Yüzde 43 üzerine yüzde 100 inşaat

“Burası artık bizim ülkemiz değil” duygusuna kapılanlar...
Morali bozuk Türkiye...
Sana sesleniyorum.
Takma kafana, bozma moralini...

* * *

- ÖNCE demokratik dünyaya bak...
Almanya’da Hıristiyan Demokratlar yüzde 42 oy ile tek başına hükümet kuramadı.
- SONRA İslam dünyasına bak.
Tunus’ta laik parti, yüzde 38 ile Meclis’in sadece yüzde 40’ını ele geçirdi.
- DAHA SONRA kendi ülkenin yakın tarihine bak...
Türkiye’nin demokrat olduğu yıllarda 1977 seçiminde oyların yüzde 42’sini alan Ecevit, hükümeti kuracak Meclis çoğunluğunu elde edemedi.
- VE SON OLARAK son yerel seçimlere bak...
Bugünkü hükümetin aldığı oy yüzde 43’tür...
Seçim yapılan her ülke için son derece normal bir sonuçtur bu. Bu cümleyi, her gün kendi kendine tekrar et ve iman tazele...
Bugünkü iktidarın son seçimde aldığı oy yüzde 43’tür...
Normal demokratik bir ülke olsa, AKP yüzde 43 oyla tek başına hükümeti kuramazdı. Bugün Meclis’te sahip olduğu sandalyeyi, 12 Eylül askeri darbesinin çıkardığı seçim kanununa borçludur.

* * *

Bak kardeşim...
- Dünyanın hiçbir ülkesinde yüzde 43 üzerine, yüzde 100’lük bir mutlakiyet rejimi inşa edilemez...
- Yüzde 43 üzerine hiçbir yerde, halkın geri kalan bölümünü “hezimete uğramış bir azınlık veya parya” haline getirecek bir kibir abidesi dikilemez.
- Yüzde 43 oydan çıksa çıksa, Anayasa’nın vermediği yetkileri gaspederek, bir anayasayı ihlal teşebbüsü çıkar.
O da akamete uğrar...

* * *

Ey geriye kalan Türkiye...
Takma kafana, moralini bozma... Keyfini kaçırma...
Ülkenin üzerine çöken bu kasvete sen de katılma...
Hayatını yaşamaya devam et...
Siz ne azınlıksınız, ne de azaldınız.
Korkma...
Bir ara rejimdir bu... Geçicidir.
Mutlaka geçecektir...

Televizyonda ‘o sesler’den kaçmak için yedi tavsiye

BİLİYORUM, o sesler konuşmaya başladı mı sinirleriniz oynuyor, ruh dengeniz bozuluyor, tişörtünüzü yırtmak istiyorsunuz.
İşte size kaçmanın yolları:
- Mümkünse o sesler başlamadan başka kanala geçin.
- Muhtemelen öteki kanallarda da o vardır. O nedenle, kanal tarayarak değil, direkt kanalın numarasını basarak geçin.
- Böyle durumlarda D-Smart ve Digitürk’ün film kanallarını ve belgeselleri tavsiye ederim.
- Belgesel kanalda aslanların avını parçalaması sahnesi karşınıza çıkarsa şunu düşünün:
“Parçalayan aslan görüntüsü bile, sinirden kendinizi parçalamanızdan iyidir.”
- Eğer geç kaldınız ve siz daha kanal değiştirmeden o sesler başlamışsa, hemen kulaklarınızı kapatın, “Glluugluuuuuuu” gibi tuhaf sesler çıkararak dikkatinizi başka dağıtmaya çalışın.
- O seslere çok kızsanız da bağımlı hale gelmişseniz, sesleri kısın ve sadece görüntüyü izleyin. Sinirlenmeyi bırakın, tam aksine eğlenceli bile olabilir.

Stavrini Hanım haklı, büyük Lefter’in heykeli orada olmaz

HAYATIM boyunca Türk futbolundan üç büyük idolüm Lefter Küçükandonyadis, Can Bartu ve Metin Oktay’dı.
Büyük bir Lefter hayranı olarak söylüyorum. Eşi Stavrini Hanım sonuna kadar haklı...
Onun Büyükada’daki heykelinin yeri bir restoranın bahçesi olamaz...
Büyükada halkından rica ediyorum. Hayatı boyunca ona sahip çıkan Başkan Aziz Yıldırım’dan rica ediyorum.
Onun yaşadığı yerin adı eğer Büyükada’ysa...
Adı gibi büyükse...
Fenerbahçe büyük kulüpse...
Büyük Lefter’e güzel bir yer bulunmalıdır...

İşte sırf bu laf için o filmi seyredeceğim

VALLAHİ açık açık yazayım.
Son zamanlarda en beğendiğim Türk aktristi Nurgül Yeşilçay...
Bir kere çok güzel...
Harbi kız... Tam İzmirli hemşerim.
Son filmi ‘Gece’nin fragmanında bir laf var ki, arabesk yanıma damardan girdi.
“Biz gençliğimizi hayata sadaka olarak verdik...”
Var ya... Sırf bu laf için ‘Gece’yi seyredeceğim...

Yani Bodrum’un sosyal dokusu bozulsun öyle mi

ANTALYA Emniyet Müdürü çıkıp açık açık “Biz şehrimizde Suriyeli göçmen istemiyoruz” dedi mi?
Arkasından görevden ayrılan valisi de çıkıp, “Hükümet Suriyelilere çalışma izni veren genelge çıkardı. Bu genelge Antalya’da geçerli olmayacak” dedi mi...
Her ikisi de aynı gerekçeyi söyledi mi?
“Şehrimizin sosyal dokusu bozulur. Burası turizm şehri. Sonuçları kötü olur.”
Aynen böyle dediler...
Hükümet de genelgenin Antalya için geçerli olmaması teklifini kabul etmiş.
Antalya’yı anlıyorum. Haklı da olabilirler.
Ama öteki şehirler açısından ortaya çıkan şu durumu da yazmadan geçemeyeceğim.
AKP’li Antalya’nın sosyal dokusu bozulmasın, ama CHP’li Bodrum’un, Marmaris’in, İzmir’in, MHP’li Fethiye’nin sosyal dokusu bozulabilir...
Öyle mi...

Onların itirazı yok benim itirazım var

ANTALYA’nın Suriye genelgesi dışında tutulması kararına öteki şehirlerden hiç tepki gelmedi.
İyi haber. Demek ki onların da sosyal dokularının bozulması ile ilgili hiçbir kaygıları yokmuş...
Ama benim itirazım var.
Almanya, 50 yıl gibi bir sürede 3 milyon Türkiyeli göçmen aldı ve sorunu hâlâ çözemiyor. Türkiye, 2 yıl gibi Almanya’nın yirmi beşte biri kadar bir sürede 2 milyon göçmeni kabul etmek zorunda kaldı.
Bakın şuraya yazıyorum.
Önümüzdeki 15 yıl içinde bu sorunu çözmek için çok uğraşacağız, çok yorulacağız, çok üzüleceğiz. Bu işi başımıza açan iktidara soruyorum: “Sorunu hangi yöntemle çözeceksiniz? Entegre ederek mi, yoksa asimile ederek mi...”
Almanya’da Merkel’e asimilasyon cakası atıyordunuz...
Siz nasıl çözeceksiniz söyleyin de biz de sosyal dokumuzu bozmayacak yöntemi bilelim.