Atalay’la konuşurken kafayı yemekten nasıl kurtuldum
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ALLAH ’tan İspanyol Filozof Ortega y Gasset’in ‘perspektivizm’ kavramına üniversite yıllarından aşinayım.
Yoksa dün resmen kafayı yerdim...
Neden mi? Gelin anlatayım... * * * Dün İstanbul’da İçişleri Bakanı Beşir Atalay ’la bir ‘istişare toplantısına’ katıldım. Konu; ‘Demokratik Açılım.’ Atalay, açılımın Koordinatör Bakanı. Sürece dair çok önemli değerlendirmeler yaptı. Damardan girdim: ‘İyi niyetli başlamış olmasına rağmen açılım sürecini çok kötü yönettiniz... Hiç alınganlık yapmadı: ‘Takdir edersiniz ki çok karmaşık bir sorun bu hatalarımız, yol kazaları elbette oldu eleştiriye sonuna kadar açığız...’ * * * Basınla yaptığı sohbet boyunca hem yapıcı bir dil kullandı hem de özeleştiri yaptı. Doğrusu Atalay ’ın bu tavrı hoşuma gitti. Fakat beni asıl şaşırtan açılıma ilişkin ‘iyimser’ tavrı oldu. PKK tekrar silaha sarılmış... Toplumsal kutuplaşma ve gerilim zirvede... Siyasi anlamda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hiçbir şekilde açılım sürecine katılmayacağı mesajları veriyor... Ve en kötüsü Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ açıkça BDP’yi hedef alan siyasi açıklamalar yapıyor... BDP’liler ‘biz senin emir erin değiliz’ diyerek Başbuğ’un istifasını istiyor... Ve tüm bunların olduğu gün açılımın mimarı koordinatör bakan Beşir Atalay bize ‘ben iyimserim sizlerin de bedbinlikten çıkmanızı öneririm’ diyor... * * * Dedim ya Allah’tan Gasset ’in şu prizma metaforu ile açıkladığı perspektivizme aşinayım... Kişisel olarak gerçekliğin değişkenliğine ve hayatta birden fazla gerçeklik olduğuna inanıyorum. Yoksa kafayı yerdim... Yememek için ‘hayat bir prizma gibidir, gördüğünüz şey prizmanın karşısında bulunduğunuz yer ve o anki ışığa göre her an değişebilir’ öğüdüne sıkı sıkıya sarıldım. Fakat bir yanım hakikat arayışından vazgeçmedi... Anlattıklarını dikkate alarak bir an kendimi onun yerine koydum. * * * Prizmandan yansıyan şu oldu... Kürt Sorunu’nun çözülmesini samimiyetle isteyen, olaylara çok boyutlu bakmaya çalışan, tüm bu boyutlar arasında ilişkileri kuran ama kopuklukları da net gören akademik kimlikli bir siyasetçinin iyi niyet temennisi... Maalesef öyle... Keşke yaptırdığı araştırmalardan bize daha somut gerçeklikler sunabilseydi... Başbakan Erdoğan’ ı Kılıçdaroğlu ile bir araya getirebilmenin ötesinde somut adımlar sunabilseydi... ‘Toplum terörden bıktı’ demenin ötesine geçebilseydi... Maalesef eleştiriye açık yapıcı diline ve tüm iyi niyetli açıklamalarına rağmen geçemedi... Çok istememe prizmanın karşısında sürekli açı değiştirmeme rağmen beni Kürt Sorunu’nu çözümü konusunda iyimserliğine ortak edemedi... Hayat bir prizma... Herkes durduğu yerden bakıyor Kürt Sorunu ’na... Ve maalesef hükümet iyi niyetine rağmen hala ‘ortak bir bakış açısı’ geliştirebilmiş değil...