Türkiye’den dünyaya giden en güzel fotoğraf
HER şey geçer...
Bugünün doğru diye anlatılanları, yarının büyük yalanlarına dönüşebilir...
Hakikatler bir gün mutlaka...
Mutlaka ortaya çıkar...
Sonra geriye yaşanılan acıları, yapılan yanlışlıkları, zulümleri unutturan fotoğraflar kalır...
*
Bu fotoğraf önceki gece yarısından sonra Silivri Cezaevi’nin önünde çekildi ve Fransız ajansı AFP bütün dünyaya geçti.
Gazeteci arkadaşımız Kadri Gürsel’in aylardır haksız yere yatırıldığı hapishaneden çıkışında karısına sarılışını gösteren fotoğraftır bu...
Yasin Akgül/AFP
Tabii karısının da ona sarılışını...
*
Son yıllarda Türkiye’den dünyaya giden ilk güzel fotoğraftır bu...
Ortadoğu denilen şu makûs talihimizi kırabileceğimizi gösteren bir fotoğraf.
Mutluluğu paylaşan
askerimiz de bu kareyi daha unutulmaz hale getirmektedir.
*
Umut vardır bu fotoğrafta...
“Elbet... Bir gün mutlaka” cümlesini tamamlayan bir şeyler vardır...
*
Bu ülkeye bir gün mutlaka adalet, demokrasi, mutluluk, kardeşlik gelecek diyen bir şeyler söylemektedir hepimize...
İki yakamızın tekrar bir araya gelebileceği umudunu da vermektedir.
*
Ve ben bu fotoğrafa bakarak hem Kadri’ye “Hoş geldin” diyeceğim...
Hem de içeride kalan bütün öteki gazetecilere, suçsuz yere yatan başkalarına da “Allah kurtarsın” diyeceğim...
*
Bir de “Bugün adalet kurtarsın diyemiyorum ama, bir gün mutlaka onu da diyeceğim...”
*
İşte bir de bunu diyeceğim...
62 YILDIR UNUTULMADI
İKİNCİ Dünya Savaşı’nın bitişini simgeleyen en önemli fotoğraflardan biri bu.
Kinin, nefretin, savaşın, düşmanlıkların bittiği, artık bunun yerini barışın ve sevginin alması gerektiğini daha güzel ne anlatabilir ki.
Fotoğraftaki kadın geçen yıl öldü.
Ama bu an, dünyanın hafızasından hiç silinmedi.
Bu sevgi fotoğrafları çoğaldıkça, yaşadığımız dünya da daha güzel olacak.
KIZLAR NETFLİX’TEKİ BU FİLMİ SEYREDİN
KIZLAR... Sen Gülben... Seren, Yeşim sen de...
*
Hemen bu akşam, Netflix’e girin, orada Beatles üyesi George Harrison’ın hayatını anlatan “Fani Dünyaya Karşı” adlı belgeseli izleyin.
Yemin ediyorum size çok iyi gelecek, öfkeniz azalacak, geçmişi unutacaksınız.
*
Özellikle şu sahneler...
Biliyorsunuz George Harrison ile ünlü gitarist ve solist Eric Clapton çok iyi arkadaştı.
Ancak Eric Clapton arkadaşının karısı Pattie Boyd’a âşık olur.
Ve sonunda gider bunu George Harrison’a söyler.
Şöyle der:
“Aramızda böyle bir şey var, ama sen bırak dersen, bırakır giderim...”
George Harrison, “Böyle bir şey varsa devam edin...” diye cevap verir.
*
Ama bu arada şöyle bir şey de olur.
Eric Clapton ve Pattie Boyd ilk defa seviştikleri akşam bir partiye giderler.
Sonradan o partiye George Harrison da gelir. İkisini görünce, “Ne oluyor burada” diye sorar ve eşine “Benimle mi geliyorsun, Eric’le mi kalıyorsun?” der...
Pattie Boyd, “Tabii ki seninle geliyorum” der...
*
Ama daha sonraki günlerde tamamen Clapton’a gider.
