Paylaş
Hakkında Sayıştay tarafından ‘görevi kötüye kullanmaktan’ suç duyurusunda bulunulan SHP’li Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven ise ‘ben halktan aldığımı halka veriyorum’ diyor.
Pos bıyıklarına rağmen alabildiğine sempatik.
‘Sosyal belediyecilik’ adına belediye otobüslerini ücretsiz yapmış.
Otobüse binen öğrencileri evlerinin önüne kadar bıraktırıyormuş.
Belediyeye ait sağlık merkezinde 1 YTL’ye muayene, 6 YTL’ye röntgen hizmeti sunarken belediyeye ait ekmek fırınında 25 kuruşa ekmek satıyormuş.
Ha unutmadan bir günahı daha var; 10 tona kadar su kullanan tüketiciden ücret almıyormuş!
Adım gibi eminim Dikili’nin pos bıyıklı sempatik SHP’li belediye başkanı Osman Özgüven’in bu yaptıkları popülizme teşne romantik solcularımızın gögsünü kabartırken, her türlü popülizmden nefret eden piyasaperest liberallerimizin tüyleri diken diken olmuştur.
Oysa iki dönem Dikili’de belediye başkanlığı yapan bir ara CHP İzmir İl teşkilatına takılan, sudan sebeplerle hakkında onlarca soruşturma açılan Osman Özgüven’den ne ‘halk kahramanı Robin Hood’ çıkarmaya çalışmalıyız ne de ‘haydutlukla eşkiyalık arasında gidip gelen anti-kahraman.’
Çünkü zihinlerimize daha çok ‘halk kahramanı’ olarak kazınan Robin Hood tarihçiler tartışa dursun aslında ikisinin arasında bir yerde.
Tıpkı Osman Özgüven gibi.
Osman Özgüven’in 12 bin nüfuslu şirin sahil kasabası Dikili ölçeğinde yaptıklarını eleştireceksek, ki eleştirebilmeliyiz, önce Türkiye geneline yayılmış 3 bin 234 belediyede neler yapılıyor ona bakmamız lazım.
Kayseri gibi kasasında 40 milyon dolar nakit bulundurmakla övünen istisna belediyeleri bir kenara bırakırsak Türkiye’de 7 belediye dışında geri kalan 3 bin 227 belediye ağırlığı kamuya olmak üzere toplam 10 milyar YTL borçlu. İşin kötüsü bu borcun yaklaşık %85’i aralarında İzmir, Adana, Ankara, İzmit, Gaziantep gibi büyükşehirlerimizin başı çektiği 465 belediyeye ait.
Fakat asıl vahim olan borç değil, ‘borç yiğidin kamçısı’ eğer belediyeniz kazanıyorsa elbette borçlanacaksınız, asıl vehamet borçlu belediyelerin çoğunun 5 yıllık geliri borcun %20’sini bile karşılamıyor.
Bu yüzden de hükümetler ‘vergi yüzsüzleri’ listesinde çoğu zaman başı çeken Belediye ve belediyelere bağlı iştiraklerin borçlarını seçime giderken çıkardıkları uzlaşma adı altındaki af paketleriyle hepimizin sırtına yükleyerek siliyor.
Nitekim geçen yıl AKP hükümeti seçimlere giderken her biri milyar dolarları bulan 14 belediyenin borçlarını yeniden yapılandırma adı altında silmişti.
Argo tabirle belediyelerin sırtından alıp hepimize bindirmişti.
Dolayısıyla bir belediye çıkıp ‘kahramanlar gibi halkıma hizmet sunuyorum ekmek elden su gölden’ diyorsa hemen heyecana kapılmak yerine orada iki kere düşünmekte fayda var.
Nitekim pos bıyıklı sempatik kahramanımız Osman Özgüven’i ve yaptıklarını dinlerken ben de öyle yaptım.
Bir kere Sayıştaş denetçisinin ‘sudan 10 tona kadar kullanımda ücret alınmadığı için’ Özgüveni ‘görevi kötüye kullanmaktan’ suçlu bulması hukuken ne anlama gelir bilmiyorum ama halk diliyle söyleyeyim tek kelimeyle ayıp.
Eğer sayıştay denetçileri ‘görevi kötüye kullanmaktan’ dolayı suçlu belediye başkanı arıyorlarsa 3234 kişilik listenin sonunda yer alacak Özgüven’e gelmeden önce hükümetin milyar dolarlık uzlaşma imzaladığı büyükşehirlerin vergi yüzsüzü belediye başkalarına uğrasınlar.
Çünkü Özgüven bütün sosyal demokrat şirinliğine rağmen bu uygulamayla kamunun kaynaklarını peşkeş çekmemiş. Tam tersi çok rasyonel bir ekonomik hesapla ideolojik duruşuna ve yönettiği belediyenin bütçesine uygun hareket etmiş.
Nasıl mı?
Çok basit. İnceletmiş ve Dikili’de 10 tonun altında su kullananların oranının %5 olduğunu görmüş. Ücretsiz uygulamasından sonra oran çok az artmış. Fakat halk üzerinde, hem sosyal hem de ekonomik bir baskı oluşmuş. Böylece Dikili’de hem su tasarrufu başlamış hem de çok fakir kitle için belediye bütçesini sarsmadan bir çözüm bulunmuş.
Ekonomik rasyonaliteye sahip benzer bir model belediyeye ait otobüsler ve ekmek fırınında da uygulanmış. Sonuç ‘alan memnun veren memnun.’ Dahası bu uygulamalar sayesinde Dikili bu yaz turizm patlamasına hazırlanıyormuş. Çünkü Özgüven’in medyatik uygulamaları dikkatleri bir anda 50 kilometreyi bulan sahiliyle hem Türkiye’de hem de yurt dışında Dikili’ye çekmiş.
Özgüven kararlı.
‘Bu yaptıklarım suçsa yeni suçlar işlemek için harekete geçmeye hazırım’ diyor.
Yeni projesi, Dikili meydanını işgal eden sevimsiz moteli yıkıp İspanyadakiler gibi daha meydandan hissedilen halka açık ücretsiz bir beachclub inşa edecekmiş.
Parayı yazları nüfusu 140 bini aşan Dikili’ye gelen turistlere sunacağı hizmetlerden yani duş-otopark-cafe ve lokantalalrdan kazanacakmış.
Zenginden çalıp fakire vermese de modern bir Robin Hood masalı gibi değil mi?
Bence öyle.
Tek şartla; zenginden ya da hepimizin sırtından çalıp fakire vermeye başlamadığı müddetçe!
Paylaş