Paylaş
Tam 2.5 ay önce Ankara'da makam odasında Ankara Temsilcimiz Erdal Sağlam'la birlikte görüştüğüm Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç aynen böyle söylemişti.
Nitekim kendisiyle yaptığım "off the record" sohbetten sadece bu bölümü 20 Mayıs'ta köşeme taşıdım.
Ertesi gün kıyamet koptu.
Herkes aynı şeyi soruyordu, "Haşim Kılıç ne demek istiyor?"
İnanın ben de bilmiyordum.
Fakat Haşim Bey'in temenniden öteye geçen bu öngörüsünün bir arka planı olduğunu hep hissettim. Çünkü çok samimi bir biçimde "Eyüp Bey karar açıklansın o gün göreceksiniz ne kadar haklı olduğumu" demişti bizi uğurlarken.
Bu yüzden kapatma ve kapatmama arasına sıkışan AKP davasında aslında hazine yardımını kesmek yönünde üçüncü bir formülün ciddi ciddi müzakere edildiğini ve kararın bu yönde çıkmasının kuvvetle muhtemel olduğunu Türk basınında ilk kez yazanlardan biri oldum.
Dün akşam saatlerinde sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın merakla beklediği kararı Haşim Kılıç kimi zaman sesi titreyerek kimi zaman heyecandan gözlerinin içi gülerek açıkladı.
Mahkeme üyeleri üzerinden 4.5 aydır yapılan spekülasyonların haksızlığını çok haklı bir biçimde dile getirdi.
Omuzlarında taşıdıkları sorumluluğa 3 gün boyunca gece gündüz çalışarak tüm mahkeme üyelerinin nasıl karşılık verdiğine vurgu yaptı.
Tıpkı 2.5 ay önce yaptığımız sohbetteki gibi asıl yanlışın siyaseten çözülmesi gereken çok önemli bir tartışmanın hukukçuların omuzlarına yüklenmesinin doğurduğu sıkıntıları paylaştı.
"Biz de bu ülkenin insanıyız, üzüntüleri ve sevinçleri herkes gibi biz de yaşıyoruz" dedi.
Bu bağlamda birazdan açıklayacağı karara mutlaka sevinenlerin de üzülenlerin de olabileceğine dikkat çekti.
Ve tıpkı o gün odasında yaptığımız sohbetin sonunda takındığı özgüvenli tavırla kararı tüm dünyaya açıkladı:
"Anayasa Mahkemesi'nin 6 üyesi kapatma yönünde oy kullandı. Bir üye kapatılmasın dedi. 4 üye ise hazine yardımının kesilmesi kararına vardı. Dolayısıyla mahkememiz açılan davada AKP'ye hazine yardımının kesilmesine karar verdi."
Doğrusu bu ya ekran karşısında nefes nefese dinlediğim başkana o anda sesimi duymayacağını bildiğim halde "Ne kadar haklıymışsınız Haşim Bey" diye haykırmak geçti içimden.
Haykırdım da!
Fakat Haşim Bey'in haklılığının yanı sıra kararı değerlendirmek için TRT 1 ekranlarında birazdan konuğu olacağım Manşettekiler programında bir itirafta daha bulundum.
Evet 2.5 ay önce hazine yardımının kesilmesi ara formülünü yazan ilk gazetecilerden biriydim. Fakat sonrasında yaşanan gerilimden dolayı giderek ibrenin kapatma yönünde ilerlediğini de yine bu köşede daha birkaç gün önce açıkça yazdım.
Lafı kıvırmaya gerek yok.
Haşim Bey haklı çıktı, Ankara'dan aldığım kapatmaya dönük sinyallerden dolayı ben yanıldım.
Bugün çok açık yüreklilikle tüm baskı ve spekülasyonlara sabırla göğüs geren Anayasa Mahkemesi'nin tüm üyelerini aldıkları karardan,
Haşim Kılıç'ı ise ekstradan haklı çıktığı için kutluyorum. Bense "ibre kesinlikle kapatmadan yana" diyerek yaptığım yanlış tahminden dolayı hayatımın en keyifli isabetsizliğini yaşıyorum.
Hiç gocunmadan "iyi ki yanılmışım" diyorum.
Fakat Haşim Kılıç'ın karar sonrası AKP'ye özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan'a yaptığı çağrıyı Türk demokrasi tarihinde milat olmasını umut ettiğim bu kararla yinelemek istiyorum.
Hiç şüpheniz olmasın Anayasa Mahkemesi'nin bu kararıyla sağduyu kazandı kutuplaşma ve gerilim politikaları mağlup oldu.
Şimdi esas sorumluluk Başbakan'da.
Çünkü Anayasa Mahkemesi verdiği hazine yardımını kesme kararıyla iktidar partisine çok açık bir uyarı mesajı verdi.
AKP'nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma iddiasını kabul etti. Ama başsavcının talebi doğrultusunda idam anlamına gelecek kapatma ipini çekmedi.
Hükümete açıkça "laiklik endişesi taşıyanların kaygılarını ciddiye al" dedi.
Erdoğan'a 22 Temmuz seçim zaferinin arkasında yaptığı kucaklayıcı konuşmayı yeniden yapıp bu kez uygulamaya geçmesi için altın tepside çok önemli bir fırsat sundu.
Şimdi sıra hükümette.
Ben "ibre kapatmadan yana" diyerek hayatımın bana en keyif veren yanlış tahminlerinden birini yaptım.
Haşim Kılıç en karamsar ortamda demokrasi laiklik ve hukukumuza güvenerek haklı çıktı. Evet Tayyip Bey şimdi sıra sizde.
Bu kez olsun partinize umutla bir fırsat daha verenleri yanıltmayın.
Bugünü 23 Temmuz sayın.
Dün gece yaptığınız kucaklayıcı konuşmanın ruhuna uygun adımlar atın.
NOT: Dünkü yazımda yanlışlıkla YAŞ toplantılarının 4-5 Ağustos'ta olacağı bilgisi geçmiş. Doğru tarih, 1-4 Ağustos olacak.
Paylaş