*
George Harrison, kanser olup hayatının son yıllarına geldiğinde bir gün ona Eric Clapton’a hâlâ kızgın olup olmadığı sorulur.
“Yok, geçti o günler” der ve cümlesini tamamlar:
“Yine çok iyi dostuz...”
*
George Harrison işte o günlerde en harika şarkılarından birini yaptı:
“All things must pass”. Her şey geçip gitmeli...
*
Yani kızlar yaşadığınız şeyler sadece size ait değil...
Olaylar geride kalınca bunlara artık “Hayatın şeyleri” deniyor.
*
Siz de öyle deyin ve geçmişe takılmayıp hayata devam edin...
ÇAVUŞOĞLU SİZCE ŞUNU DA DER Mİ
DIŞİŞLERI Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Almanya hükümetine seslenmiş:
“Seçim bitti, karşılıklı elleri uzatıp ilişkileri düzeltelim...”
Merak ediyorum Erbil’e de şunu diyecek mi:
“Referandum bitti, şimdi karşılıklı elleri uzatıp şu ticareti, ilişkileri düzeltelim...”
Der mi...
Gerçekçi adamdır... Der vallahi...
JÖLELİ’NİN YERİNDE OLSAM KENDİMİ ŞÖYLE SAVUNURUM
ADI “Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı” ya...
Cumhurbaşkanı’na şöyle bir görüş bildirirdim.
- “Biz bu referanduma karşı çıkalım ama Amerika kadar karşı çıkalım. Öyle savaş çığlıkları, sınır kapatma tehditleri falan yapmayalım. Bırakalım en yüksek sesten bağıran İran olsun, Irak merkezi hükümeti olsun.
- Adam nasılsa hemen bağımsızlık ilan etmeyecek. Zaten ekonomisi, dışa açılan kapıları, vanaları bizim tarafımızda.
Bırakalım Türkiye’ye daha da yakınlaşsınlar, ticaretleri daha da artsın.
- Neticede adı ister Kuzey Irak olsun, ister Kürdistan, nasılsa orası yüzü tamamen bize çevrili bir yer olur.
- İşte o zaman benim 3 yıl önce söylediğim kehanet gerçek olur.
Yani bu referandum, gerçekte Türkiye’ye katılma anlamına gelir...”
Eğer aşırı jöle akla ziyan değilse....
Tek kurtuluşu bu yorum...
AĞLAYARAK SEYRETTİĞİM MUSTAFA KOÇ ÖDÜL TÖRENİ
BAŞTA Caroline Koç olmak üzere bütün Koç Ailesi’ni kutlarım.Mustafa Koç’u anmak için bu kadar güzel bir ödül konulamazdı..
Bu kadar güzel iki sporcu seçilemezdi...
Bu kadar zarif ve bu kadar etkileyici bir ödül töreni yapılamazdı...
Sadece benim değil, tören sırasında yakınımda bulunan herkesin görüşü buydu...
ÖDÜL TÖRENİNDE SEVDİKLERİM
- Ödül, olimpiyat ve dünya şampiyonu milli sporcumuz Taha Akgül ile paralimpik oyunları ve dünya şampiyonu sporcumuz Gizem Girişmen’e verildi.
Her iki ödül de tam yerini bulmuştu.
- Ödül alan iki milli sporcumuzun da yaptığı konuşmalar harikaydı.
Çok düzgün bir Türkçe, samimiyet, alçakgönüllülük, sosyal sorumlulukların tam bilincinde ve çok saygılı iki konuşmaydı. İkisi de ayakta alkışlandı.
- Koç Ailesi, UEFA Şampiyonlar Ligi Marşı’nın bestecisi olan Tony Britten’a bu ödül için Mustafa V. Koç Spor Ödülü için özel bir müzik besteletmiş.
Parçayı bizzat Britten’ın yönettiği orkestra çaldı.
Çok beğendim ve kolayca akılda kalan bir parça olmuş.
- Törende, Dünya Atletizm Federasyonları Başkanı Lord Sebastian Coe’nun yaptığı konuşma çok iyiydi.
