PaylaÅŸ
Maliye Bakanı Adnan Kahveci o günlerde çıkan yeni vergi yasası ile ilgili bir konuşma yapmak için İstanbul Üniversitesi’ne davetliydi.
O güne dair hafızamdan hiç silinmeyen "iki fotoğraf" var.
Birincisi, toplantıdan 10 dakika önce Beyazıt Meydanı’ndan okula doğru hızlıca yürürken, otobüs durağında halk otobüsünden inip koltuğunun altındaki siyah deri çantasıyla tek başına okula doğru yürüyen adam.
İkincisi, toplantının en hararetli yerinde yeni yasaya ilişkin yapılan teorik eleştirilere, gayet soğuk kanlı bir biçimde verdiği hınzır cevap.
Birinci fotoğrafı fazla anlatmama gerek yok çünkü tipik bir Adnan Kahveci fotoğrafıydı.
Gerçi ben korumasız, makam arabasız, şatafatsız bir bakan görmeye alışık olmadığım için epey şaşırmıştım ama Kahveci’yi yakından tanıyınca bunun ona özgü gayet sıradan bir davranış biçimi olduğunu hemen anladım.
Bir bakandan duymaya alışık olmadığım "hınzır cevaba" gelince.
Yeni vergi yasasına ilişkin özellikle akademisyenlerden gelen fazla teorik sorgulamalar karşısında sabırla anlatılanları dinledi ve gülerek şu cevabı verdi.
"Bakın sizlerle burada akşama kadar işin teorisini konuşabilirim. Fakat şunu unutmayın. Siz teorik olarak ne kadar iyi yasa hazırlarsanız hazırlayın, ekonomimizin çarpıklıklarından dolayı bizim mükellefimiz o yasayı delmenin yolunu bulur. Hatta daha ilerisini söyleyeyim. Bizim yasa, tasarı halindeyken, tanıdığım işadamları bana ertesi gün yasa çıktığında nasıl vergi kaçırılacağını anlattı. Akşam çıkardığımız yasa sabah delindi. Kayıtdışı ile mücadele sadece vergi yasası çıkarmakla olmaz, uzun soluklu, kapsamlı ve vizyonlu politik uygulamalar gerektirir."
O gün genç bir öğrenci olarak bu sözleri duyduğumda şaşkınlıktan ilk tepkim bir Maliye Bakanı nasıl böyle konuşabilir şeklinde olmuştu.
Önceki gün Referans’ın "Kayıtdışı gece mesaisinde" manşetini hazırlarken, keşke Adnan Kahveci’nin yıllar önce büyük bir cesaretle dile getirdiği gerçeği şimdiki bakanlar da görebilseydi diye düşündüm.
Ayten Güvenkaya’nın günlerdir adeta bir dedektif gibi iz sürerek oluşturduğu haber gerçekten ibretlik.
İstanbul Davutpaşa’da bir maytap atölyesinin patlaması, Tuzla tersanelerinde yaşanan ölümler kamuoyunda çok büyük yankı buldu.
Bunun üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çok büyük çapta bir denetleme atağı başlattı.
İlk bakışta gayet normal. Çünkü sorunların kaynağı temelde denetimsizlik.
Zaten bu yüzden biz 22 kişinin ölümüyle sonuçlanan Davutpaşa faciasını Referans’ta "Kayıtdışı patladı" manşeti ile verdik.
Fakat bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da bir uçtan öbür uca savrulduk.
Yıllardır doÄŸru dürüst denetim yapmayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, son 10 gündür 800 müfettiÅŸle iÅŸyerlerine "ÅŸok baskınlar"Âdüzenlemeye baÅŸladı.
Öyle ki kayıtdışı işçi çalıştırmayan küçük ve orta boy şirketler bile bu şok baskınlardan ciddi tedirgin oldu. Çünkü müfettişler en küçük bir eksik bulduklarında 100 ila 500 bin YTL arasında değişen cezalar kesti.
Baskınların ilk durağı kayıtdışının en fazla olduğu tekstil ve hazırgiyim sektörü.
180 bin atölyede toplam 2.5 milyon kişinin çalıştığı sektörün en iyimser tahminle en az yarısı kayıtdışı. Bunu bilmek için de çalışma bakanı olmaya gerek yok.
Şimdi siz yıllarca bu kayıtdışılığa göz yumduktan, hatta çarpık vergi sistemi ve makroekonomik politikalarınızla adeta davetiye çıkardıktan sonra, bir gece ansızın şok tedavi yöntemine giderseniz ne olur?
Söyleyeyim.
Bir, kaÅŸ yapayım derken göz çıkarırsınız.Â
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İstanbul, Kocaeli ve Sakarya'da 10 gün içinde 22 bin 662 işyerini denetlediklerini, denetimlerde kayıtdışı istihdam oranının yüzde 8 olduğunu söyleyerek kendisini komik duruma düşüreceğine, şok tedaviyle sektörler üzerinde yarattığı travmaya kulak verse, eminim daha kalıcı ve akılcı bir politika izlemiş olurdu.
İki, şok baskınlarla toplam 6.6 milyon YTL ceza keserek "işyeri ve işçi tescili sayısında ciddi artışlar sağladık" açıklaması kamuoyunun değil sizin gözünüzü boyar.
Üç, rahmetli Adnan Kahveci’yi bile mezarında ters döndürecek yeni kayıtdışı formüllere yol açarsınız.
Sıkı durun şok baskınlara karşı çok sayıda tekstil ve konfeksiyon atölyesinin bulduğu muhteşem formülü açıklıyorum: Gündüz uyu gece mesai yap.
Nasılsa müfettişler devlet memuru olarak sadece gündüz çalışıyor.
Gündüz vur kilidi, gece gönül rahatlığıyla çalış.
Ne vergi, ne sigorta, ne kayıt. Gece boyunca bas gaza git.
Ha bu arada bırak 800 müfettiş kayıtiçi çalışmak için mücadele veren şirketlerin ensesinde boza pişirsin.
10 günde 6.6 milyon YTL ceza keserek kayıtdışını çözdüğünü zanneden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Pirus Zaferi yaşasın.
18 yıl önce kayıtdışı ile mücadelenin "uzun soluklu, kapsamlı ve vizyonlu politik uygulamalar gerektirdiğini" söyleyen Adnan Kahveci’nin sözleri, 10 günlük zafer sarhoşluğundan Referans’ın manşeti ile uyanan Faruk Çelik’in kulaklarında çınlasın.
PaylaÅŸ