AÇIK söylemek gerekirse, Ukrayna bize rakip olacak kapasitede bir takım değil. Son derece çağdışı bir basketbol anlayışları var. Tek düşünceleri topu çember altına indirip oradan skor bulmak, zaman zaman da dışarıdan isabetli şutlar atmak. Çok büyük bir özellikleri yok.
Kağıt üzerinde baktığımız vakit bizim bu takımı çok rahat devirmemiz gerekirdi. Ama, sporda bir deyiş vardır, "Kötü takım, iyi takımın oyununu bozar" diye. İşte, Ukrayna takımı da dün bu sıkıntıyı yaşattı. Skora ve sonuca baktığımızda maçı çok rahat kazandığımız düşünülebilir. Ama, hiç de öyle olmadı.
Organize ve daha tempolu olmalıyız
Bunun ana nedeni, ay yıldızlı ekibin bir türlü kendisini farka götürecek tempoyu yakalayamamasıydı. Zaman zaman çok iyi savunma yaptık. Zaman zaman da hücumda doğruları bulduk. Ancak, rakibi küçümseyip laubalileştiğimiz zamanlar ortaya zayıf bir basketbol manzarası çıktı.
Bu grupta bizim en büyük rakibimiz Fransa olacak. Eğer dünkü gibi temposuz oynarsak, dış adamlar içeri penetre etmeyi düşünmezse bu Fransa karşısında bizim için gerçek bir sıkıntı olabilir. Sonuç olarak basketbolcu kalitesi ve daha iyi takım olma farkıyla ilk maçımızı kazanarak Avrupa Şampiyonası elemelerine iyi bir başlangıç yaptık. Ancak, basketbol kalitemizin ve oyunumuzun aynı oranda iyi olduğunu söylemek güç. Bu oyun ve tempo belki gruptan çıkmak için yeterli olabilir. Ama daha ilerisi için asla.
Dün, Kerem Gönlüm, Kerem Tunçeri, Hidayet Türkoğlu ve Oğuz Savaş takımın skor gücünü üstlendi. Ribauntlarda da oldukça zayıf görünen rakibe karşı Ersan İlyasova ile bir üstünlük kurduk. Ama dedim ya, bu maç pek de ölçü değil. Bizim, daha organize ve daha takım halinde mücadele edip daha tempolu oynamamız şart. Aksi takdirde arzuladığımız hedeflere ulaşmamız zor olur.