Tınkerbell'in tozları altında uçmak

ALTI gün, Disney’in çocuk hayalleri dünyasında dolaştıktan sonra bu gece evime dönüyorum.

Haberin Devamı

Tuhaf bir yolculuk yapacağım.
Kendi kendime şu soruyu soracağım:
“Ben şanslı bir yıldızın altında mı doğdum?”
İnsan daha uçağa binmeden, yolculuk boyunca neler düşüneceğini bilebilir mi?
Böyle bir gecede uçarsanız, düşünebilirsiniz...
Çünkü bütün gece harikulade bir “yıldız duşu” alacağım...

* * *

Her yıl ağustos ayında başlayan meteor duşu, bu gece zirvesine ulaşıyor.
Yani ben gece yarısı ülkeme doğru uçarken, uçağımın üzerine dakikada
70 meteor yağacak...
Biliyorum, meteor yağmuru altında uçmak korkutucu bir şey değil mi diye soracaksınız.
Hayır bunlar iyi göktaşı...
Perseid...
Adını Perseus takımyıldızından alıyor.
O da, altın yağmuru altında doğan Yunan kahramanıyla ilgili mitolojiden geliyor.
Perseus, gökyüzünün üçte birine kadar yayılabilen ateş topları üretiyor.
Parlaklıklarını, süratlerinden alıyorlar.
Saatte 215 bin kilometre hızla hareket ediyorlar.
O nedenle gece yarısı pırıl pırıl parlıyorlar.
Tam bir yıldız kayması yani...

* * *

Meteor deyince aklınıza göktaşları geliyor...
Aslında bunlara meteor demek doğru mu bilmiyorum...
Başımıza yağacak olan şeyler, toz zerrecikleri...
Boyları küçük... Yarım santim kadar.
Ve o hızla üst atmosfere girdikleri anda yanıyorlar.
‘Perseid’leri işte bu yüzden çok seviyorum.
Çünkü, Peter Pan’ın harika kız kahramanı Tinkerbell’in, uçarken arkasında bıraktığı tozlara benziyorlar..
Perilerin sihirli değneklerinin ucundaki tozlar gibi...
Altı gündür içinde dolaştığım çocukluk hayallerimden evime işte böyle uçacağım...
Başımın üzerinden Tinkerbell’in mutluluk tozları ile...
‘Perseid’leri, Swift-Tuttle adlı bir komete borçluyuz.
Bu komet dünyanın en büyük gezginlerinden biri.
Her 133 yılda bir güneşin etrafını dolaşıyor.
Her gezgin gibi onların da üstleri başları toz içinde.
Kometler aslında, kirli ateş topları.
Her eve dönüşte, gerilerinde bir toz yığını bırakıyorlar.
Tinkerbell’in arkasında bıraktığı ‘Perseid’ler işte bu büyük gezginin tozlarından doğan zümrüdüankalar...
Ve ben bu gece, bu harika tozların altında hayaller kurarak uçacağım...

* * *

Haberin Devamı

Astrologlar, yıldız yağmurunun, en güzel gece yarısı saat 1’den sonra görülebileceğini söylüyorlar.
Şehirlerin ışığından kaçıp, karanlık bir yerden baktığınızda belki siz de Tinkerbell’in harika tozlarını görebilirsiniz.
Görürseniz benim gibi yapın...
Üç dilekte bulunun...
Biri mutlaka ülkeniz için olsun...
Bu nefret, bu kin, bu bitip tükenmek bilmeyen hesaplaşma ihtirasının, yorgun meteorlar gibi, vicdanlarımızın üst atmosferine çarpıp, yok olup gitmesini dileyin.
İkisi kendiniz için olsun...
Sevdikleriniz için...
Müsrif olmayın, hakkınızı sevmedikleriniz, kızdıklarınız, öfkelendikleriniz için harcamayın.
Bırakın kötüler, kötülükleriyle kalsınlar...
Sabah kahvenizin şekeri Tinkerbell’in serptiği mutluluk
tozları olsun...

* * *

Haberin Devamı

Bu gece uçarken kendi kendime bir kere daha soracağım...
“Ben şanslı bir yıldızın altında mı doğdum...”
Evet...
Allah bana bu gökyüzünün altında, bu fani hayatta yaşanabilecek bütün güzellikleri verdi...
Gök tozları üzerime serpilirken, Allah’a yine şükredeceğim...
Üç dilekte bulunacağım...
Biri ülkem için olacak...
Biri sevdiklerim için...
Öteki de mutlu sabah kahvelerim için...

* * *

Şanslı bir yıldız altında doğmuş olsam da, bu gece o kadar şanslı değilim.
Uçakta koridor yanında oturacağım ve pencereden gökyüzüne bakamayacağım...
Bakamayınca da, “İçime çektiğim gökyüzü değil, sadece hava” olacak...
Ama hayallerim o kadar büyük ki, kendi kendime bir gökyüzü yaratabilirim...
Ve o sonsuz gökyüzünü içime çekerim...
(*) NOT: Yazıdaki bilgileri USA Today gazetesinin 9 Ağustos 2013 günkü sayısından aldım.

Yazarın Tüm Yazıları