Paylaş
Fakat 4 yıllık siyasi yaşamı, İKV Başkanlığı’ndan, Feniş Holding patronluğuna uzanan parlak kariyerinde ‘tarifsiz bir hayal kırıklığı’ olarak kaldı. En kötüsü ‘daha iyi bir Türkiye ideali’ için siyasete soyunduğu yıllarda alüminyum alanında büyük yatırımları bulunan ailesine ait Feniş Holding’de işler kötüye gitti.
2001 krizi şirketi iflasın eşiğine getirdi.
Sedat Aloğlu, şeffaf ve kararlı bir biçimde hayal kırıklığı yaşadığı siyaseti bırakıp, işlerinin başına geçti.
O yıllarda, bankalarla şirketler arasında hükümetin de desteğiyle geliştirilen ‘Finansal Yeniden Yapılandırma’ kapsamında alacaklılarıyla oturup uzun vadeli bir ödeme planı yaptı.
O gün iflasın eşiğindeki Feniş bugün Sedat Aloğlu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’nda cirosunu 4 kat arttırmış, borçlarından arınmış, sektörünün öncü şirketlerinden biri.
Durup dururken neden mi anlatıyorum bunları?
Hemen söyleyeyim, beni de etkileyen çok özel bir sebebi var.
Dün sabah toplantısından sonra henüz güne başlarken bir telefon aldım.
Arayan Sedat Aloğlu.
‘Tanışmıyoruz ama sizi bugün iyi bir Referans Gazetesi okuru olarak arıyorum’ dedi.
Meğer Cuma günü yayınlanan ‘Esat Edin’in parlak ve hüzünlü hikayesi’ başlıklı yazımdan ve Referans’ın ‘Milyar dolarlık proje yarattı, 55 milyon dolar borca saplandı’ manşetinden çok etkilenmiş.
‘Başarı ve başarısızlığın iç içe geçişini o kadar güzel anlatmışsınız ki, zamanında benzer sıkıntıları yaşamış biri olarak ve samimiyetinize güvenerek size bir öneride bulunmak istiyorum’ dedi.
Önerisi gayet yalın: ‘Esat Edin’e Donald Trump modeli uygulanamaz mı?’
Gerekçesi makul. Edin gibi değerler kolay yetişmiyor. Amerika’da gayrı menkul geliştirme ustası Trump nasıl bir dönem batmanın eşiğine gelmiş olmasına rağmen alacaklı bankalarla masaya oturup uzun vadede iki tarafında kazançlı çıkacağı bir planla kurtarıldıysa, Türkiye’nin yetiştirdiği en parlak gayrı menkul geliştirme uzmanı olarak Edin’e ve bin bir emekle geliştirdiği Kemer Country projesine neden bir şans verilmesin?
Peki ne yapılabilir?
Zamanında benzer bir sıkıntı yaşadığı için Aloğlu’nun kafası çok net.
Sorunun detaylarını bilemem. Fakat alacaklı bankalar Edin’e projeleri karşılığında uzun vadeli bir borç ödeme planı çıkarabilir. Böylece hem Esat Edin çok iyi bildiği gayrı menkul geliştirme işini profesyonel yönetici ve yatırımcı olarak devam ettirir, hem de alacaklılar biraz zamana yayarak paralarını geri alır. Sonuçta iki tarafta kazanır.
Aloğlu devam ediyor: ‘Batırmak kolay, kazanmak zor. Edin gibi milyar dolarlık çok başarılı proje yaratmış bir iş adamını, zor bir zamanında başarısızlığa mahkum etmek yerine neden kazanmayalım.’
Amerikalı bankalar 1989 krizinde borçlarını ödeyemediği için hem kişisel hem de şirket iflası isteme noktasına gelen fakat iflas ederek kariyerini lekelemek istemeyen 47 yaşındaki Trump’a aylık 30 bin dolarlık harcama limiti koyarak krizden çıkış planı sunmuşlardı.
Nitekim Trump, 5 yıl içinde 900 milyon dolarlık kişisel borcu ve 3.5 milyar dolarlık şirket borcunu büyük ölçüde kapatıp bugün gayrı menkulden şov dünyasına 6 milyar dolarlık servetin sahibi haline geldi.
İşin ilginci 1994’de bankaların yardımıyla işlerini toparlayan Trump 2004’te borçları yüzünden tekrar iflasın eşiğine geliyor. Borçlarının yeniden yapılandırılması için bankalarla yeniden masaya oturuyor. Anlaşma gereği şirketlerinin yönetim kurulu başkanı olarak kalsa da CEO’luk görevini bırakıyor, elindeki hisselerin oranı %47’den %27’ye iniyor. Plan yine gayet başarılı bir sonuç veriyor.
Peki nasıl oluyor da Amerika’da Trump gibi sevmeyeni seveninden çok bir iş adamı için hem de iki kez iflastan kurtulma şansı veriliyor?
Bu sorunun cevabı aslında Sedat Aloğlu’nun hiç de üzerine vazife değilken yaptığı iyi niyetli öneride yatıyor.
Bir, dünyanın en rekabetçi piyasalarına da sahip olsa Amerika’da iş yapma kültürü batırmak değil yaşatmak üzerine kurgulu.
İki, bu anlayışın sonucu olarak zora giren şirketler Chapter 11 yasasından yararlanıyor. Ticaret kanunun 11. bölümü borçlarını yeniden yapılandırmak isteyen şirketlere yasal zemin sunuyor.
Şimdi gelelim Aloğlu’nun önerisine: ‘Esat Edin’e Donald Trump modeli uygulanamaz mı?’
Yani Amerikalı bankaların Trump’a yaptığını, Türk bankalar Edin için yapamaz mı?
Bu soruya en yetkin cevabı verecek iki banka yöneticisi tanıyorum.
Biri İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince diğeri Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul.
İkisi de konuyu çok yakından takip ediyor.
Elçiye zeval olmaz. Ben Sedat Aloğlu’nun çok samimi bulduğum önerisini aktarmış olayım. Ayrıca mesele Esat Edin’le de sınırlı değil.
Dünyada yaşanan finans krizi hepimizi etkisi altına almaya başladı.
Yakında bir çok başarılı şirket geçici finans daralması yüzünden iflasın eşiğine gelebilir. Şimdiden ‘iyi bir kurtuluş öyküsü’ fena mı olur?
Paylaş