100 ayrı ülkede faaliyeti bulunan ABD’nin ikinci büyük bankası Citigroup’un bir yıl önce piyasa değeri 270 milyar dolardı.
Cuma günü piyasalar kapanırken 20.5 milyar dolara kadar düştü.
Hafta sonu Amerika’da hummalı bir çalışma başlatıldı ve sonunda ABD Hazine Bakanlığı, zor durumdaki Citigroup’u 20 milyar dolarlık sermaye katkısıyla kurtarmaya karar verdi. Aslında miktar daha yüksek.
Citigroup parti parti çıkaracağı 7 milyar dolar değerindeki ek imtiyazlı hisseyi ABD Hazine Bakanlığına verecek. FED ve FDIC ile yapılan anlaşmalar da eklendiğinde toplam sermaye desteği 40 milyar dolara ulaşacak.
Dahası Hazine Bakanlığı ayrıca Citigroup’un bilançosunda yer alan 306 milyar dolarlık zehirli asetlere koruma sağlayacak.
Ha bir de buna Citigroup’un geçen ay hükümetin çıkardığı 700 milyar dolarlık kurtarma paketinden aldığı 25 milyar dolarlık yardımı ekleyin.
Sonuçta 65 milyar doları direk sermaye aktarımı 306 milyar doları da güvence olmak üzere 371 milyar dolarlık bir kurtarma planından söz ediyoruz.
İyi ama ‘Amerikan finans sistemi ve büyük finans kuruluşlarına karşı duyulan güveni sağlamlaştırmak için’ Citigroup’u kurtardığını açıklayan Hazine Bakanlığı iki ay kadar önce Amerikan finans sistemine duyulan güveni yerle bir eden 158 yıllık finans devi Lehman Brothers’ın iflasına neden izin verdi?
Dün görüştüğüm üst düzey bir bankacı anlatıyor.
Geçen hafta dünyanın önde gelen bankacılarının davetli olduğu uluslararası bir toplantıya katılmış.
60 bankacı davetliymiş.
Ancak 30'u katılabilmiş. Çünkü diğer otuzu ya bankalarını ya da işlerini kaybetmiş.
Bundan 6 ay kadar önce dünyanın önde gelen kredi derecelendirme kuruluşu Moody's de inanılmaz bir skandal yaşandı.
Fakat kısa bir süre önce yaşanan skandalın detaylarını anlatmadan önce ben sizi geçen hafta sonuna götürmek istiyorum.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's (S&P) geçen hafta sonu, Türkiye'nin kredi notu görünümünü durağandan negatife çevirdi.
Başta başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok siyasetçi S&P'ye haklı olarak ateş püskürdü. Tam Erdoğan G-20 zirvesi için Amerika'ya gitmişken S&P'nin böyle bir açıklama yapması "manidar" hatta "maksatlı" bulundu.
Kime dayanarak?
‘Bazı arkadaşlar ve uzmanlara.’
Kim bu arkadaşlar ve uzmanlar?
Herhalde yakın çevresinde ki ekonomiyle ilgili danışmanlar.
Peki gerçekten Türkiye’de ya da dünyada krizin tepe noktayı aşıp inişe geçtiğini söyleyen başka bir uzman ya da arkadaş var mı?
Maalesef yok!
Çünkü şu an için hiç kimse global finans krizinin nerede duracağını tam olarak bilmiyor. Bu şartlarda bilmesi de mümkün değil.
Bunu başbakana inat olsun diye değil geçen hafta Obama Amerika başkanı seçildikten sonra ‘güven krizinin sonuna gelindi’ diyecek kadar iddialı bir yazmış biri olarak söylüyorum.
Neden mi?
Hemen açıklayayım.
Amerika'da 1.5 yıl kadar önce konut kredisi krizi olarak başlayan, daha sonra likidite krizi, global finansal kriz olarak tanımlanan kriz, bir noktadan sonra artık mali kriz olmaktan çıktı ve güven krizine dönüştü.
Elbette en başta finansal sisteme duyulan güven yıkıldı.
Ne dünya devi bankalar ne de enerji şirketleri.
Onlar birer birer dökülürken piyasa değeri açısından geçen yıl ilk 10’a bile giremeyen Wal-Mart bugün 225 milyar dolarlık piyasa değeri ile ilk beşte yer alıyor.
Hem de resesyona rağmen kârlılık ve cirosunu artırarak.
Peki neden?
Çok basit çünkü dünya perakende devi Wal-Mart’ın esas özelliği fiyat duyarlılığı.
Sloganı ise gayet basit: Ucuza alın daha iyi yaşayın.
2 milyonu aşan çalışanıyla Wal-Mart kriz öncesinde de sürekli büyüme trendi içindeydi. Fakat tüm dünyayı etkisine alan finansal kriz fiyat duyarlılığını her şeyin önüne koyan Wal-Mart’ı yatırım gurusu Warren Buffet’ın da desteğiyle daha değerli yaptı.
Anlayacağınız bazı sektör ve şirketler için kriz,
Çok yaratıcı ilanlar da var, alabildiğine banal olanlar da.
Derdim reklam çözümlemesi olmadığı için işin o kısmını iletişim uzmanlarına bırakıyorum.
Yukardaki slogan Finansbank’ın.
Hüsnü Özyeğin’in gayet başarılı bir operasyonla NBG yani Yunan Milli Bankası’na sattığı Finansbank’ın.
İlanda yukardan aşağıya doğru sarkan Türk bayrağı Finansbank logosunun tam üstüne gelmiş. Böylece Yunan Devleti’nin de kısmen ortak olduğu Finansbank, Türk bayrağı eşliğinde ‘Cumhuriyet bizim için herşeyin üstünde’ mesajı vermiş.
Biliyorum kaba bir milliyetçilikle yerli bankaların yabancılara satılmasına kategorik olarak karşı çıkanlar için bu ilanın hiç bir anlamı yok.
Hatta ilanı ‘Cumhuriyet gibi değerlerimizi kullanarak Türk halkını kandırmaya çalışıyorlar’ diye değerlendirenler bile olabilir.
Fakat ben tam da bu sebeple Finansbank ilanını gayet başarılı buldum.
Elbette krizin çıkış noktası ekonomik.
Fakat artık bugün geldiğimiz noktada bu iş bir güven krizi.
Bu yüzden de kimse nerede nasıl duracağını bilmiyor.
Mali açıdan çok fazla anlam ifade etmeyen veriler bile piyasaların altını üstüne getirmeye yetiyor.