Babacan MüÅŸerref’in Türkiye’ye gelmesi hakkında ne diyor

‘Pervez Müşerref Türkiye’ye yerleşir mi?’

Haberin Devamı

Müşerref baskılar karşısında önceki gün koltuğunu bırakmak zorunda kaldığından beri hem Türkiye’de hem de dünya basınında sıklıkla sorulan bu soruyu Salı günü olağanüstü NATO toplantısına katılmak için Brüksel’e uçan Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a sordum.


Babacan
gayrı ihtiyari gülümseyerek cevap verdi: ‘Bu haberler nerden çıkıyor bilmiyorum ama bize yapılmış resmi bir müracaat yok. Ayrıca Pakistan'da Müşerref'in görevinden ayrılış şekli itibariyle ülkeyi terk etmesini gerektiren bir durum görmüyorum.’


‘Hem güvenlik hem de siyasi türbülanstan dolayı kalması zor olabilir, olur da Türkiye’ye gelmek isterse tavrınız ne olacak?’
diye üsteliyorum.


Son dönem Pakistan’da yaşanan türbülansı çok yakından takip eden ve taraflar arasında Türkiye adına bir çeşit arabuluculuk yapmış olan Babacan pek ihtimal vermiyor.

Haberin Devamı


Fakat olur da gelirse ‘Ne yapacağız diye düşünmeyiz. Müşerref Türkiye'ye gelir, gider, tekrar Pakistan'a döner...’ diyerek kapıyı aralık bırakıyor.


Brüksel yolunda Babacan ile Gürcistan’da yaşanan krizden, AB reformlarına, Amerika’nın muhtemel İran saldırısından Kerkük’te yaşanan son gerilime bir çok konuyu bazı bölümleri yazılmamak kaydıyla konuştuk.


Hem sohbetimiz hem de Babacan ile ilgili genel gözlemim şu.


Gazeteciler arasında ketumluğu ile tanınan Dışişleri Bakanı Babacan’ı konuşurken geçmişe nazaran çok daha rahatlamış buldum.

Herkes Babacan’ı fazla ‘low-profile’ bir dışişleri bakanı olmakla suçluyor.


Hele de Irak’tan Gürcistan’a ortalık yangın yeriyken.


Babacan
ise bu eleştirilere aldırmadan sürekli seyahat ediyor.


Dile kolay bir yılda 77 ülkeye gitmiş. Bir çok dışişleri bakanı ile ailecek dostluk kuracak kadar ilişkileri ilerletmiş.


Bize uzun uzun kişisel dostlukların diplomaside ne kadar önemli rol oynadığını örnekler vererek anlattı.


Son günlerde Amerika’dan gelen sinyaller Bush’un giderayak İran’ı vuracağı yönünde. Rice ile çok sık görüşen Babacan’a ‘sizin izleniminiz ne?’ diye sordum.

Haberin Devamı


Ahmedinecad
’ın Türkiye ziyaretinde bu konuların çok ciddi bir biçimde değerlendirildiğini ve gerekli mesajların verildiğini belirten

Babacan
 yazılmamak kaydıyla hem İran hem de Amerika cephesinden ilginç gelişmeler aktardı.


Şu kadarını aktarabilirim Babacan bu olasılık için ‘maalesef imkansızdır diyemiyorum’ dedi.


Hem cumhurbaşkanı Gül hem de başbakan Erdoğan Ahmedinecad’a BM’nin sunduğu öneriyi dikkate almasını ısrarla söylemiş.

Peki Ahmedinecad bu işin sonunun askeri müdahaleye kadar gidebileceği sinyalini almış mı?


Babacan
haklı olarak o konuda yorum yapmak istemedi.


Gelelim Babacan’ın apar topar Brüksel’e gelmesine sebep olan en sıcak konuya yani Gürcistan’da yaşananlara.

Haberin Devamı

Türkiye’nin son dönemde Suriye-İsrail, Irak ve İran’da oynamaya çalıştığı arabulucu rolüne Rusya-Gürcistan savaşından sonra bir yenisi eklenmiş gibi gözüküyor.


Zaten bu yüzden Babacan’ın önerisiyle Erdoğan olayların en sıcak anında tatilini yarıda kesip dışişleri bakanıyla birlikte önce Rusya’ya ardından da Gürcistan’a gitti.


Gece geç saatte haber verilmesine rağmen ertesi sabah hem Putin hem de Medvedev Erdoğan ve Babacan’ı ağırlamaktan memnun olacaklarını iletmiş.


O gece yemekte ilk kez Başbakan Erdoğan’ın dile getirdiği Kafkas Paktı dahil her şey açık açık konuşulmuş. Gerçi Babacan ‘pakt’ kelimesinin yanlış anlaşıldığını kendilerinin bölge ülkeleri arasında kopmuş olan iletişimi sağlamak için bir platform önerdiklerini söylüyor ama olağanüstü NATO toplantısında bu konu Türkiye’nin önerisi olarak ciddi ciddi gündeme gelmiş.

Haberin Devamı

Anladığım kadarıyla Türk dışiÅŸleri ‘pakt’ kelimesinin yarattığı iddialı çaÄŸrışımdan kaçınmak için bu konuda vitesi daha gerçekçiÂbir düzeye düşürmüş.


Babacan
Gürcistan konusunda NATO ülkeleri arasında en temel kaygının benzer olayların başka ülkelere sıçraması olduğunu anlattı.

Türkiye Rusya ile Gürcistan arasında bir tercih yapacak konumda değil. Bu yüzden mümkün olduğunca yapıcı bir rol oynamaya çalışıyor.

Babacan birkaç defa ısrarla Rusya ile Türkiye arasında gelişen hem siyasi hem de ticari ilişkilere atıf yaptı: ‘Rusya şu anda Almanya’nın bile önüne geçerek dış ticarette en önemli partnerimiz haline geldi. Bu yüzden biz Rusya’ya başka ülkeler gibi yaklaşamayız.’

Haberin Devamı

Gürcistan’da yaşananlar bir yandan Türkiye’yi köşeye sıkıştırmış gibi gözükse de aslında Türkiye bu krizi Kafkaslarda oynayabileceği önemli rol açısından fırsata da dönüştürebilir. Dışişlerinin üzerinde çalıştığı Kafkas Platformu tam da bu niyetin ürünü.

Peki bölge bunca gerilmişken gerçekten bir sonuç alınabilir mi?


Orası biraz kuşkulu.


Babacan
’ın dışişlerinin yanı sıra bir de başmüzakereci şapkası var. Bu yüzden uzun bir süredir sesi soluğu çıkmayan AB reformlarını konuşmamak olmaz.


Babacan
çok açık bir biçimde önümüzdeki iki yılın arka arkaya gelecek reform paketleriyle geçeceğini söyledi.


Yargı reformu ve Partiler Yasası en öncelikli konu.


Meclis açılır açılmaz muhalefet partisi liderleriyle bizzat görüşerek AB yolunda yapılması gereken reformları anlatıp öneri ve desteklerini isteyecekmiş.


Uzun bir süredir AB reformları konusunda gevşek davranmakla suçlanan hükümet bakalım bu kez gerekli kararlılığı gösterebilecek mi?


Ve en önemlisi atılması gereken adımları profesyonel bir iletişim stratejisi ile kamuoyuna aktarabilecek mi?


Brüksel yolunda konuştuğumuz Babacan’ı fazlasıyla kararlı gördüm.


Bekleyip göreceğiz...

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları