Kolay yoldan para kazanmanın yeni yolu

Koç ve Sabancı üniversite işine niye girdi?

Para kazanmak için mi?

Haberin Devamı

Hayır.


Peki üniversiteler para kazanmasın mı?


Elbette kazansın fakat bugün bir çok vakıf üniversitesinin yaptığı gibi kolay yoldan ve öğrencinin sırtından değil!


Dünyanın en iyi vakıf üniversitelerinden Harvard’ın toplam gelirleri içinde öğrenci ücretleri %10 civarındadır. Çünkü vakfın bir yanda her yıl topladığı 3 milyar doları bulan bağışlar, diğer yanda özel sektörle yürüttüğü projelerden kazandığı para ve en önemlisi 30 milyar doları bulan ana varlık fonunun getirisi var.


Ortalama 20 bin dolarlık ücrete raÄŸmen Harvard’da ya da Yale, MIT gibi üniversitelerde iÅŸletme giderlerinin küçük bir kısmı öğrenci ücretlerinden karşılanır.Â


Aradaki finansman açığı vakfın yönettiği fonlar ve üniversitenin ürettiği projelerden karşılanır. Böylece hem öğrenci hem de üniversite kazanır.

Haberin Devamı


Oysa Türkiye’de bazı üniversiteler için benim ‘utanç tablosu’ olarak nitelediğim bir ‘ücret-harcama dengesi’ daha doğrusu dengesizliği var. Tabloya birazdan geleceğim. Fakat öncesinde geçen ay Özyeğin Üniversitesi’nin açılışında bir araya geldiğim Hüsnü Özyeğin’le aramızda geçen sohbeti aktarmak istiyorum.


Özyeğin
’e lafı dolandırmadan ‘siz bu işe niye girdiniz?’ diye sordum.


Öyle ya Hüsnü Bey giriÅŸimci özelliklerinden dolayı iÅŸ dünyasında‘tuttuÄŸunu altın eden adam’ olarak tanınıyor.


Madem üniversite kurdu, kesin bir bildiği vardır!


Hüsnü Bey
her zaman ki leb demeden leblebiyi anlar bakışlarla cevap verdi.


‘Sorunuzun maksadını anladım, ben eğitim meselesine kısa vadeli ticari bir proje olarak yaklaşmıyorum. Banka değil üniversite kuruyorum. Hatta aile üyelerimizle de konuştum, bankacılıktan kazandığımızı uzun vadeli bir modelle üniversiteyi ayakta tutmak için kurduğumuz vakfa bağışlayacağız.’


Özyeğin
daha ilk hamlede vakfa 40 milyon dolar bağışlayarak bu yıl kendi adıyla kurduğu üniversitenin meşalesini yaktı.


Yakında bu miktarı 100 milyon dolara çıkaracak.


Kampus yatırımı için bir o kadarı da yedekte tutuyor.


Dolayısıyla bu işe kısa vadede para kazanmak için girmediğini kanıtlıyor.

Sabancı Holding yine aynı mantıkla vakıf üzerinden bugüne kadar Sabancı Üniversitesi için 500 milyon dolar harcadı.

Haberin Devamı

Benzer bir rakam Koç için de geçerli.


Ayrıca Türkiye’de yasal alt yapı bu anlayışı zorunlu kılıyor. Çünkü Türkiye’de yasal olarak ‘kar amacı güden ticari üniversite’ kuramazsınız. Vakıf üniversiteleri ‘kar amacı gütmeme şartıyla’ kurulur ve bir çok vergi avantajından yararlanır. Kurucu vakıf, üniversitenin kendi başına ciddi kaynak yaratma kapasitesi artana kadar eğitim standardını yukarda tutacak yardımı yapmak için vardır.

Peki bugün sayıları 32’ye ulaşan vakıf üniversitelerinde durum ne?


