Karar vermeden önce Hakan Albayrak’ın pazartesi günü Yeni Şafak’ta yayımlanan “Korsanlar Saldırıya Hazırlanırken” başlıklı çarpıcı yazısını birlikte okuyalım... “Bu satırları 30 Mayıs 2010 Pazar günü saat 14.00 civarında yazıyorum...” notunu düşmüş Albayrak... Yani saldırıdan tam 14 saat önce... * * * “Kıbrıs açıklarında iki günlük bekleyişimiz sona eriyor. Birazdan yola çıkacağımız ve yeni bir mani çıkmazsa yarın Gazze açıklarında olacağımız söylendi. Bu arada, İsrail donanmasının bizi uluslararası sularda karşılamaya hazırlandığına dair bir haber aldık. Duayla, niyazla, aşkla, şevkle, ileri!” * * * Gemideki dayanışmaya dair çok etkileyici gözlemler aktardıktan sonra devam ediyor . “Yarın ve sonraki günlerde başımıza nelerin geleceğini bilmiyorum. Ama yeni bir dünyanın şekillenmekte olduğunu ve ‘Gazze’ye Özgürlük Filosu’nun bu sürece önemli bir katkı teşkil ettiğini, Cenâb-ı Hakk’ın bizi büyük bir devrimde enstrüman olarak kullandığını iliklerime kadar hissediyorum. Filistin Başbakanı İsmail Haniye’nin (HAMAS) dediği gibi: Gemiler Gazze limanına ulaşsa da ulaşmasa da kazandık.” * * * Hakan Albayrak’ı tanımadan bu satırları anlamak zor olabilir... İnatçı, inançlı ve idealist bir devrimcidir Albayrak . Zaten öyle olmasa o gün o gemide olmaz, “Cenâb-ı Hakk’ın bizi büyük bir devrimde enstrüman olarak kullandığını iliklerime kadar hissediyorum” demezdi... İşin ilginci bu ruh hali sadece onunla sınırlı değil. Yazdıklarından o gün o gemide bulunan Yahudi, Hıristiyan, Müslüman, ateist herkesin aynı ruh halinde olduğunu anlıyoruz... Fakat yine de samimiyetle kurduğu o cümleye takılmadan edemiyorum; “Büyük bir devrimde enstrüman olarak kullanıldığımı iliklerime kadar hissediyorum...” * * * His bu elbette herkes istediği gibi hisseder... Ama inanç-ülke-ideoloji ya da “büyük bir devrim” adına insanları enstrümanlaştıran anlayışların geçmişte ne büyük felaketlere yol açtığını gördük. Hiçbir kutsal dava ya da devrim insandan daha kutsal değil. İsrail ordusu tamamı sivillerden oluşan yardım gemisine yani bu kutsala kurşun sıktığı için devlet terörü işledi. Hazin olan onlar da bunu “güvenlik kutsalına” sığınarak yaptı. İnsanı enstrümanlaştıran her türlü kutsal teröre, cinayete, katliama kapı aralar... Bu yüzden artık hislerle değil sağduyu ile hareket etme zamanı... * * * Gazze’ye uygulanan abluka insanlık dışı... Mavi Marmara’ya yapılan orantısız saldırı haydutça... Ama tüm bunlar savaş tamtamlarına, içimizde biriken kin ve öfkenin patlamasına müsaade etmemeli... İsrail parçalı siyasi yapısından dolayı uzun bir zamandır “fanatikler koalisyonu” tarafından yönetiliyor. Başbakan Erdoğan Türkiye’nin sabrının taştığını çok açık ifade etti. Sabrı taşan sadece o değil, öfke sokaklara yayılıyor. Ben bu satırları yazarken Dışişleri Bakanlığı baskında ölen 4 kişinin Türk olduğunu açıkladı. Listeye korkarak baktım, Hakan Albayrak yok, onun için çok sevindim... Ama Albayrak kusura bakmasın... Kadere inanan biri olmama rağmen ne bütün bu olup bitene “Allah’ın işleri...” deyip geçebildim ne de ölenler için “Cenabı Hak sizi büyük bir devrimde enstrüman olarak kullandı” diyebildim...