Paylaş
Ne diyordu Mektebi Sultani’nin efsane hocası Sakallı Celal?
“Tanzimat ilan ettik olmadı, meşrutiyet ilan ettik olmadı, cumhuriyet ilan ettik olmadı, bir kere de ciddiyet ilan etsek, ne dersiniz?”
* * *
“Ben şahsen Hrant Dink davasını başından beri ciddiyetle takip ediyorum...” diyerek başladı söze Ergin.
Peki ya üç yıldır yargı sürecinde yaşanan ciddiyetsizlikler?
“Yargılaması süren bir dava ile ilgili konuşmak istemem ama cinayet ve sonrasında yaşananlar kamu vicdanını nasıl yaralıyorsa benim vicdanımı da aynı şekilde sızlatıyor...”
Ergin’i tanırım.
Bir sohbetimizde aynı hassasiyeti Ergenekon davası için de göstermişti.
İnsani hassasiyet gerektiren çok tartışmalı bir konuda kendisine iletilen özel bir talebe hiç tereddüt etmeden “Evet” demişti.
İzni olmadığı için isim veremiyorum ama o gün söylediği “Bu tür topluma mal olmuş davalarda hem usul, hem esas, hem de insani hassasiyetlere sonuna kadar riayet etmeliyiz, yoksa adalet duygusu zedelenir” sözü hâlâ aklımda.
* * *
Gelelim Dink davasına.
Sadece basında çıkan yazıları değil, müdahil avukatların hazırladığı yargılama sürecine ilişkin ciddi eleştiriler içeren üç yıllık değerlendirme raporunu da okumuş.
“Mahkeme heyetinden talep gelmesi halinde bakanlık olarak her türlü desteği vermeye hazırız” dedi.
Mesela daha geniş bir salon için
bugüne kadar bakanlığa herhangi bir talep gitmemiş.
Bu durumda İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz ve Mahkeme Heyeti Başkanı Erdal Çanak’ın “Valla biz de ne yapacağımızı şaşırdık. Başsavcı ile birlikte İstanbul’da dolaşmadığımız yer kalmadı. Bu davaya uygun büyük bir salon bulamadık. Doğru dürüst salon bulunmasını en çok isteyen benim...” mazereti en azından bundan sonra ortadan kalkıyor.
* * *
Sayın Cengiz, sayın Çanak, bir zahmet 13. duruşmadan önce Adalet Bakanlığı’nı harekete geçirin de en azından tanıklarla sanıkların iç içe geçtiği, katillerin küstah tavır ve sözleriyle aile üyelerini resmen taciz ettiği şu “salon komedisi” son bulsun.
Çünkü bu komedi biraz daha devam ederse Dink ailesi davadan çekilecek.
İlgililere duyurulur...
Aşk olsun Hüsnü Bey!
HABERİ duydunuz...
Finansbank’ı 2006’da 3.5 milyar dolara Yunanlılara satan Hüsnü Özyeğin önceki gün Portekizli Millennium Bank’ı 93 milyon dolara satın aldı.
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin haberi çok olumlu karşılamış.
Haklı, Özyeğin gibi girişimci bir bankacının Türkiye’de neredeyse sıfırdan tekrar bankacılığa başlaması bence de olumlu. Hayırlı olsun.
Fakat dürüst olmak gerekirse bu haber beni Bilgin kadar heyecanlandırmadı.
Nedenini anlatayım...
* * *
2009’un sonlarına doğru Avrupa piyasaları karışınca “Daha ne bekliyorsunuz Hüsnü Bey?” başlıklı bir yazı yazmıştım.
O yazıdan sonra Hüsnü Bey aramış, epey sohbet etmiştik.
Özyeğin gerçekten de girişimci bir işadamı. Büyümesi doyuma ulaşmış, fiyatları yükselmiş Yunanistan gibi pazarlar yerine büyüme potansiyeli yüksek yerleri tercih ediyor.
Bu yüzden Hollanda merkezli bankası Credit Europe Rusya, Romanya, Ukrayna ve Dubai’ye konsantre.
Millennium ile bu konsantrasyonuna çok iyi bildiği ve hâlâ ciddi büyüme potansiyeli gördüğü Türkiye pazarını ekledi.
Ama benim çağrım hâlâ gerçekleşmedi.
Bakmayın siz Millennium’un Portekizli görünmesine, aslında değil.
Çünkü bir, Özyeğin Millennium’un Türkiye birimini satın aldı.
İki, Portekizliler o birimi zamanında başka bir Türk bankasını satın alarak kurmuşlardı.
Karamehmet’e yapılan büyük haksızlık
İKİ bankasını birden kaybetti.
2001 krizinden sonra Yapı Kredi ve Pamukbank’a TMSF el koydu.
Elbette yanlışları oldu.
Bedelini hem maddi hem manevi ağır ödedi.
TMSF’ye yaptığı toplam ödeme 4.2 milyar dolar.
Fakat buna rağmen Pamukbank’tan kullandırılan bazı kredilere ilişkin yargılandığı davada Çukurova Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet 11 yıl 8 ay hapis, 471 milyon TL para cezası ve yurtdışına çıkış yasağı aldı.
Oysa İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne giderken elinde TMSF’den aldığı “Tüm borçlarını ödemiştir” yazısı vardı.
Her şey bir kenara Karamehmet bankasına el konulanlar arasında borcunu tam olarak ödeyen ender işadamlarından, fakat şimdi yurtdışına çıkması bile yasak.
Neyse ki dava Yargıtay’a gidiyor.
Paylaş