PaylaÅŸ
AK Parti’nin kapatılma süreci bir yanda, Ergenekon soruşturması diğer yanda.
‘İki mesele hem bir birine göbekten bağlı hem de değil’ diyerek kafasını daha da karıştırdım, haklı olarak, hiçbir şey anlamadı.
Türkiye’nin toplumsal bir kutuplaşmaya sürüklendiğini, bu yüzden çok derin bir hesaplaşma ile karşı karşıya olduğumuzu, bu çatışmadan Türk demokrasisinin çok yaralı çıkacağını söyledim baktım oralı bile olmadı.
‘Peki adını koyayım, bu bir siyasi kriz’ dedim hiç heyecanlanmadı.
Türkiye’yi çok yakından takip eden uluslararası bir yatırımcı olarak gayet sakin beni ilk duyduğumda fazlasıyla gıcık eden şu tepkiyi verdi.
‘Siz Türkler durduk yerde kriz çıkarmak konusunda da, çıkardığınız krizi anlaşılmaz bir biçimde çözmek konusunda da alabildiğine tecrübelisiniz!’
Dalga geçiyor zannettim.
‘Dur hemen kızma inan şaka yapmıyorum’ dedi.
Başladı anlatmaya.
‘Çok geriye gitmeye gerek yok. Abdullah Gül’ü Çankaya’ya aday göstererek siyasi kriz çıkarmamış mıydınız?’
Çıkarmıştık.Â
‘Cumhuriyet mitingleri ve e-muhtıra ile kutuplaşma ve gerilimi tırmandırmamış mıydınız?’
Tırmandırmıştık.
‘367 gibi bugün bile hala anlayamadığım bir formülle Gül için Çankaya’nın önünü kesip AKP’yi erken seçime zorlamamış mıydınız?’
Zorlamıştık.
Gayet kendinden emin devam etti.
‘Hatırlarsan geçen yaz uzun uzun Türkiye’in üzerinde dolaşan kara bulutları konuşmuştuk. Ben karamsar sorular sordukça sen her şeye rağmen iyimser senaryolarla beni çözümün o kadar da zor olmadığına ikna etmiştin.
İtiraf edeyim o gün senin iyimser senaryolarını nahif bulmuştum.
Peki ne oldu?
Seçimden zaferle çıkan AKP 367’ye rağmen Gül’ü Çankaya’ya çıkarmadı mı?’
Çıkardı.
‘Türkiye 2. AKP iktidarına daha büyük bir güven ve istikrarla girmedi mi?’
Girdi.
‘Uluslararası piyasalardaki çalkantılar ve içerdeki olumsuzluklara rağmen ekonomi canlanmadı mı?’
Canlandı.Â
‘E şimdi kalkmış benim, kapatma davasının Türkiye’yi geri dönülmez bir siyasi krize sürüklediğine inanmamı mı bekliyorsun?’
İyi de bu kez durum gerçekten farklı.
Gevrek gevrek güldü.
‘Lütfen bırak şu Türkiye kazananı olmayan bir savaşa sürükleniyor senaryosunu, sen bana bu krizden nasıl çıkılacak onu anlat. Nasılsa çıkılacak. Varsa iyi senaryon onu söyle.’
YOK.
‘Yapma. Tamam anladık Anayasa Mahkemesi AKP’nin kapatılma davasını başlattı piyasalar gerildi. İyi de ben ne gerilimler gördüm Türkiye’de. Hükümet bu gerilimi nasıl aşacak?’
Bilmem.
‘Anladım şimdi de sen ironik takılıyorsun.’
Keşke öyle olsa. Unutma sen bu ülkeyi sevmene rağmen yatırımların için Türkiye’ye gidip geliyorsun. Çok sıkışırsan yatırımlarını biraz kayıpla başka bir ülkeye taşırsın. Turist olarak tatile gelirsin. Benimse gidecek başka bir yerim yok.
Keşke ironi yapabilsem ama yapamıyorum.
Türkiye kazananı olmayan bir savaşa sürükleniyor, ne taraf olabiliyorum ne de rahat.
‘Hiç mi iyi senaryon yok?’
Aslında var. AKP laiklik hassasiyetini dikkate alıp türban benzeri inatlarından vazgeçecek. Anayasa Mahkemesi 2001 yılında parti kapatma yasasında yapılan değişikliğe binaen, kapatma yerine uyarı ve hazine yardımını kesme cezası verecek.
‘Bak şimdi benim tanıdığım Eyüp Can konuşmaya başladı.’
Krize ve kendime raÄŸmen konuÅŸtuÄŸum doÄŸru, bir de inanabilsem!
PaylaÅŸ