Paylaş
Önceki akşam Zürih'in ünlü Grand Dolder Oteli'nin balo salonunda ilginç bir yemekteyim. Grand Dolder benim hayatıma rahmetli Turgut Özal'la birlikte girdi. Çünkü ünlü Davos toplantılarına her gidişimizde, bu otelde bir gece geçirirdik.
Otel 1899 yılında bir termal konaklama yeri olarak düşünülmüş.
Anlayacağınız Orta Avrupa burjuvazisinin bütün taleplerini karşılayacak biçimde tasarlanmış.
Dünya gazeteler Birliği'nin yıllık toplantısının açılış yemeği veriliyor.
Yemeğin İsviçreli ev sahibi esprili bir konuşma yapıyor.
Bu yemekte sunulacak şaraplar için gayri resmi bir komite oluşturmuşlar.
Beyaz şarap konusunda fazla sorun çıkmamış. Ancak kırmızı şarap konusunda oldukça çetin tartışmalar yaşanmış.
Ev sahibimiz, ‘‘Bu tartışma İsviçre basınına kadar yansıdı’’ diyor.
İşin şaka tarafı bir yana bırakılırsa, uluslararası basın camiasının çok önemli toplantılarından birini izliyoruz.
PATRONLUK KONSEYİ
Dünya Gazeteler Birliği, dünyanın önde gelen bütün medya kuruluşlarının en üst düzey ‘‘Patronluk Konseyi’’.
Bu birliğin yönetim kurulu üyelerinden birisi de, Doğan Medya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan.
Aydın Doğan, yönetim kurulunun öğlenden sonraki toplantısında önemli bir konuşma yapıyor.
HAPİSTEKİ GAZETECİLER
Konuşmanın nedeni, Türkiye'de cezaevlerinde bulunan gazeteciler.
Bunların bir bölümünü açıklamak mümkün.
Çünkü gazetecilik adı altında terör olaylarına direkt olarak karışmışlar.
Ama Oral Çalışlar ve Ragıp Duran gibi bir başka bölümü var ki, bunu kimseye izah etmek mümkün değil.
Nitekim Türkiye Yayıncılar Birliği, bu toplantıya sunduğu raporda, her şeyi çok iyi açıkladıktan sonra 12 kişilik bir gazeteci listesi vererek, bunların gerçek gazeteciler olarak hapiste bulunduğunu kabul ediyor.
Hatta verdiği yazılı metinde şöyle bir ifadeyi kullanmaktan da kaçınmıyor:
‘‘Bu rakama ilaveten halen tartışılan 28 kişinin dosyalarını da ciddiyetle inceliyoruz. Hiçbir şeyi saklamak gibi niyetimiz yoktur. Basın ve ifade özgürlüğüne bağlı bulunduğumuz uluslararası kuruluşlar kadar güveniyoruz. En doğru ve ilk sonuçları size bildireceğiz. Tek dileğimiz gerçek rakamların dikkate alınmasıdır.’’
Kısaca Türkiye Yayıncılar Birliği, hiçbir şeyi saklamadan son derece samimi bir raporu, Dünya Gazeteler Birliği'nin dosyalarına sokuyor.
Buna rağmen birliğin Zürih'teki yönetim birliği toplantısında, Başkan bu konuyu açıyor. Ve Aydın Doğan'a bu konuda söyleyecek bir şeyinin bulunup bulunmadığını soruyor.
DOĞAN'IN KONUŞMASI
Aydın Doğan, kısa ve özlü bir konuşma yapıyor. Konuşmasında Türkiye'de gazetecilikten gelme bir başbakanın hükümette bulunduğunu belirterek, şunları söylüyor:
‘‘En çok eleştirilen konulardan bir tanesi Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ndeki askeri üyelerin durumu. Türkiye Büyük Millet Meclisi önümüzdeki günlerde bir Anayasa değişikliği yaparak, askeri yargıçlar yerine sivil yargıçların atanmasını sağlayacak.’’
Buraya gelmeden önce Doğan Medya Grubu'nda çok önemli bir karar almıştık.
Türkiye'de bir medya grubu ilk defa kendi kendini denetleyecek bir mekanizma oluşturuyor.
ULUSLARARASI STANDART
Grubun önde gelen gazetecilerinden oluşan bir grup, yayıncılıkta uluslararası etik değerlerin uygulanmasını sağlamak üzere harekete geçiyor.
Bundan 24 saat önce de, CNN ile bir işbirliği anlaşması imzaladık.
Doğan Medya Grubu bu girişimleriyle, Türk yayıncılık hayatına uluslararası standartları getirmeyi amaçlıyor.
Amacımız ne?
Amacımız, globalleşen bir dünyada Türk yayıncılığını da, uluslararası standartlara ve ölçülere getirmek.
Yani amacımız Türkiye'yi dünyanın A Takımı denilen ülkeler ligine sokmak.
Bu, bizim açımızdan riskli bir iş. Çünkü alaturka gazetecilik yapmak bazılarımızın işine gelebilir. Bazılarımıza daha kolay gelebilir.
Ama bizim amacımız kolayı değil, uluslararası standartları seçmek.
Paylaş