Hafta sonu eÄŸitim muhabirimiz Ceyda ÇaÄŸlayan dünyada özel üniversitelerin baÅŸarı kriterlerinin en başında gelen ‘ücret-harcama dengesi’ açısından çok çarpıcı bir tablo yayınladı.Â

Haberin Devamı

Türkiye’de eğitim işiyle uğraşanların bu tabloya dikkatle bakması gerekiyor. Çünkü bir çok sektörde yaşanan çarpık tablo maalesef vakıf üniversitelerini de sarmış sarmalamış.


Bir yanda Harvard’ı bile sollayan 30 bin YTL’ye ulaşan astronomik öğrenci ücretleri.


Diğer yanda bırakın bir üniversiteye yakışır kütüphane ve laboratuarı, öğrencilerin çok temel insani ihtiyaçlarını bile karşılamaktan aciz yönetim anlayışı.


Haksızlık etmeyelim.


32 vakıf üniversitesi arasında Sabancı, Koç, TOBB ETÜ gibi öğrenciden aldığı ücretin fazlasını yine öğrencinin eğitim standardını yükseltmek için harcayan bir çok üniversite var.


Mesela Sabancı 19.500 YTL’lik öğrenci ücretine karşılık bir öğrenci için ortalama 30 bin YTL harcıyor. TOBB ETÜ 11 bin YTL ücrete karşılık 19.500 YTL, Koç 16 bin YTL ücrete karşılık yaklaşık 17 bin YTL harcıyor. Fakat bir de YÖK’ün hazırladığı ücret-harcama dengesi tablosunun en dibinde yer alan Beykent gibi üniversiteler var.

Haberin Devamı


Sıkı durun Beykent’in öğrenciden aldığı ücret 11.500 YTL iken öğrenci başına harcaması 2.611 YTL.


Bu kadar çarpık bir ücret-harcama tablosundan sonra insan açtığı okula nasıl üniversite der?


Beykent Rektörü Cuma Bayat bu soruya samimi bir biçimde cevap vermek yerine uluslararası normlara uygun tablonun yöntemini eleştiriyor. Fakat savunması da bir alem.


‘Biz öğrenciden aldığımız parayı yeni binaların yapımına harcıyoruz. Şu anda eğitimin yapılmadığı ancak planlama içinde olan bir çok binaya sahibiz. Gayrı menkul bakımından en güçlü vakıf üniversitelerinde biriyiz!’

İyi de rapor tam da bu çarpık mantığı eleştiriyor.


Oh ne güzel kur derme çatma bir üniversite. Topla öğrenciden parayı, o paranın karşılığı olan eğitimi vermek yerine, al o parayla yeni binalar yap, sonra da gayrı menkul zengini ol!

Haberin Devamı


Pazar günü Vahap Munyar Hürriyet’teki köşesinde yeni bir üniversite açma hazırlığı içinde olan Ali Altınbaş ile Yüksel Mermer arasında geçen bir diyaloga yer verdi.


Aynen aktarıyorum.


Altınbaş
: başlangıçta 6 fakülte 32 bölüm planlıyoruz. Orta vadede öğrenci sayısının 5 bin olmasını hedefliyoruz.


Mermer:
5 bin öğrenci 20 bin dolardan 100 milyon dolar ciro eder. 80 milyon doları size kalır.


Altınbaş
: Bizim taahhüdümüz var. 5 yıl boyunca Altınbaş Holding üniversiteye destek verecek.


Yüksel Mermer
’in çala kalem yaptığı hesap aslında son yıllarda iş dünyasında vakıf üniversitelerine ilişkin bakış açısının bir yansıması.


Ve maalesef 32 vakıf üniversitesinin yarıdan fazlası Mermer’in yaptığı kolaycı hesabı ve mantığı haklı çıkarıyor.


Tamam her özel üniversitenin arkasında Koç-Sabancı ya da TOBB gibi çok güçlü kurumlar olmak zorunda değil.


Fakat bu iş bu kadar da ayağa düşmek zorunda mı?

Yazarın Tüm Yazıları