PaylaÅŸ
Önceki akşam muhteşem bir katılım eşliğinde 2007 yılının en hızlı balıklarını ödüllendirdik.
Sevinerek söyleyebilirim ki "hızlı balık" kavramı ve ödülleri iş dünyamızda 2 yıl gibi kısa bir sürede çok geniş yankı buldu.
Büyük-küçük fark etmiyor, son dönemde görüştüğüm birçok girişimci söze "biz de hızlı balığız" diye başlıyor.
Telefonlarım hızlı balık mesajları ile doluyor. "Şirket-KOBİ-holding" gibi daha soğuk tanımlamalar yerine iş insanları kendilerine "hızlı balık" demeyi tercih ediyor.
Bir ekonomi gazetesi yöneticisi olarak ben bunu çok önemsiyorum.
Neden mi? Gelin size samimi bir itirafta bulunayım.
Okul yıllarında ekonomi ile ilgili dersleri hiç sevemedim.
Bana hayattan kopuk, aşırı derecede teknik ve soğuk bir alan gibi geldi.
Zaten Amerikalılar boşuna ekonomi bilimi için "dismal science" yani "kasvetli-iç karartıcı bilim" demiyorlar. İşin teknik kısmı gerçekten de sıkıcı-kasvetli. Buna bir itirazım yok.
Fakat sonra fark ettim ki aslında ekonomi dünyanın en keyifli alanlarından biri. Çünkü gündelik yaşamımızın tam orta yerinde.
İşte bu yüzden biz Referans’ı "asık suratlı" klasik bir ekonomi gazetesi olarak tasarlamadık. Bir ekonomi gazetesinin hem ciddi hem de şirin-sevimli olabileceğine inandık. Bu yüzden de Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketlerini seçerken bir yandan "öz sermaye-bilanço-kârlılık-verimlilik" gibi teknik verilere baktık, diğer yandan balıklar dünyasından hızlı büyüyen şirketlerimize isimler taktık.
Dünyanın en hızlı yüzen canlısı, saatte 110 kilometre ile yelkenbalığı.Â
Bu yüzden Referans Gazetesi Hızlı Balık Ödülleri için sembol ararken hiç tereddüt etmeden yelkenbalığında karar kıldık.
Sıcak denizleri seven yelkenbalığı Meksika sahillerinde bolca bulunuyor. Bizim Akdeniz sahillerinde ise zaman zaman görünüyormuş.
Önceki akÅŸam Swisotel’de düzenlediÄŸimiz ödül töreninde ben onlarcasını gördüm. Â
Sizin için hazırladığımız özel sayfalarda onların birbirinden ilginç hikâyelerini okuyacaksınız. Fakat ben onlara geçmeden önce bugün ikinci itirafımı yapmak istiyorum. Geçen yıl yelkenbalığını sembol olarak seçerken çok şaşıracaksınız ama aklımda ikinci bir sembol daha vardı.
Biliyordum, arkadaşlar itiraz edecekti. Nitekim ettiler ve beni hınzır önerimde yalnız bıraktılar. Ama ben hâlâ o ikinci sembolün, -ekonominin yeni dinamiklerini açıklamak bakımından- en az bizim sevimli yelkenbalığımız kadar önemli olduğuna inanıyorum.
Madem öyle yeni çağın ekonomi paradigmasına en çok uyan yelkenbalığını iki yıldır Türkiye’nin sektörlerinde en hızlı büyüyen şirketleriyle o gün içimi gıdıklayan ikinci sembolü, küresel çalkantının hepimizi dalga dalga etkilediği şu günlerde gönül rahatlığıyla itiraf edebilirim.
Dünyanın en hızlı hareket eden yüzen canlısı yelkenbalığı ile birlikte benim ikinci sembolüm dünyanın en yavaş hareket eden canlısı.
Darwin’in kaplumbağası Harriet.
Biliyorum şimdi birçoğunuz "bu ne yaman çelişki" diyerek itiraz edeceksiniz.
Fakat müsaade edin kendimle çelişkiye düşmek pahasına size Harriet’in hikâyesini kısaca anlatayım. Belki o zaman ilk bakışta hızlı balık projesinin anti-tezi gibi duran Darwin’in kaplumbağasına neden kafayı taktığımı daha iyi anlarsınız.
