Abdullah Gül ne zaman harekete geçecek?

YİNE çatışma...Yine kan...Yine gözyaşı...

Siirt’in Pervari İlçesi’nde teröristler askeri üsse saldırdı.

Çıkan çatışmada bir subay, bir uzman çavuş, üç köy korucusu şehit oldu, 12 terörist öldürüldü.
Ateş düştüğü yeri yakar...
Yarından itibaren Türkiye’nin dört bir yanından 17 cenaze kalkacak.
Bir taraf şehitlerine, diğer taraf dağa kaptırdığı evlatlarına ağlayacak.
* * *
Acı çok taze...
Bugün bu soruyu sormak erken olabilir...
Fakat acılı aileler açısından bakarsak aslında yarın diye bir şey yok.
Çünkü Türkiye giderek ‘ortak gelecek hayalinden’ uzaklaşıyor.
Her cenaze acıyı derinleştirip, ortak geleceğimizi dinamitliyor.
Bu yüzden ertelemeden belki de her gün şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor...
“Ortak bir gelecek hayalimiz var mı?”
Dahası mümkün mü?
* * *
Ben mümkün olduğuna inananlardanım.
Ama tek şartla...
Gelecek hayalinden önce geçmişin acılarının ortak olduğunu kabul edebilirsek...
Yarın 17 evden 17 cenazenin geride ‘acıda ortak’ aileler bıraktığını görebilirsek...
Ölmek ve öldürmek yerine yaşamak ve yaşatmayı hayatın merkezine koyabilirsek...
Ucuz siyaseti bırakıp ortak bir gelecek hayali yaratabilirsek...
Mümkün...
Ama henüz bu hayali kuran ve topluma kurduran bir siyasi parti yok...
* * *
AK Parti 2002-2007 arası topluma Avrupa Birliği perspektifini de arkasına alarak ‘ortak yaşama hayali’ sattı.
Bir değişim hikâyesi anlattı...
Kendisiyle ideolojik olarak aynı yerde bulunmayan insanları bile bu hikâyeye inandırdı.
Nitekim bu sayede 2002’de % 34, 2007’de % 47 oy aldı.
Fakat bu tarihten sonra ortak gelecek hayalini bir kenara bırakıp sahip olduğu güçle toplumsal uzlaşma aramadan değişimi gerçekleştirmeye kalktı.
Elbette başından itibaren değişime karşı çıkanlar oldu.
Ama burada kritik nokta ortak gelecek hayalini kaybettiği için AK Parti’den umudunu kesenler...
* * *
Türkiye 2008-2010 arasını siyasi kutuplaşma ve gerilimle geçirdi.
Bence AK Parti hükümetinin iyi niyetli açılım politikasının en büyük talihsizliği böylesine gerilimli bir döneme denk gelmesi.
Düşünün AK Parti bir yandan ortak yaşama kültürünü sarsan işlere imza atıyor, diğer yandan Türklerle Kürtleri ortak bir gelecek hayaline inandırmaya çalışıyor...
Olmadı, olamazdı...
Bu sorunun çözümünü istemeyen, bundan nemalanan bir sürü odak ve faktör var.
Elbette bunların farkındayım.
Ama burada esas sorgulamamız gereken ortaya konan iradenin iç tutarlılığı.
Daha doğrusu tutarsızlığı...
* * *
Fırsat kaçmış değil.
MHP ve BDP şu anda keskin bir tavır almış durumda.
Ama ana muhalefet lideri olarak Kemal Kılıçdaroğlu hükümetle asker arasında oluşan mutabakata destek veriyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hiç vakit kaybetmeden Ulusal Konsey kurması gerekiyor.
Tek gündemli...
Terör, güvenlik ve kimlik sorunlarının tüm çıplaklığı ile tartışıldığı MHP ve BDP’yi içeren bir konsey.
İlk toplantısında sadece ortak acıların konuşulduğu bir konsey...
Son toplantısında ortak geleceğin nasıl inşa edileceğini hep birlikte karara bağlayan bir konsey...
İspanya böyle yaptı, Güney Kıbrıs bile Ulusal Konsey’de çözdü temel sorunlarını...
Biliyorum acı taze...
Tam da bu sebeple Cumhurbaşkanı’nın ulusal bir mutabakat sağlayabilmek için iradesini hemen ortaya koyması gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları