus ruletinin bile daha insaflı olduğunu düşünmeye başlamışken karşıma New York’ta bir sanat galerisinde çalışan Michael Duma çıktı. Michael çok şükür ki giyinikti.
20’inci caddedeki Josee Bienvenu Galeri’de neler olup bittiğini dedikodularla süslü şekilde aktarmakla kalmadı, favori ressamlarımdan Mark Rothko’yu anlatan Sway Opinion filmiyle ilgili bilgiler verdi, tablolar gösterdi.
Anlayacağınız dünya ne Thomas Friedman’ın dediği gibi sadece düz ne de McLuhan’ın global köy tanımı yetiyor bu devri anlatmaya...
Bilgisayarın karşısına kurulduğumuzda bir dünya insan, tuhaf, tehlikeli, riskli ama kazanma ihtimaliniz olan bir kumar masasındayız ister istemez...
Liberal faşizmin faydaları
Liberal Faşizm adlı kitabın ABD’li sağcı yazarı Jonah Goldberg’le bundan bir yıl önce konuştuğumda oksimoron gibi görünen bu tamlamanın çıkış noktasını anlatmıştı. Özellikle ABD’deki liberal ve çevreci kesimin siyaseten doğruculuk üstünden herkese totaliter bir baskı kurduğundan söz ediyordu.
Evet siyaseten doğruculuğun da saçmalama sınırına geldiği, hayatı zorlaştırdığı oluyor.
Ama artık kesinlikle biliyorum ki sağduyudan nasibini almamış insanlara siyaseten doğruculuk dayatılmalı!
Mesela Murat Bardakçı’nın Pelin Batu ve tarihçi Erhan Afyoncu’yla yaptığı Tarihin Arka Odası adlı programı izlerken kapıldığım his budur!
Dünyadaki her konuya dalmak konusunda hiç beis görmemek şöyle dursun, aksine uzman olduğunu düşünen Murat Bardakçı “Uranyum takasına ne gerek var, nükleer atıklardan kurtulmak istiyorsanız Afrika’ya satın olsun bitsin” minvalinde öneriler getirirken diyelim ki kötü espri yapıyordu.
Ya da Pelin Batu’yu mütemadiyen hor görmek reyting stratejisi...
Hadi o da tamma, Batu’yu savunan Nuray Mert’e belden aşağı vuran bir yazı döşenmesi de köşe yazarlarının polemik geleneği...
Evet farz edelim ki eldeki bu veriler Murat Bardakçı’ya “Kadın düşmanlığına varan bir kabalık içindesiniz” demek için yeterli değil!
Peki sözün yazar Virginia Woolf’a geldiği programda feministler için “Olağanüstü çirkin olurlar” ifadesi için ne diyeceğiz?
Diyorum size; siyaseten doğruculuk kişilerin vicdanına bırakılmayacak kadar önemlidir.
Totaliter motaliter, şart koşacaksın!
Paylaş