Marka konferansı için 18 Aralık’ta İstanbul’a gelecek olan Amerikalı model Jerry Hall’la ilgili merak ettiğim üç şey vardı: Marcel Proust takıntısı, neden bir ilaç firmasının “iktidarsızlık elçisi” olduğu ve tabii eski kocası Mick Jagger... Bakın ne cevaplar aldım.
“Jerry Hall kafası” diye bir şey olmalı. Onun sorularıma verdiği yanıtlara bakıyorum ve bir kadının yaşlanmak, güzellik ve seksle ilgili, ancak Hall’un zihin haline ulaşabilirse hayatın lezzetini yakalayabileceğini düşünüyorum. IQ’su 146’yı vurduğundan mı, gençliğini Andy Warhol avanesiyle geçirdiğinden mi, en büyük aşkını Rolling Stones’un solisti Mick Jagger’la yaşayıp onun çocuklarını doğurduğundan mıdır bilmiyorum. Ama benim Jerry Hall kafası demeyi tercih ettiğim hale hayatta belli bir zihin tekamülünden sonra terfi edilebilir, bu kesin. Aşmak lazım yani... Dayatılan her türlü toplumsal cinsiyet rolüne, millet bayılıyor, aç kurtlar gibi daha fazlasını istiyor diye kadınlığı sulandırmaya ve yaşlanma kompleksine en samimi haliyle “Geçiniz” diyebilmek kolay iş değil. Hele de kariyerin modellik üstüne kuruluysa. Son 1-2 senedir İngiliz basınının “Jerry Hall 50 oldu, vücut mücut kalmadı” aynı alt başlığıyla, bana göre düşmanca sayılabilecek bir sıklıkta yayınladığı selülitli fotoğraflar filan umurunda değil. “Aman vardır tabii benim de yağım selülitim. Gerçi o meşum fotoğrafların üstünde rötuş var, daha da kötü görüneyim diye. Bedenim yine de benim tahmin ettiğimden çok daha iyi dayandı. Neyse, boş ver yaşlanmak o kadar zevkli ki, bu tür şeyleri hiç kafama takamam” diyor.
SEVİŞTİĞİN ADAMLA KONUŞAMAMAK ÇOK TUHAF
Yaşlanmanın zevki mi? “Tabii, tabii dur sana daha önce başka bir röportaj sırasında bulduğum yöntemle bunu anlatmaya çalışayım: Bu dünyada yarım asırı devirmişim değil mi? Bu bence büyük başarı! Kendimi kutluyorum öncelikle, bravo bana... 50 yaşındayım ve gururluyum. 50 olduğunda çevrende hâlâ bir sürü zor ve kötü şey olmaya devam ediyor ama artık sen aldırmamaya başlıyorsun. 40’tayken hâlâ umursuyorsun, 30’ken gereğinden fazla kafaya takıyorsun, 20’ler ise zaten bir kabus. Şu anda 60 yaşına gelmeyi nasıl bir sabırsızlık ve neşe içinde bekliyorum anlatamam sana. Hayat giderek daha rahatlatıcı olmaya başlıyor, inan. Bir de torunlarım olsa oh ne alâ!” Yaş alma konusunu bitirmeden iktidarsızlık mevzusunu araya sıkıştırmam şart! Çünkü takdir edersiniz ki ne Mick Jagger muhabbetinden ne de edebiyat sohbetinden sonra bu konuya dönmem hoş olmaz. Bir ilaç firmasının iktidarsızlık konusunda bilinç oluşturma kampanyasının yüzü Jerry Hall. İktidarsızlık elçisi gibi bir şey anlayacağınız... Bir sürü yer gezip bu konuda konuşmalar yapıyor. Nereden çıktı bu iş Allahaşkına diye soruyorum. “Fen ve ilim beni hep heyecanlandırmıştır” demez mi... “İktidarsızlığın bir ilişkiye çok büyük bir yük ve stres kaynağı olduğunu gördüm yıllar içinde. Aslında temelde basit bir kan dolaşımı sorunu. Tıp da bunu ortadan kaldıracak ilaçları sunuyor.” Peki diyorum, siz ne anlatıyorsunuz iktidarsızlık konusunda konuşmalar yaptığınızda? “Tek bir amacım var, o da iktidarsızlık konusunun çiftler arasında konuşulabilir hale gelmesi. Bir adamla sevişecek kadar yakınlaşabiliyorsun ama böyle bir sorunu medeni şekilde konuşamıyorsun. Bu çok tuhaf değil mi? Yaşlanıyoruz diye seks hayatımızdan vazgeçecek de değiliz. Yeats şiirlerinde hep ne der; aşk ve hayat birbirinden ayrılamaz. Öyleyse yaşadığımız sürece sevişeceğiz, bunun önüne geçen küçük sorunları da ilaçlar sayesinde aşabiliriz.”
STONES BENİM SÜLALEMİN PARÇASI
Şükür ki lafı Yeats’le bitirdi, buradan Proust’a geçmek zor olmayacak... Jerry Hall’un en büyük tutkularından biri Fransız yazar Marcel Proust. Niye olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Zamanın kaçınılmazlığı karşısında kendine göre çok bilgece yatıştırıcılar bulan biri elbette 20’nci yüzyılın özellikle zaman mevhumu konusundaki en usta kalemi olan Proust’a aşık olmalıydı. “Ben bir kitap kurduyum. Nereye gidersem gideyim yanımda iki kitap bulundururum, biri genelde Proust olur. Çünkü Proust her ne kadar Carlyle, Emerson ve John Ruskin’den çok etkilense de eşsizdir, cesurdur, doğaya kafa tutar. Hayatın ve doğanın esasını analiz eder, sonra da bir sanat eseri olarak yeniden anlatır. Onun yaratıcı dehasından etkilenmemek mümkün mü?” diye anlatıyor. Edebiyat Jerry Hall’u heyecanlandırıyor, bu konuda söyleyecek sözü çok: “Bu aralar Seamus Heaney, Carol Ann Duffy ve Wendy Cope’un şiirlerini okuyorum. Hele Heaney’yi kendi şiirlerini okurken dinlemek ayrı bir zevk. O, şiir dinletilerine ‘seslerin müzikal bir tatmin sağlayacak şekilde dizilmesi’ diyor, ne kadar eşsiz bir anlatım değil mi...” Hall’un en sevmediği konuyu sona sakladım. Çocuklarının babası eski sevgilisi Mick Jagger... Bu konudan sıkılıyor, artık Mick’le anılmak istemiyor, hâlâ hergün telefonda konuşsalar da bu köprünün altından çok suların aktığını anlamamızı istiyor... “Bütün Stones grubuyla hep iyi ilişkilerim oldu. Hâlâ çok iyi arkadaşız. Hatta şöyle bile söyleyebilirim; Stones benim sülalemin bir parçasıdır.” Hall’un sözleri ve hayata bakışı bana çok iyi geldi, umarım sizin de pazar gününüze tatlılık ve neşe katar. Öptüm.
YAŞLI KADININ GENÇ ERKEKLE OLMASI FİKRİ İĞRENÇ
Yanda gördüğünüz fotoğraf, Chanel’in bu yıl başında çektiği reklam kampanyasından. Hall’a “Lagerfeld, bu çekim için Colette’in Cheri romanında esinlenmiş galiba. Romanda anlatıldığı gibi bir kadının kendinden yaşça genç bir erkekle olma fikri size nasıl geliyor” diye sordum. “İğrenç!” dedi ve şöyle devam etti: “Lagerfeld, Cheri romanından çok o karede Mrs Robinson’a gönderme yapıyordu. Ama bu konsept bana hiçbir haliyle yakın gelmiyor. Genç erkekleri hiç ama hiç çekici bulmuyorum, sormak istediğin buysa...”