Peki, gerçekten durum böyle mi?
Maalesef değil!
Tayyip Bey dün Referans'ta manşete taşıdığımız "Dünya para krizinde Türkiye fındığa 3 milyar YTL gömüyor" haberini elini vicdanına koyarak okusun ve çıkıp bize dünya krizi tartışırken AK Parti hükümetinin yaklaşan yerel seçimleri dikkate almadan bir fındık politikası uyguladığını rakamlarla ikna edici bir biçimde anlatsın, söz bu köşeden ben şahsen özür dileyeceğim.
Ama yapamaz, çünkü hükümetin son iki yıldır uyguladığı fındık politikası bizatihi başbakanın 2006'da yaptığı bence tarihi derecede cesur çıkışla çelişiyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan dün 11. Dış Ticaret Haftası toplantısında bir konuşma yaptı. Biz medya mensupları dahil birçok kesime isim vermeden verdi veriştirdi.
Fakat konuşmasının bütününde aslında "uyarı" mesajlarını kısmen de olsa almış izlenimi verdi.
Referans’ın geçen hafta ortası hükümeti kriz karşısında kayıtsız davranmakla suçlayan "Daha ne bekliyorsunuz?" manşeti iş dünyasında epey yankı buldu.
Çünkü hükümet kanadından gelen "bize bir şey olmaz" havasındaki açıklamalar hemen herkeste benzer bir kaygıya yol açtı.
Bu yüzden TÜSİAD’dan TOBB’a tüm sivil toplum kuruluşları hükümeti krize karşı daha tedbirli olmaya çağırdı.
Çünkü en azından son iki haftadır hükümet kanadından yapılan açıklamalara bakılırsa küresel finans krizinin vahametinin iyi anlaşılmadığı ortaya çıkıyordu.
Daha bu hafta sonu Eskişehir’de yaptığı konuşmada ne diyordu Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan ; "Orada yangın çıkmış, adamlar yangın çıkınca itfaiye arabalarını almış gidiyor. Bizde yangın yok. Biz de itfaiye arabalarıyla sağı, solu sulayalım mı?"
Haksızlık etmeyelim Unakıtan o konuşmasında "biz asgari şekilde bu krizden sıyırmak istiyoruz, bunun için de kendimize has tedbirleri alıyoruz" diyor fakat herhangi bir ek tedbir yerine hükümetin bugüne kadar zaten yapmayı vaat ettiği şeyleri sayıyor.
Sabahın erken saatinde cep telefonuma Hamdi Akın'dan bir mesaj düştü.
Tüylerim diken diken oldu!
Meğer Esat Edin bana Kemer Country'e ilişkin son arzusunu anlattığı gün, yani çocuklarıyla Londra'ya oğlu Murat'ı ziyarete gittiği gün, daha önce otel projesi için görüştüğü Hamdi Akın'a da aşağıdaki mesajı atmış.
Aynen şöyle.
Bir yanda 15 ayrı evde şehit acısı, diğer yanda İstanbul’un en seçkin köyünde tam anlamıyla bir aile trajedisi.
Dün Edin ailesinin hüzünlü cenazesi için Teşvikiye Camii'ndeydim.
Mahşeri bir kalabalık vardı, alabildiğine duygulu.
İmam önce Güneydoğu’da teröre kurban giden şehitlerimiz için dua etti.
Dün Edin ailesinin hüzünlü cenazesi için Teşvikiye camiindeydim.
Mahşeri bir kalabalık vardı, alabildiğine duygulu.
İmam önce Güneydoğu’da teröre kurban giden şehitlerimiz için dua etti.
Ardından Kaz Dağları’nda sele kapılarak ölen-boğularak öldükleri için şehit kabul edilen-Edin ailesi için duaya geçildi.
Sonra Türkiye’nin son yıllarda yetiştirdiği en parlak iş adamlarından Esat Edin’in bir hayalden yola çıkarak yarattığı Kemerköy’e doğru yola koyulduk.
Ailesi, dostları, komşuları hemen herkes oradaydı.
Esat’a en zor zamanları yaşatanlar da oradaydı, yaşamını ona adayanlar da.
Kızan, küfreden de Kemer Country klübünün geniş avlusunda yuvarlak halkaya dahil olmuştu, bir an olsun onu yanlız bırakmayanlar da.
Türkiye'de siyasetin özellikle de muhalefetin paradigması değişiyor.
Daha açık konuşalım.
Ana muhalefet partisi CHP artık iktidar partisi AKP'ye rejim üzerinden değil, kötü yönetim ve yolsuzluklar üzerinden muhalefet yapıyor.
Anlayacağınız CHP, 6 yıldır yapması gerekenin ne olduğunu nihayet anlamışa benziyor.