Paylaş
“Tarih coğrafi sınırlara isyan ediyordu ve biz bu (100 yıllık) parantezi kapatacağız.”
* * *
Bir cümle altında ise şunu söylüyordu:
“Biz geçmişte bu parantezi devletler üzerinden kapatmaya çalışıyorduk. Ama o devlet yapıları buna uygun değildi. Şimdi halklar arasındaki ilişkiler üzerinden aynısını yapmaya çalışıyoruz.”
* * *
Suriye’de, Esad’a karşı ayaklanan Sünni nüfusa destek verme, Mısır’da Sisi yönetimine savaş açma kararının altında işte bu gerekçe vardı.
Sünni Arap dünyasında bir “ümmet ‘Kızıl Elma’sı hayali”.
“Millet” kavramını silip yerine “ümmet” kavramını koymak.
* * *
Bugün, doğu sınırlarımızda fiili durum şudur:
Ortodoks Rusya ve Ermenistan.
Şii İran.
İslamcılıktan çok uzak Kürtler.
Bölünmüş bir Suriye.
* * *
Suriye’deki durum ise şöyle:
İslamcılıkla ilgisi olmayan Kürtler.
İslamcılıkla ilgisi olamayan Alevi ve Hıristiyan Suriyeliler...
Ve bir avuç Sünni Azez...
* * *
Yani “ümmet ‘Kızıl Elma’sı” için yola çıkan Türkiye’nin kendi dışındaki Sünni dünyayla tek ilişkisi, bir “Azez cebidir”.
* * *
Bunun anlamı da şudur:
Yüzyıllık Cumhuriyet parantezi kapanmamış, tam aksine yeniden açılmış...
Buna karşılık “10 yıllık ümmet ‘Kızıl Elma’sı parantezi” bir daha kolay açılmamak üzere kapanmıştır.
* * *
İşte o yüzden diyorum.
Türkiye er veya geç, “Cumhuriyet’in fabrika ayarlarına” dönecektir.
* * *
Birinci Dünya Savaşı, Enver Paşa’nın “Türk ‘Kızıl Elma’sı” hayalini söndürdü.
Suriye savaşı da AKP’nin “ümmet ‘Kızıl Elma’sı” hayalini bitirdi.
* * *
Misak-ı Milli’ye ve Avrupa Birliği’ne dönme zamanıdır.
Bu sınırlar içinde bir “Birlikte yaşama ‘Kızıl Elma’sı hayali”, hepimizin tek ülküsü haline gelmelidir.
Kızıl Elma
VİKİPEDİ’deki tarifi şöyle:
“Kızıl Elma: Türk mitolojisinde Türkler ve özellikle Oğuz Türkleri için üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan ülküler veya düşlerdir. Türk devletleri için bir hedefin veya amacın simgesidir.”
Tarihçi Stefanos Yerasimos, bu kavramın Türklere Bizans’tan geçtiğini yazmıştı.
İşte bu taziye çadırı bizi sizden koparır
ANKARA’da 28 insanımızı katleden kalleş bombayı patlatan adamın taziye çadırına giden HDP’lilere sesleniyorum.
Bak kardeşim, işte bunu ne bana, ne başkasına, ne bu ülkenin kendine insan diyebilen herhangi bir ferdine anlatabilirsin.
Dağda çatışmada ölen PKK’lının taziyesine gitmeyi bile anlarım da, bu var ya...
Kusura bakma, bunu ne anlarım, ne anlamaya çalışırım, ne kabul ederim, ne de “Bana ne” derim.
O bomba alçak bir bombadır. O eylem kalleş bir katliamdır. O saldırı insanlık dışı bir vahşettir.
İşte bu taziye var ya, hâlâ birlikte yaşama hayalleri kuran bizleri bile sizden koparır.
Bu katliamı yapan kişi veya kişiler hakkında, haykıracağımız tek kelime şudur:
Lanet...
ARDA DERSLERİ
Soframda beş vakit namaz kılan da, şarap içen de oturur
HÜRRİYET Pazar’da Ayşe Arman’ın Arda Turan’la yaptığı harika mülakat çevremde çok konuşuldu.
Ben de bu mülakat sayesinde genç bir insandan harika dersler çıkardım:
HADDİNİ BİL KURALI: “30 metreden kaleye şut atmam. Çünkü iyi şut atamadığımı biliyorum. Hiçbir zaman rakibimin sağından atıp solundan geçmeye çalışmam. Çünkü süratime o kadar güvenmiyorum.
SOFRAYA OTURMA KANUNU: “Benim evime beş vakit namaz kılan da geliyor, ateist olan da, sabah akşam şarap içen de.”
İBADET VE GÜNAH KANUNU: “İbadetimi de, sevaplarımı da, günahlarımı da kimse bilmez. Şu söze inanırım: Günahından haberimiz olabilir ama tövbesinden var mı...”
BECHKAM GİBİ OL KANUNU: “En iyi giyinen futbolcu Beckham mı bakarım. Evet aynı giyinemem belki, fiziksel farklılıklarımız da var ama ona yakın giyinirim. Taklit etme ama örnek al.”
KALKMIŞ POPO KANUNU: “Poposu kalktı diyenler var mı? Olmaz mı... Herhalde vardır. Biraz kalkmıştır da. Normaldir.”
O tişörtü ben de alacağım
AMAN Allah’ım ne güzel bir şeymiş bu...
Bir futbolcunun çıkıp hakeme kırmızı kart göstermesi...
Bir yönetilenin, maçı keyfi yönetene “One minute” demesi...
Hep ezilen birinin hep ezen birine dur demesi...
* * *
Sembolik de olsa hepimizin hoşuna gitti...
* * *
Trabzonspor bunu tişört yapacakmış.
Fenerbahçeliyim.
Ama bu tişörtü ilk alacaklardan biri ben olacağım.
Sırf, “Nihayet be yahu” diyebilmek için...
* * *
Bu ülkede her vatandaşın cebinde, bir gün çıkarılmayı bekleyen bir kırmızı kart vardır.
Bekler bazı kırmızı kartlar bazı günleri...
* * *
Sonunda o gün geldi...
Bu ülkede bir sporcu çıkıp, futboldaki bu rezalete kırmızı kart gösterdi ya...
* * *
Öyleyse dans....
Paylaş