Hepimizin bildiği gibi evrim teorisinin babası Charles Darwin çok iyi bir tabiat gözlemcisiydi. Avustralya’ya yaptığı uzun seyahatler sonunda Londra’ya dönerken yanında Galapagos Adası'ndan aldığı 5 yaşında bir kaplumbağa da vardı. Yolculuk yaptıkları gemi kaptanının yanından ayrılmadığı için Darwin o kaplumbağaya Harry adını takmış.
Kaderin cilvesi 1960 yılında Harry 130 yaşındayken bir zoolog bu sevimli hayvanın aslında erkek değil dişi olduğunu keşfetmiş.
Böylece bizim Harry, Harriet olmuş.
DNA testlerine göre Harriet’in doğum tarihi 1830.
Zaten bu özelliği dolayısıyla 2005 yılında "dünya üzerinde halen hayatta olan en yaşlı hayvan" olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi.
2006 yılında tam 176 yaşındayken bir kalp krizi geçirerek öldü.
Meğer Darwin Avustralya’dan Londra’ya dönerken Harriet'le birlikte iki kaplumbağayı daha yanına almış.
Çünkü bu hayvanların yaşama tutunma biçimleri Darwin’i hayran bırakmış. İşte bu özelliği dolayısıyla daha minicik bir bebekken Darwin, Harriet için hayranlıkla "O, türünün ne en güçlüsü ne de en akıllısı ama değişime en hızlı yanıt vereni" demiş.
DeÄŸiÅŸime en hızlı bir biçimde yanıt vermek...Â
Benim için kilit cümle bu. Çünkü "Artık büyük balık küçük balığı değil, hızlı balık yavaşı yutuyor" derken bazılarının zannettiği gibi kontrolsüz bir biçimde hız yapmaktan bahsetmiyoruz.
Burada hızdan kastedilen, her şirketin tıpkı bir canlı organizma gibi içinde bulunduğu şartlara, rekabet ortamına en hızlı bir biçimde ayak uydurma kapasitesi.
Yani değişime en hızlı biçimde yanıt verebilme becerisi.
21'inci yüzyılda büyük şirketlerin hayatta kalma süresi 20'nci yüzyıla göre neredeyse üçte bir düştü. S&P 500 listesinde 50 yıl önce ortalama 35 yıl kalan şirketlere karşılık 2000’lerde listede kalma süresi 10 yıla kadar düştü. Geçen yıl mayıs ayında başlayan küresel dalgalanmalardan sonra dünyanın en büyük finans devleri arka arkaya battı.
Anlayacağınız S&P’deki birçok şirket için artık 10 yıllık ömür süresi de hayal!
Onları batıran, hızları değil kontrolsüz hırslarıydı.
Küresel çalkantı devam ediyor. Eğer şirketlerimizin hem büyümesini hem de uzun yıllar hayatta kalmasını istiyorsak yapılacak şey çok açık.
Bir yandan Referans’ın yelkenbalığı kadar hızlı, diğer yandan Darwin’in Harriet’i kadar değişime yanıt verebilme becerisini göstermemiz gerekiyor.
Biliyorum ilk bakışta birbiriyle taban tabana zıt iki sembolü bir araya getirdim. Fakat yeni çağda yavaşlığın sembolü olarak zihinlerimize kazınmış olan kaplumbağaların da en az hızın sembolü yelkenbalıkları kadar bizlere yol gösterebileceğine inanıyorum.
Hele de şu çalkantılı günlerde!
Bu yüzden Türkiye’nin tüm hızlı balıkları adına Referans’ın yelkenbalığı ve Darwin’in Harriet’ini saygıyla selamlıyorum.
Son günlerde rekabet zeminini kavgaya kaptıran siyasetçilerin, rekabetçi kimlikleriyle kürsüye çıkan Türkiye’nin hızlı balıklarından ve Harriet’in uzun soluklu değişim hikâyesinden çok önemli dersler çıkarabileceğini düşünüyorum.
PaylaÅŸ