PaylaÅŸ
Söz konusu olan Taksim Meydanı’nın göbeğindeki Cafe Marmara, devralan da dünyaca ünlü kahve zinciri Starbucks ise pekala ödenir. Son detaylar üzerinde çalışıldığı için henüz iki tarafta resmi açıklama yapmadı.
Fakat içerden aldığım bilgi, kahve rekabetinde Starbucks’ı, Gloria Jeans karşısında iki adım öne geçirecek hamle için "operasyon tamamdır" yönünde.
Biliyorum kara gözlüklü demode ekonomistler bu haber karşısında "E ne olmuş yani, bunca mühim memleket meselesi yanında bir Cafe’nin lafı mı olur?" diyecekler.
Ben hiç öyle düşünmüyorum.
Neden mi? Anlatayım.
Bir kere İstanbul’un sembol buluşma mekanlarından Cafe Marmara, bir gecede Starbucks’a dönüşecekse bu gelişme, biz ekonomi gazetecilerini magazincilerden daha çok ilgilendirmeli.
Yanlış anlaşılmasın magazin muhabirlerini küçümsüyor değilim.
Hatta tam tersi, Cafe Marmara’nın Starbucks olabileceği bilgisini ekonomi muhabirlerinden önce fark ettikleri için onları kutluyorum.
Çünkü bu dönüşüm 5 milyon dolarlık bir alışverişin ötesinde, küreselleşmenin yeni dinamiklerini hem magazin, hem ekonomik, hem de sosyolojik boyutuyla anlamamız açısından çok önemli ipuçları sunuyor. Hizmet sektöründe yaşanan muazzam rekabet ve dönüşüme ekonomi aktörlerinin magazin muhabirleri kadar ilgi göstermemesi, benim için, modern şehirli bireyi ve onun etrafında şekillenen yeni ekonomiyi ıskalamak anlamına geliyor.
Bir iş modeli olarak Starbucks’ın bir fincan kahvenin ötesinde ne vaat ettiğini uzun uzun anlatacak değilim. Bu konuda yazılmış binlerce makale var.
Ne Starbucks’ın modern şehirli bireye sunduğu kahvelerin yapımı sır ne de konforlu sığınma evi konsepti. Starbucks demek gündelik yaşamın koşuşturmasından bir anlık kaçış demek.
Peki ekonomik olarak Starbucks ya da Türkiye’de kahve rekabeti ne demek?
Dünyanın en çok merak edilen şirketlerinden biri olan Starbucks'ın 37 ülkede 12 bin 500 mağazası ve 130 binden fazla çalışanı var.
2006 cirosu yaklaşık 8 milyar, karlılığı ise 500 milyon dolar.
Dünya genelinde 2007'de 2 bin civarında yeni mağaza açmayı hedefleyen Starbucks'ın uzun vadeli hedefi ise 20 biniAmerika'da olmak üzere dünya genelinde 40 bin mağaza.
Buna karşılık Gloria Jean’s Coffees’in 18 ülkede 600’ün üzerinde şubesi var.
Yani Starbucks dünya genelinde açık ara önde.
Peki Türkiye’de?
Fark hiç de Starbucks’ın istediği gibi değil. Gloria en son Ortaköy’de bir şube açarak sayıyı 40’a tırmandırdı bu yıl hedef 50.
Starbucks ise Susurluk’a kadar uzanarak 57’ye dayandı.
Glorai Türkiye’nin Starbucks ile kafa kafaya verdiÄŸi mücadeleÂGloria’nın Amerika’daki merkezini bile ÅŸaşırttı. Türkiye markanın Amerika dışında en yüksek cirosuna sahip.
İşte bu kıran kırana rekabetten dolayı Starbucks İstanbul’un sembol mekanı Cafe Marmara’ya 5 milyon dolar devir teklifi yaptı.
Her iki markada işlek caddelerde görünmek için epeydir yarış halinde.
Öyle ki Starbucks Bağdat Caddesi civarında tam 6 şube açtı.
Akmerkez’de zemin katı kapabilmek için 1.5 milyon dolar hava parası ödemişti.
Dolayısıyla Taksim’in hakimi olmak için 5 milyon dolar vermesi hiç şaşırtıcı değil.
Fakat bu paraların sadece yıkıcı rekabetten dolayı verildiğini düşünürseniz yanılırsınız.
Hizmet sektöründe uzman bir arkadaşıma sordum, "Starbucks 5 milyon doları 1 yılda çıkarır" dedi.
Zaten işin can alıcı noktası bu. Hizmet sektöründe yaşanan bu muazzam gelişmeyi ıskalayanlar dikkat kesilmeli.
Starbucks Türkiye yaklaşık 1000 kişiye istihdam sağlıyor.
Bu rakam sanayii sektöründe en büyük fabrikalarla yarışır.
Haftada 30 bin müşteriye hizmet sunuyor.
Buna karşılık Caddebostan’da günlük cirosu ortalama 16 bin YTL. Uzmanlar "Taksim Marmara’da bu rakam günlük en az 40 bin YTL olur" diyor.
Peki ya kira? En son Caddebostan’da 30 bin dolar aylık kiraya yer tutmuş Starbucks.
Marmara’nın kirası 50-60 bin dolar civarında.
Tüm bu rakamları topladığınızda çok büyük bir maliyet var gibi görünüyor. Fakat kar marjının inanılmaz yüksek olduğu hizmet sektöründe tüm bu maliyetlere rağmen Starbucks’ın 5 milyon doları bir yıl içinde geri çevirmesi yüksek ihtimal.
Bu kadar rakam yeter.
Bir de işin kültürel boyutu var ki bu noktada ben bir kahve manyağı olmama ve şimdiye kadar anlattıklarımla çelişmek pahasına Marmara’nın Starbucks olmasına hiç sevinmediğimi söylemek istiyorum. Merak etmeyin Marmara Cafe’nin 16 yıllık mazisine yaslanıp nostalji yapmayacağım.
Ekonominin dinamiklerine ayak uyduramayan yok olmaya mahkum.
Amenna.
Fakat meselenin bir de şehir kültürü boyutu var.
Boston’da 2 yıl öğrenci olarak yaşadım. Taksim Meydanı İstanbul için neyse Harvard da Boston için o. Harvard Meydanı’nın en önemli özelliği adeta Birleşmiş Milletler gibi olması. Dünya mutfağı ve kültürüne dair ne arasanız var.
Bir gün yerel bir yöneticiye merak edip sordum "bunu nasıl sağladınız" diye.
"Çok basit" dedi ve açıkladı: "Şehir meclisi Harvard Meydanı’na zincir mağazaların girmesini yasakladı, onlar arka sokaklarda olabilir ama ön tarafta Starbucks yerine dünyanın değişik yerlerinden çay satan bir çay evini tercih ediyoruz."
Taksimde sembol olmuş üç cafe var: Gezi, Marmara ve Divan.
Biz bırakın Taksim meydanını farklı şehirlerden ve ülkelerden bin bir çeşit lezzetle donatmayı, eldekileri korumayı bile beceremiyoruz.
PaylaÅŸ