PaylaÅŸ
TÜSİAD’ın ‘yeni bir ekonomik program yapılmalı’ çağrısına Mehmet Şimşek’in ‘bunlar içi boş söylemler’ diye karşılık vermesi hiç yakışık almadı.
Özellikle de Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı sıfatıyla bu açıklama Mehmet Şimşek’e yakışmadı.
Çünkü bir, Şimşek kabinede bu talebi en iyi anlayabilecek konuma sahip, iki yeni bir ekonomik program ihtiyacı TÜSİAD’la birlikte iş dünyasında çok geniş bir kesim tarafından son iki yıldır her fırsatta dile getiriliyor.
Eğer Şimşek bu talebi küçümsüyorsa bence otursun dün benim de katıldığım Taha Akyol’un büyük bir ustalıkla yönettiği Eğrisi Doğrusu programını banttan yeniden izlesin.
Özellikle de Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen’in büyük bir samimiyetle kendisine yönelttiği yorumlu soruyu programda belirttiği gibi ‘empati yaparak’ bir kez daha dinlesin.
Kim Ergun Özen?
Türkiye’nin en başarılı bankalarından birinin genel müdürü.
Ne diyor?
‘Sayın Bakan Allah aşkına biraz empati yaparak bizi anlamaya çalışın. Özel sektörün hükümetin ekonomi politikalarına ilişkin kafası çok karışık. Bakın o kadar açıklama yapılıyor, IMF ile ilişki bitti mi bitmedi mi tam olarak bilmiyoruz. İkinci bir stand by’dan bahsetmiyorum. İlişkimiz ne belli değil. İkincisi hükümet orta vadeli bir mali çerçeve hazırladı. Biz burada neye bakacağız. Performansı nasıl ölçeceğiz. Yeni çıpa nedir. Çıpayı hangi program altında işleyeceğiz? Bunun yanında reel sektörün başka kaygıları var. Kaynaklar nerelere gidiyor. Özellikle belediye reformu ile birlikte belediyelere giden paralarla ilgili sorunlarımız var. Bu konularda hükümetin netleşmesi gerekir.’
Bakın bunları söyleyen herhangi biri değil.
Uluslararası niteliklere sahip bir bankacı.
Mehmet Şimşek’in kendisi de yıllarca Merrill Lynch’te çalıştı.
Eğer Şimşek hazineden sorumlu devlet bakanı olarak ekonomiye ilişkin en hayati konularda Özen gibi bankacıları bile muallakta bırakmışsa TÜSİAD, TOBB ya da kamuoyu ne yapsın?
Demek ki ortada hükümetin ekonomi politikalarına ilişkin ciddi bir sorun var. En azından iletişim ve algılama sorunu var. Zaten Şimşek de bunu kabul ediyor.
Fakat "Bizim uzun dönemde en önemli çıpamız AB çıpasıdır. Hiçbir çıpa hükümetin kararlı bir şekilde bunu uygulamasından daha önemli değil" gibi kağıt üstünde hepimizin paylaşacağı açıklamalarla bu algıyı değiştiremeyeceğini, kamuoyunda giderek yükselen yeni bir ekonomik program beklentisini karşılayamayacağını bilmesi gerekiyor.
Şimşek’in ‘hükümet olarak 2012 yılının sonunda Türkiye'nin borç stokunun milli gelire oranını yüzde 30'a çekmeyi hedefliyoruz’ demesi önemli bir taahhüttür fakat ortada ikna edici ve tutarlı bir ekonomik program olmadığı için havada kalmaktadır, faiz dışı fazlanın yerine konulabilecek çıpa işlevi görememektedir. Hele de hükümet yeni ekonomik program yerine açıkladığı Orta Vadeli Mali Çerçeve’de büyüme ve enflasyona ilişkin herhangi bir öngörüde bulunamamışken.
Mehmet Şimşek kusura bakmasın dün kendisiyle 2.5 saat sohbet ettik, bazı teknik detaylar konusunda çok yararlandık, fakat hükümetin ekonomi politikalarının görünümü hala net değil.
Zaten net olsa Eczacıbaşı Holding’in CEO’su Erdal Karamercan kürsel bir ufuk turu attıktan sonra Şimşek’e ‘IMF çıpası gevşedi acilen bunun yerine geçecek bir çıpaya ihtiyaç var’ demez, AB ve mali disipline vurgu yaparak yeni bir sanayi stratejisi istemezdi.
Ya da Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ısrarla bir yandan AB ve IMF çıpasına vurgu yaparken diğer taraftan ‘hükümet katma değer ve verimliliği arttıran büyüme odaklı yeni politikalar geliştirmeli’ demezdi.
Hele hele üniversitede Mehmet Şimşek’in hocalığını da yapmış olan Türkiye Ekonomi Kurulu Başkanı Prof. Ercan Uygur, ‘belirsizlik devam ediyor, hükümet büyüme ile mali disiplin arasında sıkışmış bir görüntü veriyor. Mali çerçevenin hangi varsayımlara dayanarak yapıldığı bile belli değil’ eleştirisini getirmezdi.
Uygur, Şimşek’in öğrencilik yıllarında çok başarılı olduğunu söyledi.
Okulu ikincilikle bitirmiÅŸ.Â
Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı olarak Mehmet Şimşek’in önünde çok zorlu bir maraton var. Şimşek her ne kadar kabul etmese de parti kapatma davası hükümeti siyaseten ‘topal ördek’ konumuna düşürdü.
AK Parti’nin 1. iktidar döneminde ekonomide çok önemli adımlar atıldı.
2. dönemde Arge’den GAP ve yeni teşvik politikalarına çok önemli adımlar atılmak üzere. Fakat parça parça yapılan iyi işler kamuoyunu tatmin etmiyor. Çünkü hem içerden hem dışardan, hem siyasi hem de ekonomik bir belirsizlik döneminden geçiyoruz.
Bunca belirsizlik arasında bir de hükümetin ekonomi politikaları net bir fotoÄŸraf sunmayınca, bir yandan ‘İstanbul Finans Merkezi olacak’ deyip diÄŸer yandan kredi kartı faizlerine sınırlama konuÅŸulunca, ‘mali disiplinden sapma yok’ deyip son dakikada prim affını hem de hiçbir iÅŸe yaramadığı geçmiÅŸte anlaşıldığı halde getirince, kaygılar haklı olarak artıyor.Â
ÅžimÅŸek belki siyasette yeni ama piyasalardan gelen çok önemli bir tecrübeye sahip.Â
Bu kadar insan ‘popülist politikalara dikkat edin, netleşin ve yeni bir ekonomik programla ekonominin görünümünü netleştirin’ diyorsa ‘bunlar içi boş söylemler’ olmasa gerek.
Ben şahsen CNN Türk’te kendisini dikkatle dinledim, umarım o da programa katılan tüm konukların dile getirdiği ve kamuoyunda giderek yükselen ortak çığlığı duymuştur.
PaylaÅŸ