Paylaş
Son ana kadar takımını ölesiye destekleyen taraftar o an her şeye öfke kusuyor.
Bir yanımız matem, diğer yan savaş alanı...
Yoğun bir lig maratonunun ardından şampiyonluğun son anda Bursa’ya gidişine mi yanalım yoksa iki dakikalık “sahte” şampiyonluğa mı?
* * *
Açıkçası bir Fenerbahçe taraftarı olarak bana koyan onca mücadeleye rağmen son anda şampiyonluğun kayıp gitmesi değil.
Olabilir, futbol bu...
Ama statta bulunan on binlerce ateşli taraftarın duygularıyla oynayan “o anonsu” affedemiyorum...
Hiçbir Fenerbahçelinin, hiçbir futbolseverin de affedebileceğini zannetmiyorum.
* * *
Pazar akşamı Şükrü Saracoğlu Stadı’nda sadece tarihi bir maça tanıklık etmedik, taraftarlığın akıl almaz bir kıvılcımla nasıl vandalizme dönüşebileceğini gördük...
Ve o vandalizmin en sıcak anında Ali Koç’un o halini...
Ali Koç’un Fenerbahçe aşkını bilmeden o hali anlamak ve anlatmak mümkün değil.
Birçoğumuz onu Türkiye’nin en zengin ailesinin “genç-yakışıklı-donanımlı-heyecanlı” veliahtı olarak tanıyoruz.
Bir de ailesinin itirazlarına rağmen Fenerbahçe’de yöneticilik yaptığını.
Ama Ali Koç’un Fenerbahçe aşkı bunların çok ötesinde...
* * *
Olmasa stadın savaş alanına döndüğü, öfkeli taraftarın “yönetim istifa” diyerek önüne gelen her şeye saldırdığı o anda, sanki kendisi de bir yönetici değilmiş gibi türbinlerden fırlayıp, öfkeli taraftarla konuşmaya çalışır mıydı?
Ne yalan söyleyeyim yukardan ağzımız açık izlerken can güvenliğinden endişe duyduk.
Çünkü o an Şükrü Saracoğlu’nda konuşulacak bir şey kalmamıştı.
Ama o, kelimelerin yetersiz, öfkelerin kontrolsüz olduğu o anda bile bir yönetici gibi değil, aynı acı duyguları paylaşan bir taraftar olarak konuşmaya çalışıyordu.
* * *
El kol hareketlerinden sık sık “haklısınız” dediğini, onlarla aynı duyguları paylaştığını görebiliyorduk...
Polisin, panzerlerin durduramadığı öfkeli kalabalıkla bir ara sarmaş dolaş olduğuna, hatta gözü yaşlı öfkeli bir taraftarın boynuna sarılarak onu teselli ettiğine bile şahit olduk.
Nasıl bir manzara, inanın anlatılır gibi değil...
Türkiye’nin en zengini ile en fakirini, lacivert takım elbisesi içerisinde duygularını en medeni şekilde ifade edeniyle en vandalını bir araya getiren o sahneyi nasıl izah edebiliriz bilmiyorum.
Taraftarlık diyeceğim ama pazar akşamı Şükrü Saracoğlu Stadı’nda yapılan o akıl almaz anonstan da, sahte şampiyonluk kutlamasından da, arkasından yaşanan öfke patlamasından da bir Fenerbahçe taraftarı olarak fazlasıyla utandım...
* * *
Şampiyonluk hiç umurumda değil, Ali Koç’un o nasıl tanımlayacağımı bilemediğim taraftar hali gözümün önünden hiç gitmiyor...
O çaresizlik, o isyan, o cesaret, o kontrolsüzlük...
Aziz Yıldırım Fenerbahçe’ye sınıf atlatmış bir başkan.
Bence takımını çok istemesine rağmen şampiyon yapamadığı için değil, o akıl almaz anonsa ve sonrasında yaşanan kontrolsüzlüğe engel olamadığı için başkanlığı bırakmalı...
Fenerbahçe amatör bir takım değil, “Türkiye’nin en kurumsal takımı”...
O anonsu yapan kişi acemi değil 10 yıllık anonsçu...
Bir felakete sebep olabilecek o anons için “Tribünlüdeki seyircilerden duyarak maçın heyecanına kapıldım” demiş...
Doğru yanlış bilemem...
Aziz Yıldırım o an soyunma odasına indiği için görmemiş olabilir...
Deniz Baykal gibi ona da “Sakın bizi bırakma başkan” diyenler çıkabilir...
Kararı ne olursa olsun önerim yardımcısı Ali Koç’un o halini izlesin...
Çünkü anlaşılması ve anlatması zor o hal pazar akşamından bu yana tüm Fenerbahçelilerin hali...
Paylaş