Türk’ün Türk’e propagandasında Brüksel perdesi

Ne zaman yurt dışında özellikle de Avrupa’da Türkiye’nin organize ettiği bir toplantı ya da açılışa katılsam şöyle bir duyguya kapılırdım.

Haberin Devamı

‘Körler sağırlar birbirini ağırlar.’

Çünkü bu tür programlar genelde Çetin Altan ustanın tabiriyle ‘Türk’ün Türk’e propagandasının’ ötesine geçemez.

Türkiye’den bir uçak dolusu gazeteci iş adamı siyasetçi toplanır, Avrupa’nın falan başkentine gider, bir biriye oturur konuşur sohbet eder memleket kurtarır sonra da hep birlikte geri dönülür.

Bir kaç sembolik yabancı dışında doÄŸru dürüst kimseyle temas edilmez ve dönüşte gazetelerimizde ‘Avrupa’yı nasıl fethettiÄŸimiz’ haberleri yer alır. Â

Doğrusu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir TOpbaş geçen hafta Brüksel’de İstanbul Merkezi’nin açılışı için davet ettiğinde ‘galiba yeni bir dostlar alışverişte görsün gezisine davet ediliyorum’ diyerek gitmek istemedim.

Haberin Devamı

Fakat Kadir Bey beni 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olacak İstanbul’un Brüksel’de açacağı yeni ofis konusunda ‘İstanbul Merkezi farklı olacak’ diyerek ikna

etti.

          ÂPeki Ä°stanbul’un Brüksel tanıtım ofisinin açılışı gerçekten farklı oldu mu?

          ÂHem ‘evet’ hem de ‘hayır!’

          ÂMünafıklık yapmak istemem ama neden ikircikli bir ruh haliyle cevap verdiÄŸimi anlatayım.

          ÂÖnce ‘evet’lerden baÅŸlayalım.

          ÂEvet, çünkü Ä°stanbul Merkezi, Türk ve Avrupalı katılımcılardan oluÅŸan bağımsız bir kurulca yönetiliyor.

Yani kendimiz çalıp kendimiz oynamayacağız.

Evet, çünkü açılış sadece Egemen Bağış ve AKP’li İstanbul ilçe belediye başkanlarıyla sınırlı kalmak yerine AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn ve Joost Lagendjik’e bir çok Avrupalı bürokrat ve siyasetçinin katılımına sahne oldu.

Son olarak evet, çünkü açılış öncesi öğle yemeÄŸinde tamamen Avrupalı siyasetçilerden oluÅŸan üst düzey bir heyet Türkiye’nin AB üyelik sürecini tüm yönleriyle ve alabildiÄŸine açık yüreklilikle hepimizin önünde tartıştı. Bir anlamda Ä°stanbul Merkezi’nin‘Türkün Türke propagandası olmamasının yol haritası çizildi.

Hatta bir ara bağımsız kurulda da yer alan Lagendjik açık açık Merkez’in nasıl kendi kendimize propaganda yapmanın ötesine geçeceğini anlattı.

Haberin Devamı

Önce şöyle bir tesbitle başladı. Avrupa’da ülkeden ülkeye değişmekle birlikte kabaca Türkiye’nin AB üyeliği konusunda şöyle bir tablo var. %25 şu ya dab u sebeple aşırı derecede önyargılı ve karşı. Diğer bir %25 kesinlikle destekliyor. Geride kalan %50 ise konjonktüre gore saf değiştirebiliyor. O halde hepimize ve bu merkeze düşen görev %50’lik arada kalanlara ulaşmak ve onları Türkiye konusunda çok yönlü bilgilendirmek olmalı.

Peki tüm bu evet’lere ve Lagendjik’in gayet gerçekçi analizine rağmen neden hem de hayır diyorum.

Çünkü açılışın tüm bu artılarına rağmen bir eksiği var. O da siysetçilerin yanısıra %50’lik kitleye ulaşmak için asıl gerekli olan Avrupa Medyası’nın desteğini sağlamak.

Haberin Devamı

Malesef tüm başarısına ve 105 bin Euro gibi çok düşük yıllık kira maliyetiyle  ortaya konan başarılı açılışa rağmen Avrupa Medyası’nda pek kimseyi görmedim ortalıkta. O zaman da kendi kendime keşke TÜrkiye’den benim de dahil olduğum onlarca gazeteci Brüksel’e götürüleceğine bizim için harcanan enerjinin en az yarısı Avrupalı gazetecilere ayrılsa daha iyi olmaz mı diye düşündüm.

Umarım İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kültür AŞ’nin bu çok önemli ve geçmiş uygulamalardan farklı başarılı adımı hiç değilse bundan sonraki etkinliklerde Avrupa medyası eksiğini giderir.

 

Yazarın Tüm Yazıları