İstanbul Modern’i gezdirdiğim yabancıların “Harika bir galeriymiş” demesini, “Galeri değil, müze!” diye son derece sert şekilde terslememe rağmen “Öyleyse gerisi nerede?” diye üstelemelerini...
İsmail Acar’ın kendisini Bodrum’un Avni Lifij’i zannedip “oryantalist Bodrum resimleri” yapmasını ve tabii bu resimleri bir sergi vesilesiyle bizlerle paylaşmasını...
Sanat eleştirmenlerinin bir sergi ya da eserle ilgili fikirlerini illa “özkimliğe dair imgelerin aynılaştırılması, çok katmanlılık bağlamında anlatıya dayalı öğelerin merkezsiz bir evrene akması” benzeri anlaşılmaz cümleler kullanarak ifade etmelerini...
İstanbul’daki bütün cool galericilerin aynı anda tatile çıkıp, Twitter ve Facebook gibi sosyal iletişim ağlarından “Şarap, karanlık ve mum ışığı”, “Güzelim Ege” ya da “Paris’in sokaklarında ben...” gibi mesajlar atarak birer Haşmet Babaoğlu olmaya çalışmalarını...
Devrimci olduğunu iddia eden ama bırakın kaydadeğer bir adet eseri, laftan başka hayatta hiçbir şey üretememiş sanatçıların “Haydi sanatı galerilerden kurtaralım, halka adayalım” gibi manasız ve komik cümleler kurmalarını...
Bir sergideki video art’ı izlerken kahkahayı patlatana ters ters bakan zihniyeti...
Bazı sanatçılar “Ne yapsa iyidir”, bazı sanatçılar da “Ne yapsa olmaz, bıraksın bu işleri” gibi bir önyargıya sahip olmamı ve saçma saçma konuşmamı...
Mekke İngiliz mimarlara emanet
Bir süredir Mekke’yle ilgili yoğun bir araştırmaya gark olmuş vaziyetteydim. Ahmet Hakan’ın geçen hafta “Özkök’ü de alıp umre yapacağım” anonsundan sonra edindiğim ilginç bilgileri hem onlarla hem de halkımla paylaşmanın zamanıdır diye düşündüm. İyi de yapıyorum. Şimdi dikkat! Ahir ömründe hac vazifesini bir kez olsun yapmak isteyip de ezilmekten, tünellerde kaybolmaktan korkup da erteleyenler bir süre sonra rahata erecek. Çünkü Suudi Arabistan hükümeti bir süredir dünyanın en ünlü mimarlarından Mekke’yi yeniden yapılandırma projeleri topluyor. İşin içinde süper mimarlar topluluğu olarak bilinen Atkins şirketi, Norman Foster ve Zaha Hadid de var. Şirketi henüz yorum yapmak için erken dese de, ihale büyük ihtimalle ünlü İngiliz mimar Foster’da kalacak. Kral Abdullah’ın star mimarlardan talebi 356 bin 800 metrekarelik Kâbe kompleksine yeni bir mimari anlayış getirmeleri. Mimari anlayış getirirken bir de Kâbe’yi çevreleyen 900 bin kişilik Mescid-i Haram Camii’nin kapasitesini 1.5 milyona çıkarmak, önümüzdeki 10-15 yıl içinde de Mekke’yi bir tür Dubai’ye çevirmek var. Foster, ayrıca Mekke ve Medine’yi birbirine bağlayan bir otoban daha yapmak üzere anlaşmış. Yarabbim Mekke niye bu İngilizlere kaldı diye endişe edenler varsa hemen rahatlatayım. Foster, İngiltere’deki birçok önemli binanın mimarı, neredeyse dünyadaki bütün mimari ödüllerin sahibi ve Kraliçe tarafından Sir unvanı verilmiş asil bir kişiliktir. Yakışır yani.