Paylaş
Türkiye Büyük Millet Meclisi açılalı bir yıl olmuş.
O günün Meclis tutanağından bir sayfa:
*
Reis (Mustafa Kemal Paşa): “Seçime başlamazdan önce müsaade ederseniz bir şey arz edeceğim: Birincisi, yüksek heyetinizin bir miktar parası vardır.
Riyaset Divanı’nda saklıdır. Eğer tensip buyurursanız, Riyaset Divanı bu para ile alınacak bir hediyeyi burada yaralılara vermeyi düşünüyor efendim.
Kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın.”
İnkılap Kitabevi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü nedeniyle çok güzel bir iş yaptı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920 ile 1938 yılları arasında yaptığı Meclis konuşmalarını kitap olarak yayınladı.
Bence “Nutuk” kadar güzel bir kitap.
*
İki şey dikkatimi çekti...
BİR: Yaralı askere alınacak hediye bile TBMM’ye sunuluyor ve oylanıyor.
İKİ: Atatürk Meclis’e hep “Efendim” diye hitap ediyor.
*
Milletin iradesinin temsil edildiği yerde o makamın asıl sahibi “millete” çok güzel bir hitap şekli değil mi...
TARİHTE GÖRDÜĞÜM EN İLGİNÇ AT ARABASI KİMİN
ŞEHRİN ortasında atlı bir araba...
Dört zebra çekiyor.
Önce şehre gelen sirkin reklam arabası sandım...
Değilmiş... 1900’lerin başında dönemin en zengin bankerlerinden biri Lord Albert Rothschild’in her gün kullandığı arabaymış.
Kendisi aynı zamanda amatör bir zoologmuş.
Bir başka önemli özelliği daha var.
Bugünkü İsrail devletinin kurulmasında önemli rol oynayan insanlardan biri.
İsrail devletinin temeli 2 Kasım 1917 günü “Balfour Deklarasyonu” denilen bir mektupla atılıyor.
Dışişleri bakanı Arthur James Balfour İngiliz hükümeti adına yazdığı bu mektubu işte bu zebralı arabası olan Lord Rotschild’e gönderiyor.
GÜNÜN 65 PLUS ÜRÜNÜ: ‘ÇİPLİ DEDE TASMASI’
Önce “good news” geldi...
Yaşasssııın diye fırladım yerimden.
*
Sonra ilk “bad news”...
Sadece 4 saat çıkma izni...
Biraz bozuldum ama tepkim yine ölçülü...
Yine de iyidir.
*
Asıl “bad news” arkasından geldi...
Araba yasak...
İşte bu felaket...
Ben ki...
30 yıldır Engin olmadan, onun kullandığı araba olmadan, sitenin kapısı dışına çıkamayan adam...
*
Tansu anında durumdan vazifeyi çıkardı:
“Mümkün değil seni site dışına salmam... Kaybolursun...”
Ama Allah’tan pratik kadın, anında çaresini buldu:
“Sana çipli bir dede tasması alacağım... Böylece fazla uzaklaşmadan, parkta gezdiririm seni...”
20 YIL OLDU
‘GLADYATÖR’Ü ÇEKMEDEN NİYE ‘DOLCE VİTA’ SEYRETMİŞ
Dün, yani 5 Mayıs, sinema tarihinin en büyük filmlerinden biri olan “Gladyatör”ün gösterime girişinin 20’nci yıldönümüydü.
Filmin yönetmeni, senaristi, oyuncuları Russell Crowe ve Joachim Phoenix o günlere ait hatıralarını anlatıyorlar.
*
Ridley Scott ve filmin senaristi işe başlamadan önce birlikte şu 4 filmi seyretmişler:
Lewis Milestone: “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” (1930)
Fellini: “Dolce Vita” (1966)
Bertolucci: “Konformist” (1970)
Roma dönemine ait seyrettiği tek film ise Fellini’nin “Satyricon”u... (1969)
*
Niye “Spartacus” ve “Kleopatra” gibi Roma dönemine ait çok önemli filmler değil de bunlar?
Ridley Scott 20 yıl sonra bunun cevabını da vermiş:
“Çünkü kokuşmuş, yozlaşmış Roma burjuvazisinin nasıl bir şey olduğunu görmek istiyordum...”
SELDA BAĞCAN’DAN SONRA GÜZEL BİR MAĞUSA LİMANI
Bu hafta streaming platformlara konulan iki yeni türkü uyarlaması çok hoşuma gitti.
Sezgin Alkan, Eda Baba: “Mağusa Limanı”. Sadece bir piyano eşliğinde, çok basit, sade bir yorum.
Bu türküyü en çok Selda Bağcan’dan severim. Ve dinlemeye doyamam.
Tabii Volkan Konak’ı da unutmam...
Türkü çok güzel ve bu modern yorumunu da çok sevdim.
Hoşuma giden ikinci türkü ise şu:
Zeynep Bakşi Karatağ: “Mecnunum Leylamı Gördüm”.
İVEDİK’İN ÇADIRI ŞAHAN’IN YÜREĞİ
INSTAGRAM’da Şahan Gökbakar’ın iyi takipçilerinden biriyim.
Çünkü öyle harika bir insan profili var ki o paylaşımlarda...
Mesela geçenlerde vicdansız bir herifin betona fırlattığı o küçücük köpek yavrusu ile ilgili öyle güzel bir paylaşım yaptı ki...
İvedik ne kadar hödük bir karakterse...
Şahan o kadar ince bir yüreğe sahip.
İvedik ne kadar sallapati bir karakterse...
Şahan o kadar derli toplu...
İvedik ne kadar sokak adamıysa...
Şahan o kadar ev insanı...
EBRULİ’DE ŞU CÜMLEYİ HER DUYDUĞUMDA
TÜRK protest müziğinin en güzel şarkılarından biri Ezginin Günlüğü’nün “Ebruli” şarkısıdır. Şarkıda bir cümle var ki, 1996’da çıktığında bitmiştim o cümleye... Gripin geçen hafta “Ebruli”nin rock bir versiyonunu çıkardı. Çok sevdim.
Ve o cümle yine geldi ta şurama oturdu:
“Adamım bu küçük işlere ben bakarım...”
Ölüyorum işte bu cümleye...
KORONA GÜNLERİ İÇİN EBRULİ SÖZLER
EBRULİ şarkısından dizeler:
“Uyanır gece yarısı, yoktan sevda yaparım
Adamım bu küçük işlere ben bakarım, yanarım.”
*
“Dilsizler bana danışır, kelebeklerin aklı benim
Gemilerde her gece ben çok uzaklardan dönerim
Çağırırlar küçük adımı, karafakiden ben akarım
Adamım bu küçük işlere ben bakarım, yanarım”
*
“Benim adım Ebruli, biraz gerçek biraz rüya
Yalanımı sevsinler, aşksız dönmüyor dünya”
*
“Kalbim sevda kuyusu, her gün yoldan çıkarım
Adamım bu küçük işlere ben bakarım, yanarım”.
*
Beste: Nadir Göktürk
Söz: Hüsnü Arkan
Paylaş