Paylaş
Digiplus ‘Çernobil’ dizisinin beşinci ve son bölümünü yayına soktu...
Merak etmeyin, dizinin sonunu anlatmayacağım...
*
Sadece şunu söyleyeceğim...
Dizi muhteşemdi...
Sonu da muhteşem bitti...
Hayatım boyunca çok az film beni bu kadar derinden etkiledi...
*
Dizinin son bölümü, 1987 yılında Çernobil felaketinin sorumlularının yargılandığı mahkemeyi anlatıyor.
İşte bu bölümde “devletleşmiş bir ideoloji ve parti” ile “bireyselleşmiş vatandaş” arasındaki tarihi mücadeleyi seyrediyoruz.
Başka bir deyişle, popülist liderlerin şahsi yalanlarını devlet gerçeği haline getirme çabası ile bireyselleşmiş vatandaşın o “devlet gerçeklerinin”, aslında gerçek birer “devlet yalanı” olduğunu ortaya çıkarmasının savaşı...
*
Ve bunu dizinin sondan bir önceki sahnesinde, KGB başkanı ile Prof. Legasov arasındaki diyalogda görüyoruz.
Devleti ve partisinin yalanlarını korumaya ant içmiş acımasız bir istihbaratçı...
Ve karşısında vatandaşını ve gerçeği korumaya çalışma andı içmiş bir bilim insanı...
*
İşte o sahnede Sovyet devletinin acımasız KGB şefi “Sen artık bitmiş bir insansın. Sadece ölmekte olan, kendini unutmuş bir adamsın. Ama başına gelecekleri görecek kadar da yaşayacaksın” diyor...
Mahkemede gerçekleri anlatan Prof. Legasov ise şunu söylüyor:
“Adil bir dünyada yalanlarım için vurulurdum.
Ama gerçek için vurulmazdım...”
*
Bundan sonrası ise partileşmiş devletten ibaret olan Sovyet rejimi içinde yaşarken hiçliğe mahkûm edilmektir...
Artık kimseyle görüşmesine izin verilmeyecektir.
O nedenle son konuşmasını kendiyle yapar...
‘VİCHNAYA PAMYAT’ VEYA YALANCI DEVLET ADAMINA VE İSTİHBARATÇIYA SON SORU
PROF. Legasov iki KGB görevlisinin arasında, yalnızlık sürgününe gönderilirken kendiyle şu konuşmayı yapar:
*
“Bilim insanı olmak saf olmaktır.
Gerçeği aramaya öyle odaklanıyoruz ki, aslında onu bulmamızı çok az insanın istediğini bile fark edemiyoruz.
Ama gerçek her zaman orada...
Onu görsek de görmesek de, görmeyi tercih etsek de etmesek de orada...
Gerçek, ihtiyaçlarımızı ya da isteklerimizi önemsemez...
Hükümetlerimizi, ideolojilerimizi, dinlerimizi iplemez...
Gerçek, sürekli pusuda bekler...
Ve sonunda Çernobil’in hediyesi olarak karşımıza gelir...”
*
Legasov’un iç sesi bize bunları anlatır...
Arkasından da bugüne kadar hiçbir yalancı devlet adamının, despotun sormadığı, sormaya cesaret edemediği...
Veya sormayı akıl edemediği şu soruyu sorar:
“Bir zamanlar gerçeğin bedelinden korkardım...
Şimdiyse sadece soruyorum:
Yalanların bedeli nedir?”
*
Bu sorunun cevabı, dizinin son bölümünün adında veriliyor.
Bölümünün başlığı şu:
“Vichnaya Pamyat”...
Rusça’da “Sonsuz Hafıza” anlamına geliyor...
*
Kişiler için yalanın bedelini bilmiyoruz... Ama partileşmiş otoriter devletlerin yalanlarının bedeli nedir biliyoruz...
Yalanlar, hukuksuzluk ve vicdansızlık üzerine kurulu “partileşmiş devletlerin” birincisi Hitler’le birlikte 1945’te yıkıldı...
Aynı özelliklere sahip komünist parti devletler ise bu mahkemeden 2 yıl sonra 1989’da Berlin’de yıkılan duvarın altında kaldı.
Son komünist devletin son lideri Gorbaçov 1991 yılında şunu itiraf etti:
“Sovyetler Birliği devletini asıl yıkan Çernobil kazasıydı...”
Tabii ki asıl demek istediği Çernobil devlet yalanlarıydı...
PROFESÖR LEGASOV BİR GÜN ÖNCE ASILI BULUNDU
VALERİ Alekseyeviç Legasov...
Yani dizideki Prof. Legasov, onu intiharına götüren arabada sorduğu bu sorunun cevabını ne yazık ki öğrenemedi...
O mahkemelerde kazada Sovyet teknolojisinin eksikliğini ortaya çıkardıktan bir yıl sonra, 27 Nisan 1988’de ofisinde asılı bulundu...
*
Yanı başında tabancası vardı ama nedense ormancıların kullandığı özel bir iple asılı bulundu...
51 yaşındaydı...
*
Bir gün sonra devletin resmi raporuna karşı kendi Çernobil raporunu açıklayacaktı...
Bunları bir ses kayıt cihazına okumuştu.
Ama bazı bölümleri silinmişti...
*
Prof. Legasov, Çernobil Komisyonu Başkanı olarak felaketin sonuçlarının en aza indirilmesi için çok fedakârca çalışmalar yaptı.
Sovyet devletinin, olayı küçümsemek amacıyla Pripyat şehrinin boşaltılmasına karşı çıkmasına direndi ve şehri boşalttırarak binlerce insanın hayatını kurtardı.
Onun ortaya çıkardığı gerçekler nedeniyle Çernobil santralının üzerine 2 milyon dolarlık bir koruma kalkanı inşa edildi.
Sovyetler Birliği’ndeki öteki 11 nükleer santralın teknolojisini iyileştirmek için adımlar atıldı.
*
Ölümünden 8 yıl sonra, 20 Eylül 1996’da Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Çernobil felaketi sırasında gösterdiği “cesaret ve fedakârlıklar” dolayısıyla ona “Rusya Federasyonu Kahramanlık Ödülü”nü verdi.
*
Gerçekleri söylemenin bedelini yalnızlaştırılarak, susturularak, unutturularak ödedi...
Mükâfatını ise ne yazık ki ölümünden sonra alabildi...
*
En büyük mükâfatı ise...
Partileşmiş devlet yalanlarının ortaya çıkarılması oldu.
Yalan, despot liderlerin ve onların partileşmiş devletlerinin silahı haline geldiğinde, insanlığın başına en büyük felaketler geliyor...
Çernobil kahramanı işte bize bunu öğretti...
*
Valeri Alekseyeviç Legasov bugün Moskova’daki Novodevichy mezarlığında yatıyor...
Ve ben Moskova’ya ilk gidişimde onun mezarına gidip, bir demet çiçek bırakacağım...
Kazadan sonra Çernobil Santralı’na ilk giren gazetecilerden biri olarak ben de ona borçluyum...
Paylaş