Nesrin Baytok’u nasıl tanıdım?2004 yılı başı...Doğan Grubu’nun ekonomi gazetesi Finansal Forum ’da, gazeteyi ismi dâhil baştan aşağı değiştirmek üzere, yayın yönetmeni olarak çalışmaya başladım.
Nitekim kısa bir sürede gazetenin yayın anlayışı ve yazar kadrosu yenilendi... Finansal Forum gitti yerine Referans geldi. Nesrin Baytok’u bu değişim sürecinde tanıdım, çünkü Finansal Forum ’un köşe yazarıydı. * * * İki sebepten dolayı ilk onun yazılarına son verdim. Bir, o günlerde Doğan Grubu’nda resmi olarak bir siyasi parti ile bağı bulunanların gazetecilikle siyaset arasında tercih yapması isteniyordu. İki, Nesrin Hanım’ın partizan yazıları yapmak istediğim gazeteye tam uymuyordu. Bu yüzden gayet medeni bir biçimde yollarımızı ayırdık. O günden sonra bir daha da kendisiyle karşılaşmadım... * * * Bütün bunları niçin anlatıyorum... Baykal’ı parti genel başkanlığından istifa sürecine götüren olaylarda iki kadının fazlasıyla mağdur edildiğini düşündüğüm için... Deniz Bey önceki gün siyaseten hiç hak etmediği halde kendisine yakışanı yaptı ve onurlu bir biçimde istifa etti. Keşke konuşmasında kendisiyle birlikte ‘mağdur edilen’ yarım asırlık hayat arkadaşı Olcay Baykal ve yirmi yıldır birlikte çalıştığı Nesrin Baytok’a da sahip çıksaydı. İsim vermeden eşine ve ailesine bu zor zamanda verdikleri destek için atıf yaptı. Ama Nesrin Baytok büyük bir soru işareti olarak kaldı... * * * Özel hayatın her anlamda ‘özel’ olduğunu, bir ilişkiyi onu yaşayanlar ve parçası olanlar dışında hiç kimsenin yargılayamayacağını anlamayan ahlak zabıtalarına söyleyecek sözüm yok... Benim derdim özel hayatın mahremiyetini ayaklar altına alan bu tartışmada, Baykal’la birlikte Nesrin Baytok’un nasıl da hoyratça harcandığı ile ilgili... Medya başından beri Baytok’la ilgili öylesine aşağılayıcı bir dil kullanıyor ki, utanç verici... ‘Deniz Baykal’ın sekreteriyken milletvekilliğine zıplayan Baytok’ ifadesi günlerdir yazılıp duruyor... * * * İma edilen şey çok açık... Ama ben bu utancı daha fazla çoğaltmak istemiyorum. Yönettiğim gazetede partizan bulduğum için Nesrin Baytok’un köşesine son verdim. Ama bu onun hiçbir özelliği olmayan, tamamen ilişkiler üzerinden kariyer yapan biri olduğu anlamına gelmez. ODTÜ mezunu, kendisini iyi yetiştirmiş, siyasete tutkuyla bağlı, yıllardır siyasetin merkezinde, aileden CHP’li bir kadın siyasetçi o... Ama bakıyorum CHP’li siyasetçiler adını anmamak için Baytok’tan ‘o kadın’ diye bahsediyor, medyada bazı kalemler ha bire ‘vurun kahpeye’ portresi çiziyor... Allah’tan Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş yazdı da hatırladık... * * * Sanki özel kalem müdürüyken milletvekili olan tek siyasetçi Nesrin Baytok. Erdoğan’ın özel kalem müdürü, Ecevit ve Demirel’in koruması liderlerine yakınlıklarından dolayı milletvekili olmadı mı? O zaman niye kimsenin sesi çıkmadı... Söz konusu kadın olunca mı ‘özel kalem müdürü’ gidiyor yerine ‘liderin sekreteri’ geliyor... Kimse kalkıp erkek özel kalem müdürleri ve korumaların yakınlığı ‘cinsel değildi’ demesin eğer mesele ilkeyse yakınlıktan kaynaklanan istismar cinsellikle sınırlandırılamaz... * * * Baykal’la Baytok arasında iş ilişkisini aşan her şey onları ve ailelerini ilgilendirir. Varsa bir istismar ‘o kadın’ diyenler zamanında hesap sorsaydı... Eş ya da sevgili bir ilişkinin iç dinamiğini bilmeden kimseye söz söylemek düşmez. İç dinamikleri ise ancak o ilişkiyi yaşayanlar ve parçası olanlar bilir... Konu alçak bir komplo ile kamuoyuna taşındığı için Baykal hiç hak etmediği halde CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa ederek gereğini yaptı... Buna rağmen hala evli ve bir çocuk annesi Nesrin Baytok’u ‘o kadın’ ‘sekreter’ gibi sıfatlarla imalı bir biçimde aşağılamaya çalışanlar, milletvekilliğinden istifa etmesi için ‘vurun kahpeye’ kampanyası açanlar acaba hangi aşağılık komplekslerinin gereğini yapıyorlar...