Paylaş
Bugün “gastronomi” diye bir şey varsa kurucusu oydu...
Şeflik kelimesini dünyanın lügatine sokan şef olarak bilinen Paul Bocuse geçen hafta 92 yaşında öldü.
*
Hak edilmiş bir megalomanisi vardı.
Sağlığı iyiyken, her akşam o uzun şef şapkası ile bütün masalara gider, müşterileri ile fotoğraf çektirirdi.
*
En bilinen bir özelliği de “poligam” oluşuydu.
Üç karısı vardı. Birincisi ile 1946 yılında evlenmişti...
2006 yılında Liberation gazetesine verdiği mülakatta şöyle demişti:
“Üç Michelin yıldızım var. Üç de eşim... Ama bu üç kadına sadık kaldığım yılları sayarsanız, benim 135 yıllık bir evlilik hayatım olduğu sonucuna varırsınız...”
Demek istiyordu ki, evet benim 3 karım var. Ama bütün hayatım boyunca bu 3 kadına sadık kaldım.
Sıradan çapkın bir erkeğin hayatına kaç kadının girdiğini dikkate alırsanız, benim aslında karılarına çok sadık bir erkek olduğum sonucuna varırsınız...
*
Bana ateş etmeyin... Gastronomi tarihinin geçen hafta ölen en büyük şefinin hayat felsefesinden bir paragrafı aktardım.
*
Onun için yemeğin felsefesini yapan adam deniyordu...
Yani adamın yemeğini yiyip hayat felsefesini hiç dinlememek ayıp olmaz mıydı...
ARZUM’LA MEHMET ARTIK BU YÜKÜ TAŞIMAK İSTEMİYORLAR
PAZAR günü Posta’da Alev Gürsoy Cimin, Mehmet Aslantuğ’a sormuyor, şu yargısını tebliğ ediyor:
“İlişkilerin günden güne sakilleştiği böylesi bir çağda hâlâ aşkın, sevginin ve sadakatin varlığını kanıtlayacak bir evliliğe sizinle tanıklık ediyoruz...”
Mehmet Aslantuğ da ona cevap vermiyor, tepkisini dile getiriyor:
“Yapmayın n’olur... Bu anlam yüklemelerden, tanımlamalardan çok yorgunuz...”
Epey uzun süredir evli bir erkek olarak, bu tepkiyi o kadar iyi anlıyorum ki...
Evliliği sadakat ve birlikte kalmaktan ibaret ahlaki bir cendereye sokmak ve bunu ağır bir yük gibi iki insanın üzerine yüklemek...
Oysa iyi evliliğin birden çok tarifi, birden çok yaşama biçimi ve tarzı var... Ve bunu başaranlar da...
VAY CANINA TAM YİRMİ YIL GEÇMİŞ
AYNA grubunun o harika şarkısı “Gittiğin Yağmurla Gel”in üzerinden 20 yıl geçmiş... Grup, en iyi şarkılarını “20’nci Yıl” adı altında yeniden yayınladı. Bu hafta benim için “Gittiğin Yağmurla Gel” haftası olacak...
“Geldiğin vapurla hasretim söner
Geldiğin yağmurla yangınım söner...”
Ne güzel bir şarkı bu ya.
TEBRİKLER CEVAHİR
- İSTANBUL Cevahir Alışveriş Merkezi sömestr tatilinde çocuklar için “Sokak hayvanlarına kulübe atölyesi” açmış...
Ne güzel bir girişim...
Kutlarım bütün yöneticilerini...
AMY WİNEHOUSE ÖZLEYENLERE
- Angelina Jordan: “Back to Black.” Yeni bir versiyon. Çok fazla yorumlamadan, eğip bükmeden güzel bir yorum getirmiş. Spotify Top 100 listeme koydum... Keyifle dinliyorum.
PAZAR SEVİŞGENLİĞİNDEN ‘AŞK ÜŞENGEÇLİĞİ’NE Mİ
BU bir tesadüf olamaz...
Aşağı yukarı aynı hafta, hatta aynı gün 3 ayrı insan benzer şeyler söyledi.
- Önce Teoman’ın şarkısı geldi...
Yeni çıkan albümündeki şarkının sözleri:
“Aşk bitti... Artık yok
Ama zamanla alıştım...”
Teoman 51 yaşında...
- Sonra geçen pazar Posta gazetesinde Hülya Avşar’ın sözleri...
“İç huzurumu ve düzenimi bozmak istemiyorum. Yeni bir aşk için çok üşeniyorum. Tam adım atacak gibi oluyorum, sonra vazgeçiyorum.”
Hülya Avşar 54 yaşında...
- Yine aynı gün Hürriyet Kelebek’te Cengiz Semercioğlu’na verdiği mülakatta Nebahat Çehre, “Bu aralar aradığınız birini bulamıyorsunuz herhalde” sorusuna şu cevabı verdi:
“30 sene olacak neredeyse... Belli bir yaştan sonra dezavantajlı bir hayat başlıyor. Yaşınıza uygun, bekâr ve çevrenize rahatlıkla sokacağınız bir olması lazım...”
Nebahat Çehre 73 yaşında....
1990’lar ve 2000’lerin ilk yarısı, Metin Üstündağ’ın deyişi ile “Pazar sevişgenleri” yıllarıydı...
Ben mi yanılıyorum...
Yoksa bütün dünyada “aşk ve sevişme üşengeçliği” yılları mı başladı...
Tabii bu arada benim yaşım da 70....
SİZİN ÇEVRENİZDEKİ İNSANLAR DA ARTIK BÖYLE Mİ
MİRGÜN Cabas’ın pazar günkü “Cumhuriyet Pa7ar” ekindeki yazısı şu paragrafla başlıyor:
“Etrafımda bir sürü ‘dengesiz’ tip var. Çoğunu çok seviyorum. Ama dengesizler işte... Hırsla boşvermişlik arasında, ajitasyonla uyuşukluk arasında, mücadele coşkusuyla kabuğuna çekilmişlik arasında gidip geliyorlar...”
Vallahi tam beni tarif etmiş...
Son zamanlarda ben de, çevrem de aynen böyle...
BU FOTOĞRAF SİZE NEYİ HATIRLATIYOR
PAZAR günü Hürriyet Kelebek’te Cengiz Semercioğlu’nun Nebahat Çehre ile yaptığı
mülakatı çok sevdim.
Bir de bu fotoğrafı...
O kadar içimi açtı ki...
Kendimi bir anda enginar zamanı Urla’da...
Ne bileyim ilkbaharda Toskana güneşi altında, Fransa’nın güneyinde bir yerde hissettim...
Bana bir de İzmir’in süslü bisikletli kadınlar gününü hatırlattı...
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş